Kaz Dağları dünyanın sayılı oksijen depolarından ve doğal yaşam alanlarından biri. Bu bölgede birbiri ardına açılan madenler, özellikle de gümüş ve altın arama için yapılan çalışmalar büyük bir çevre katliamını işaret ediyor. Şu ana kadar farklı kuruluşların araştırmalarına göre 200 ila 600 bin arasında ağaç kesildi.
Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen doğaseverler, bu katliamın durdurulabilmesi için bu bölgede nöbet tutmaya başladı ve bu kesimin daha da büyümesi engellenmeye çalışıldı. Ne var ki dünyada çevre canavarı olarak tanımlanan maden arama firmaları bu bölgede gerek orada oturanlar gerekse resmi alanlarda etkin bir çalışma yürütüyor. Farklı maden aramaları için küçük alanlar gösterilerek iki yıl süren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu araştırmaları baypas ediliyor ve yeterince ağaç kesilmesinin ardından gerçek niyetler su yüzüne çıkıyor.
Kaz Dağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan, bu sürece karşı var güçleriyle mücadele ettiklerini belirterek Türkiye’nin dört bir yanından gelen doğaseverlerle katliamın büyümesinin engellenmeye çalışıldığını dile getirdi:
‘DAĞIN HER TARAFINDA ÇALIŞMA YAPILIYOR’
Kaz Dağı dünya çapında bilinen önemli ekosistemlerden biri. Hem bitki örtüsü, hem yaban hayatıyla dünyanın en önemli doğa harikalarının başında geliyor. O nedenle iklimi de güzel, havası suyu da güzel idi. Şu anda geniş devasa alanlar ağaçları kesilip tahrip oldu. Diğer bölgelerde de aramalar devam ediyor. Diğer yandan ÇED süreçleri tamamlanmış projeler var. 2000’li yılların başından bu yana oraya göz dikilmiş durumda. Şu andaki yerlere ilk ruhsatlar 1980’lerde alınıp ruhsatlar el değiştirmiş. Son iki yılda hukuki süreç tamamlanmamış olmasına rağmen ağaç kesilmeleri hızlanmış. Şu anda yargı süreci devam ederken vali izniyle ağaç kesimleri devam ediyor.
TEMA analizine göre 195 bin ağaç kesildi. Orman Sendikası raporuna göre toplam 600 bin ağaçtan bahsediliyor. Firmanın kendi ÇED raporuna göre 45 bin ağaç kesilmesinden bahsediliyor. Ağaç tek başına ağaç değil: Bitki örtüsü, çalı çırpısı, mantarı ve canlılarıyla koca bir ekosistem yok oldu. Bu ormanlık hayatta bir sürü yaban hayatı yok oldu. Alan gezilirken bulunmuş keçi yavrulardı vardı. Büyük bir yaşam yok oldu. Ekosistemi yok ediyorsunuz. Bu sistem yüzlerce yılda oluşuyor. Yeniden bir ekosistem haline gelmesi yüzlerce yıl alacaktır. Bu iklim krizinde tek bir ağacın kesilmesine bile imkan yokken binlerce ağaç birden kesiliyor.
‘KÖYLÜ PARASIZLIK ARTINCA ÇARESİZ KALIYOR’
Son yıllardaki tarım politikaları nedeniyle tarım para etmiyor. Onlar da umutlarını tarımdan kesmişler. Eskiden 50 dönüm zeytini olan biri hayatını rahatlıkla sürdürürken şimdi aynı miktardaki tarlayla işini görmek neredeyse imkansız hale geldi. Bir de köylerdeki okulların da kapatılmasıyla beraber genç aileler kasabaya taşınıyor. Yaşlı nüfus kalınca, tarım da yapamıyorlar. İstihdam vaadiyle köylüler maden yanlısı hale gelebiliyorlar. Bütünlüklü bir politika açısından bu bilerek yapılmış olunabilir.
‘CUMARTESİ GÜNÜ KADIKÖY’DE BULUŞUYORUZ’
Ülkemizde önemli ekosistemler var. Ne yazık ki ülkemizde yalnız Kaz Dağı’nda değil inanılmaz yıkım projeleri var. Fatsa altın madeninde de sorunlar var. Şu anda Kaz Dağı’nda Biga madenciliğin bu projenin üç katı büyüklüğünde projesi var. O da ruhsat almış durumda. Dünyada yeni canavar olarak adlandırılan bir firma var o da Türkiye’ye geldi. Ne yazık ki buna izin veren yasalarımız var. 2004’te yapılan düzenlemelerle onların yolları açıldı.
Çok büyük oyunlarla alana girmeye çalışıyorlar: Firma işletme ruhsatını aldıktan sonra küçük bir proje tanıtım dosyası hazırlıyor. Kuartz çıkaracağını söylüyorlar. Firmanın ruhsat alanı 20 bin dönüm. Bunun beş hektarında kil çıkaracağım diye başvuruyor. Bakanlık bunun için ÇED gerekli değildir diyor. Altın diye de başvurmuyor. Valilikten çalışma iznini alıyor, aynı zamanda enerji bakanlığından izin alıyor. Alana yerleşince gerçek amacına uygun dosya alıyor. ÇED süreci iki yıl sürüyor, bundan kaçmak için bu oyunlar yapılıyor. Bizler bunları görür görmez bakanlığa yazı yazdık. Bu firmanın altın madenciliği için oraya geldiğini siz de biliyorsunuz biz de dedik. Bakanlık yetkilileriyle konuştuğumuzda firmaya bu hakkın verildiğini söylediler. Bu istisnasız bütün bölge projelerinde böyle gidiyor.”