Harekatın son durumuna ilişkin bir soru üzerene Barış Pınarı Harekatı'nın Türkiye'nin terörle mücadelesinin 3. halkasını oluşturduğunu vurgulayan Soylu, birinci halkasının ise Fırat Kalkanı Harekatı olduğunu söyledi.
NATO ülkeleri içinde IŞİD'le göğüs göğüse mücadele eden başka bir ülke olmadığını belirten Soylu, "Türkiye Fırat Kalkanı'nda hem büyük bir risk aldı, yaklaşık 3 bin 60'ın üzerinde DEAŞ'lıyı da etkisiz hale getirdi. Bu dünya kamuoyunda ve stratejik ortaklarımız tarafından bilinmesine rağmen bugüne kadar öne çıkarılmamaya çalışılan meselelerden birisidir. Fırat Kalkanı'nda 600'e yakın da PKK ve PYD'li teröristi etkisiz hale getirdi. Ancak asal hedef DEAŞ idi. Bundan çok kısa bir zaman önce Amerika'nın da aradığı bir El-Kaideliyi yakaladık. Kimse bilmiyor şu anda" diye konuştu.
Daha sona yapılan Zeytin Dalı Harekatı'nda bugünkü reaksiyonların büyük bir bölümünün o günde olduğunu anlatan Soylu, "Dünya kamuoyundan, 'Burada ne işiniz var' diyenler, eleştirenler oldu. Türkiye o zamanda bir kararlılık ortaya koydu. Bu sefer hem kendi sınırını tehdit eden hem de oradaki demografiyi değiştirmek için çalışın PKK ve PYD'ye de sessiz kalmadı" ifadelerini kullandı.
'30 BİN TIRLIK TAKVİYE VAR'
Soylu, "Bu Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı'nından daha büyük bir harekat mıdır" sorusuna şu cevabın verdi:
"Bunu, sonucu itibariyle göreceğiz, kapsamı itibariyle bu söylenebilir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı'na göre bize göre avantaj ve dezavantajları var. Avantajları olarak biz o günden insan kaynağı ve teknolojik olarak ve mühimmat bakımından çok daha iyiyiz. İstihbari açıdan da çok daha iyiyiz, bu avantajı. Dezavantajı koskoca 30 bin tırlık bir takviye var. Stratejik müttefiklerimizin takviyeleri var. Bu da bilançonun bir başka tarafı olarak nitelendirilebilir. Bu konudaki hazırlıklar çok uzun süredir yürütülmektedir. Biz o bölgede köy köy, aşiret aşiret, mahalle mahalle kimin nerede olduğunu çok uzun zamandır bilen ve bugün de bu bilgileri güncelleme kabiliyetine sahibiz. Bu da bizim açımızdan önemli bir avantaj. Bu harekat başlamadan önce Avrupa bu harekatın olabileceğini düşünerek,yıllardır PYD ve PKK ile olan ilişkilerini de gözardı etmeden birkaç tezviratı ortaya koydu. Perde gerisindeki olay olarak bunun da değerlendirilmesi lazım. Söylediği şey şu, 'Türkiye buranın demokratik yapısını değiştirmeye çalışıyor' Bütün bunların tamamı Türkiye'yi bu harekattan vazgeçirmeye yönelik veya bu harekatın bir meşruiyetini sorgulamaya yönelik açıklamalar. Bizim ortaya koyduğumuz bu sınır ötesi harekat, hem uluslararası alanda bir meşruiyet sağlıyor. NATO Genel Sekreteri çok net bir açıklama yaptı, 'bu meşrudur' dedi. Türkiye'nin çok uzun süredir çektiği acılar var. Bölgenin çektiği sıkıntılar maliyetler var. Bu maliyetlerin sebebi bu hattın oluşturulmasına yönelikti. Biz harekatlar başlamadan 25-30 kilometre oradaydık".
'TEMEL HEDEF SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ'
Barış Pınarı Harekatı'nın hedefine dikkati çeken Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize harekat başladığı andan itibaren aşiretlerden bilgiler geliyor. 'Sizinle beraberiz' diyorlar. Burada Türkiye uzun zamandır ilk kez bu fırsatı ele geçirdi. Biz PKK terör örgütü ile büyüdük. Bizden sonraki nesiller de mi bununla yaşayacak. Bu harekatın temel hedefi ilk olarak Suriye'nin toprak bütünlüğüdür. Bu harekatın temel hedefi, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ve bizim etrafımızdaki sınırlarımızın ve coğrafyamızın karşı karşıya kaldığı terörü tasfiye etmektir. Biz kasti hiçbir şey yapmıyoruz. Dünyada hiçbir ülke bizim gibi kaçak göçle mücadele edemez. Kendi ülkesindeki insanlara da bu kadar iyi davranamaz. 400 bin kaçak göçmen yakalamışız şu ana kadar. Kimseye kıyak olsun diye yapılan bir harekat değil bu".
'TÜRKİYE BU İŞ İÇİN GÖZÜNÜ KARARTTI'
Bir gazetecinin "Harekata Amerika izin vermese yapmayacak mıydık?" sorusu üzerine Soylu, "Türkiye bu iş için gözünü kararttı. Türkiye bunu yapmak zorunda. Eğer bunu yapmazsak bizden sonra gelecek nesiller buradan daha büyük bir belayla karşı karşıya kalacak. Dün daha PKK terör örgütü içimizdeydi. Bugün tam da alt koridorumuzda devlet kurmak istiyorlar. Toprağı belli. Uluslararası toplumun bir kısmı, müttefiklerimiz tarafından destekleniyor. 'PKK' dediler tutmadı. 'PYD' dediler tutmadı. 'SDG' dediler. Her gün yeni bir kılıf, yeni bir elbise buna giydirmeye çalışıyorlar. Bunun en önemli ayağı, stratejik ayağı belki çok bağlamında bulmayacaksınız ama Fırat Kalkanı bölgesine girmekle başladı. Çok stratejik ve çok doğru bir adım. Tarih kitaplarında savaşlarımızı ve attığımız adımları okuyoruz ya bunu okurken Fırat Kalkanı Harekatı'nı tam da böyle görecekler. Hem devlet, tarih ve coğrafya aklıyla hareket etti ve iyi bir şuurla oraya girdi, uluslararası meşruiyetini aldı hem de ardından oradaki terör koridorunun önemli bir bölümüne..." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, Türkiye'nin emperyal bir zihniyetle hareket etmediğini aktararak, "Fetih zihniyetiyle burayı almadık. Hayatın aynı şekilde devam etmesini sağlayabilecek bir unsur oluşturduk" dedi.
'MUHALEFETİN AÇIKLAMALARI MİLLİ MESELE ETRAFINDA BİRLEŞMEYE YÖNELİK'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin, "Hem MHP'nin baştan beri ortaya koyduğu tavır, Akşener'in, Temel Karamollaoğlu'nun ve Kılıçdaroğlu'nun bugünkü açıklaması, bütün bunların tamamı esas itibarıyla bu milli mesele etrafında birleşmeye yönelik bir adımın tezahürüdür. Elbette ki bunlar doğru adımlardır." dedi.
FETİH SURESİ AÇIKLAMASI
"Fetih" başlığı altında atılan tweetler, sosyal medya mesajlarının yarattığı zafiyetlerin sorulması üzerine Soylu, şöyle konuştu:
"Fetih Suresi şunun için. Çocuklarımız orada, evlatlarımız, kahramanlarımız teröre karşı bir mücadeleye giriyorlar. İnançlı bir milletiz. İnsanların bir kısmı 'Ben orda olsaydım' diyor, orada olmak istiyor. Çok mesaj geldi. 'Ne olursunuz beni de oraya gönderin' diye. Diğer bir kısmı da bu Osmanlı büyük seferlere çıkınca buradan çıkıyor yani. Eyüpsultan'a gidiyor, dua ediyor. Bu bir gelenek. Bu şiddete dönmediği sürece, bu yalanı yaymaya dönmediği sürece dünya bunu kendi ölçeğinde böyle görür. Dünyanın özellikle sosyal medyada bizim ayırdığımız da odur. Burada kara propaganda ve dezenformasyon yapıp bu harekatı tamamen savaş ve sivilleri öldürmeye yönelik, onların büyük bir bölümü de öyledir, onun için göstermeye yönelik olanlara böyle bir adım atılabilir. İnsanlar dua edecekler, bu çok doğru bir şey. Bunlar bizim evlatlarımız ve orada bir takım teçhizatlarla donatılmış terör örgütlerine karşı bir mücadele ortaya koyuyorlar".
'KILIÇDAROĞLU'NUN DÜNKÜ AÇIKLAMASI TALİHSİZLİKTİ'
Siyasi parti liderlerinin birlik ve beraberlik mesajlarının hatırlatılması ve "Ne işimiz var Suriye'de?' meselesini aşabilecek miyiz" sorusu üzerine Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
"Dün Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklama talihsizlikti. Yani tam da bunun üzerine bina edilmiş bir açıklamaydı. PYD'yi, PKK'yı hedef almayan, tamamen oradaki şu andaki ismi Suriye Milli Ordusu olan bu orduyu ve Suriyelileri hedef alan, orada Türkiye'nin attığı adımları meşru olarak değerlendirmediğimizi düşündüğüm ama bugün sabah Karabük Üniversitesinde bunların doğru olmadığını, bugün bir milli mesele etrafında hepimizin birleşmesi lazım geldiğini ifade ettim. Öğleden sonra da Kılıçdaroğlu, bu milli mesele etrafında birleşen bir adım attı. Dünkünü böyle eleştirmiştim, bugün de bu güzel ve doğru bir şey. Yani hem MHP'nin baştan beri ortaya koyduğu tavır, Akşener'in, Karamollaoğlu'nun ve Kılıçdaroğlu'nun bugünkü açıklaması, bütün bunların tamamı esas itibarıyla bu milli mesele etrafında birleşmeye yönelik bir adımın tezahürüdür. Elbette ki bunlar doğru adımlardır".
'BÖLGEDEKİ TERÖRİST SAYISI 15 BİN CİVARINDA'
İçişleri Bakanı Soylu, bundan 1,5-2 yıl evvel PYD ve PKK'nın bu bölgedeki gücünün 50, 60 ve 65 bine kadar, bir büyüteç koyularak sürekli büyütülmeye çalışıldığını belirterek, "Bölgede zorla PKK'ya alınanlar dahil olmak üzere 15 bin civarında. Suriye, Kuzey Irak, Afrin, bütün hattın tamamı. Türkiye topraklarındaki varlığı 500'lü rakamlara düştü. Yaklaşık bundan 3 yıl evvel 2 bin 500-2 bin 700 civarındaydı. Bu yılbaşı itibarıyla 720-800 civarındaydı. Şu anda 600'ün altında, 500'lü rakamlarda. En son eylül ayı itibarıyla 587'ydi. Net biliyoruz. Türkiye'de de dünyada da PKK yatırımcıları var. Bunlar mümkün olduğunca bunu şişirmeye çalışıyorlar" bilgisini paylaştı.
'MLKP'NİN FETÖ'YLE FİNANSAL AĞINI BULDUK'
MLKP'nin Adana'daki servis aracına saldırısına değinen Soylu, şöyle devam etti:
"Bir Amerikalı grup temmuz ayı ortasında 10 araçlık bir konvoyla MLKP'nin Suriye'deki yöneticisinin karargahını ziyaret ediyor. Yetkili bir grup. Sonra da MLKP Türkiye'ye yönelik eylemlerini daha fazla artırma konusunda bir irade sergiliyor ve peşinden Adana oluyor. MLKP'nin FETÖ'yle bir finansal ağını bulduk. Şimdi burada terör örgütleri arasında hem böyle bir ilişki söz konusu, hem de terör örgütleri bu zamanlarda bir takım talimatları yerine getirebilmek için can atıyorlar."
Gerek istihbari kabiliyetin gerek siber kabiliyetlerin önemli ölçüde CIA'in kabiliyetlerine doğru bir noktaya taşındığına işaret eden Soylu, 1 saniyede 100 milyon fotoğraf tarayabilme kapasitesine sahip olduklarını kaydetti.
ESAD İLE İLİŞKİLER
Soylu, muhalefetin "Esad'le niye görüşmüyorsunuz?" söylemlerinin hatırlatılması üzerine şöyle dedi:
"Bizim oradaki tezlerimiz çok açık ve net. Cumhuriyet Halk Partisi'nin tezleri de açık ve net. Kendi tezlerimizi, bugüne kadar yaşadıklarımızı, o bölgedeki cinayetleri ve yaşananları unutamayız. Unutursak, bize bunu sorarlar. Herkes sorar. Yani biz böyle bir süreci unutmamalıyız da. Aylan bebekleri unutmamalıyız. Yerinden yurdundan edilen insanları unutmamalıyız. Biz Esed'ın yaptığını yapsaydık Türkiye'de, böyle bir katliamın sahibi olsaydık, milyonlarca insanı yerinden etseydik. Bizle kim görüşürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mı konuşulurdu yani, Türkiye'nin bugünkü yönetimi mi konuşulurdu? Bunu kendimize soralım".
'RUHSATSIZ SİLAHLARLA İLGİLİ ÖNEMLİ KARARLAR ALDIK'
Bakan Soylu, açık verilirse terör örgütlerinin fırsat kollayacağını dile getirerek, "DHKP/C ile ilgili Türkiye çok iyi bir konumda. Kırsal yapılanmasını bitirdik. Şehir yapılanması konusunda DHKP/C'yi ayakta tutan avukatlarıdır. Ne zaman örgütün avukatlarına operasyon yapıldı, örgüt hareket kabiliyetini kaybetti. Bu kadar net. Çok iyi işler söktük, 4-5 iyi itirafçı yakaladık. MLKP biraz daha operasyonel anlamda etkili bir örgüt ama onlar da kırsalı kaybetti. Şehir içinde operasyonları vardı şimdi kabiliyetlerinde bir sıkıntı olduğunu görüyoruz" dedi.
Soylu, kişisel silahlanma oranlarının düştüğüne vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Ruhsatsız silahlarla ilgili çok önemli kararlar aldık. İnternetten elde edilen silahlarla de ilgili çok ciddi tedbirler aldık. Bireysel silahlanma konusunda ciddi bir düşüş var. Kadın cinayetleri konusunda sadece bizde değil Almanya ve Fransa'da da bir artış var bu yıl. Bizde de yüzde 27'lik bir artış var. Geçen yıl yüzde 35'lik bir düşüş yakalamıştık ama şimdi yüzde 27 artış var. Bu konuda da tedbirler alıyoruz. Farkındalık ve bilinç giderek yükseliyor bu konuda. Maalesef yüzde 94'lük kısmında devlete herhangi bir şikayette bulunulmuyor."
'IŞİD'DEN SALDIRI GELEBİLİR Mİ?'
Bakan Soylu, Suriye harekatıyla ilgili kendisine yönetilen "IŞİD’den saldırı gelebilir mi?" sorusuna "Bir şey olmaz merak etmeyin" cevabını verdi.
Soylu, "Dünyanın bunlardan ödü kopuyor, bizle beraber ittifak etmelerinden başka bir şey söz konusu değil, sakin olalım, rahat olalım" dedi.
İçişleri Bakanı Soylu'dan 'IŞİD'den saldırı gelebilir mi?' sorusuna yanıt: Bir şey olmaz merak etmeyinhttps://t.co/YD9cCG4XZX pic.twitter.com/lHQaVmdKRN
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) October 10, 2019