“Açıkça görülüyor ki, zaaflar var” diyen Castaner, Harpon’un radikalleştiğine dair istihbaratın yetkilileri ‘olması gerektiği seviyede ve doğru zamanda’ harekete geçirmediğini söyledi.
Bakan, bu açık uyarıların ardından yetkililerin Harpon hakkında çok daha detaylı bir araştırma yapmış olması gerektiğini savundu.
‘RAPOR ETMEYE GEREK DUYMAMIŞLAR’
Harpon ile ilgili ilk alarmın 2015’e kadar gittiğini söyleyen Castaner, Harpon’un o yıl ocak ayında yaşanan Charlie Hebdo saldırısını savunduğunu hatırlattı.
O dönemde olayla ilgili soruşturma başlatıldığını ancak resmi şikâyette bulunulmadığını söyleyen Christophe Castaner, “Görünüşe bakılırsa, rapor etmeye gerek duymamışlar. Başarısızlık işte bu anda meydana geldi. Kişisel dosyasında (Harpon’un) radikalleşmiş olabileceğini gösteren hiçbir şey yok. Eğer bir işaret olmuş olsaydı, belki de bundan kaçınabilirdik” dedi.
Ancak Castaner, buna karşılık yaşananları ‘devlet skandalı’ olarak nitelendirmedi ve saldırı nedeniyle istifa etmeyeceğini belirtti.
Causeur reproduit la note rédigée par la patronne du renseignement au sein de la Préfecture de Police, remise à Christophe Castaner le 5 octobre, concernant le comportement de Mickaël Harpon au sein du service. https://t.co/yqD7gErkIA
— Causeur (@Causeur) October 7, 2019
SELEFİLİĞİ BENİMSEDİĞİ ORTAYA ÇIKMIŞTI
Başkent Paris'te 3 Ekim’de yaşanan olayda emniyet istihbarat biriminde memur olarak çalışan 45 yaşındaki Mickael Harpon, dört polis memurunu bıçaklayarak öldürmüştü. Daha sonra emniyet binasının avlusuna çıkan saldırgan silahla vurularak öldürülmüştü.
Paris Savcılığı önce ‘kişisel cinayet’ teşhisini koymuş ancak Harpon’un radikalleştiği yönünde ihbarların yapıldığı ve şüpheli telefon görüşmeleri olduğu tespit edilince saldırıyla ilgili terör soruşturması açılmasına karar vermişti.
Radicalisation de l'assaillant de la préfecture de Paris : Christophe Castaner déplore l'absence de signalement https://t.co/J7ukwbL2iS
— La Dépêche du Midi (@ladepechedumidi) October 7, 2019
Harpon'un, 18 ay önce İslam dinine geçtiği, oldukça muhafazakâr bir mezhep olan Selefiliğe mensup kişilerle yakın temasta olduğu ve kadın meslektaşlarının elini sıkmamaya başladığı ortaya çıkmıştı.
Ortaya çıkan bu bilgilerin ardından özellikle sağ kesimden tepki açıklamaları yükselmişti.
Aşırı sağcı lider Marine Le Pen, "Eğer terör boyutu onaylanırsa bu, Fransız istihbaratının en yüksek ve hassas makamlarından birinde İslamcı birisi barınıyordu demek. Bu büyük bir skandal" yorumunu yapmıştı.