"Artık en basit meselelerde bile derdimizi anlatmakta zorlanıyoruz" diyen Küçük, "31 Mart ve peşinden tekrarlanan 23 Haziran seçimlerinden sonra başta bizim taraf medyası olmak üzere hemen her konuda söylem üstünlüğünü kaybettik" ifadelerini kullandı.
Söylem üstünlüğünün kaybedildiği 'en bariz konunun' ise FETÖ konusu olduğunu iddia eden Küçük'ün yazısının ilgii bölümü şu şekilde:
"Tamam, KHK’da haksızlıklar var. Tamam, FETÖ borsası var. Tamam, bazı haksız ve aşırı tutuklamalar var. İyi de herkes mi masum? Elbette değil. Muhalif parti yetkililerinden bazıları öyle konuşuyor ki, öyle algı oluşturuyorlar ki, her tutuklama sanki yanlış...
Söylem üstünlüğünü kaybettiğimiz en bariz konu FETÖ. Neden mi? 7 Şubat 2012’de MİT’e saldırı, 17-25 Aralık’ta devlete saldırı ve MİT tırlarının durdurulmasıyla büyük bir ihanet sürecini başlattı FETÖ. O zamanki medyanın büyük bir kısmı ve muhalefet başta Erdoğan olmak üzere AK Parti’yi devirmek için her şeyi yaptılar. Yasa dışı tape’leri kullandılar. O zaman Başbakan olan Erdoğan’ın ailesine saldırdılar.
CHP’liler FETÖ kanallarında boy göstermeye başlamışlardı. Sözde muhalif kalemler, 'şöyle yolsuzluk, böyle hırsızlık' deyip duruyorlardı. Hele hele 7 Haziran 2015 sürecinden sonra PKK’yı beyaz Türklerin gözünde meşrulaştırdılar. PKK’yı çiçek dağıtan örgüt gibi gösterdiler.
Geldiğimiz noktada 15 Temmuz’u bile hâlâ halkın bir kesimine tam anlatamıyoruz. Burada söylem üstünlüğünü yitirdik. Ülkede darbe girişimi olmuş, millete kurşun sıkılmış, 251 şehit verilmiş ama hâlâ muhalefetin 'kontrollü darbe' söylemini konuşuyoruz. Halkın içinde de buna inananlar var. Ne olursa olsun 'halk böyle inanıyor, ne yapalım' diyemeyiz."