Altun kaleme aldığı makalesinde şunları söyledi:
- Pazar günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir telefon görüşmesi yapan ABD Başkanı Donald Trump, DEAŞ ile mücadele operasyonunun liderliğini Türkiye’ye devretmeyi kabul etti. Türk Silahlı Kuvvetleri, Özgür Suriye Ordusu’yla birlikte, yakında Türkiye-Suriye sınırını geçecek. Dünya, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusu için hazırladığı planı desteklemelidir.
- George Washington, Amerika’nın “kalıcı ittifaklardan uzak durması” gerektiğini söylemişti. ABD’li yetkililer, yıllardır terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG ile DEAŞ terör örgütüne karşı kurdukları ortaklığın “taktiksel” olduğunu savunuyordu. Başkan Trump’ın son kararı, bu görüşü desteklemektedir.
- Türkiye, tıpkı Amerika Birleşik Devletleri gibi, “dışarıda yok edilecek canavarlar aramaz.” Ancak canavarlar kapılarımızı kırıp, vatandaşlarımıza zarar vermeye kalkışırsa cevabını vermek durumunda kalırız. Genç kadın ve erkekleri muharebeye göndermek hiçbir zaman kolay bir karar olmamıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi “ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş cinayettir.” Ancak maalesef bugün kendimizi böyle bir durumda buluyoruz.
- Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda, Türk vatandaşlarına uzun zamandır yönelen bir tehdidi ortadan kaldırmak ve yerel halkı, silahlı haydutların elinden kurtarmak dışında bir hedefi yoktur.
'ABD'NİN KAZANIMLARINI KORUMAK BİZİM ÇIKARIMIZADIR'
'YPG'NİN İKİ SEÇENEĞİ VAR'
- YPG militanlarının bu lider değişikliğini nasıl karşılayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Elbette iki seçenekleri bulunuyor: Eğer gerçekten DEAŞ ile mücadele etmek istiyorlarsa, gecikmeden teslim olacaklar. Veya Türk askerleriyle çatışacaklarını söyleyen sözde komutanlarını dinleyecekler – ki bu durumda DEAŞ ile mücadele faaliyetlerimizi sekteye uğratmalarına engel olacağız.
- DEAŞ ile mücadelede Türkiye’nin liderlik ettiği operasyonun başarısı, tüm dünyanın çıkarınadır. Yıllardır sahada olan Amerikan askerleri evlerine dönecektir. YPG tarafından sürgün edilen yerel halk yeniden atalarının topraklarına yerleşecektir. Güvenli bölge, Avrupa için de iyidir. Zira yasadışı göç ve radikalleşmenin kökeninde yatan şiddet ve istikrarsızlık sorunlarını çözecektir. Son olarak bu plan, Türkiye’nin masum insanları bir terör örgütünden korumasını mümkün kılacaktır.
- Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ planının detaylarını geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda açıklamıştı. Fırat Nehri ile Suriye-Irak sınırı arasında 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge kurulması hâlinde 2 milyon Suriyeli sığınmacının ülkelerine gönüllü olarak döneceğini tahmin ediyoruz. Eğer güvenli bölgenin güney sınırı, Deyr ez Zor-Rakka hattına çekilirse, bu sayı Avrupa’dan gelecek sığınmacılarla birlikte 3 milyona ulaşabilir.
'AFRİN GİBİ YERLERDE KÜRTLERİN ÇOĞUNLUKTA OLDUĞU YEREL YÖNETİMLERİN KURULMASINI SAĞLADIK'
- Amerika DEAŞ ile mücadele operasyonunun sorumluluğunu uzun zamandır sırtında taşıyordu. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, liderliği devralarak süreci sonuçlandırmaya ve milyonlarca sığınmacıyı evlerine döndürmeye hazır ve muktedirdir. Bu kritik süreçte uluslararası toplum, Türkiye’nin yeniden inşa ve istikrarı artırma çabalarına destek vermelidir.