Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu Görüşmeleri için New York'ta bulunan Çavuşoğlu, Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bizim burada esas amacımız teröristlerin bu bölgeden çıkması ve temizlenmesidir ve Amerika'nın da bu yönde bir taahhüdü vardır ve bu taahhüdü yerine getirmesi gerekiyor. Daha sonra teröristlerin çıkmasıyla oluşacak güvenli bölgede görev alacak güvenlik birimleri olsun, yerel yöneticiler olsun bu konuda biz ABD ve oradaki yerel güçlerle, yani unsurlarla, yerel halkla çalışırız ama YPG/PKK/PYD ile değil tabii ki. Güvenli bölge oluştuktan sonra buraya dönmek isteyen insanlara da yardım etmemiz gerekiyor. Türkiye'nin bu konudaki planını, düşüncülerini, ne yapmak istediğini Sayın Cumhurbaşkanımız burada ve daha önce yaptığı ikili görüşmelerde Batılı liderlerle ve diğer ülkelerin temsilcileriyle, uluslararası örgütlerin temsilcileriyle paylaştı. Bu insanların dönebilmesi için temel şart buranın güvenli olması. YPG/PKK ile burası güvenli bölge olamaz. Tamamen temizlenmesi gerekiyor. Diğer taraftan bu insanların temel ihtiyaçlarını karşılamamız gerekiyor ve bu temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda herkesin yükümlülüğü var".
Çavuşoğlu, göçmenlerin gelmesini istemeyen ülkelerin herkesten daha fazla katkı sağlaması gerektiğini ve bir göçmenin Suriye'deki maliyetinin Avrupa'daki maliyetinden 10 kat daha az olduğunun bilindiğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"O nedenle bu insanları gönüllülük esasına göre göndermemiz lazım, bizim planımız bu. Amerikalılarla da bu süreci şu anda işletiyoruz, işletmeye çalışıyoruz. Amerikalıların yavaştan aldığını, oyalamaya çalıştığını Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat açıkladı. Bizim de sahada gördüğümüz bu. Sonuçta birlikte bunu başaramazsak yapmamız gereken tek şey var, bizim oraya girmemiz ve teröristlerden bu bölgeyi temizlememiz. Buna sadece Suriyeli göçmenler açısından bakmak aldatıcı olur. Bu, bizim için ulusal güvenlik meselesidir ve buradaki terör örgütleri Türkiye'ye tehdit oluşturuyor. Biz, bu terör örgütlerini bugün buradan temizlemezsek yarın ileride daha büyük tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Bunun bilincindeyiz, kararlıyız ve buna göre de adımlarımızı atacağız.''
ABD'ye güvenli bölge konusunda verilen sürenin dolduğuna ilişkin bir soruya ise Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:
''Şimdi takvim iki haftalık bir takvim değil, onu söylemek isterim. Aşama aşama öncelikle hareket merkezinin oluşturulması, ortak devriyelerin oluşması, tespitlerin yapılması, sonra içeriye girilmesi ve bu arada da teröristlerin temizlenmesi ve içeride de birlikte yine gerek devriye güçlerinin gerekse burada da gözlem noktalarının ve askerlerimizin içinde olduğu yani orada kalabileceği, bulunabileceği gerekli tesislerin kurulması ve ondan sonra da dediğimiz gibi insani durum, göçmenlerin geri döndürülmesi. Şu anda gelinen noktadan biz tatmin olmadık ve bunu da Amerikalılara açık ve net bir şekilde söyledik. Öyle söyleyebilirim size, yüzde verip de rakamlar istatistikler yok ama gelinen noktadan memnun olmadık, tatmin değiliz. Cumhurbaşkanımız da bunu zaten sık sık söylüyor. O nedenle zaten bu oyalama devam ederse biz kendi başımızın çaresine bakarız diyoruz''.
Çavuşoğlu, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'in, "güvenli bölge konusunda Türkiye ile belli bir derinlik görüşmesinin yapılmadığı" şeklindeki açıklamalarına ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
"Kesinlikle burada özellikle derinlik konusunda Amerika'dan farklı sesler geliyor. Trump'ın söylediği 20 mildi. Bizim de Amerikalılarla yaptığımız müzakere 20 millik bir güvenlik bölgesinin oluşturulmasıdır. Yani bu ortalama 30 kilometreye tekabül ediyor. Bazen sahadaki şartlardan dolayı bazen biraz daha fazla bazen biraz daha az oluyor ama ortalaması 30 kilometreye tekabül ediyor. Dolaysıyla derinlikle ilgili görüşmedik demesi doğru değil. Yani bizim söylediklerimizi iyi dinlememişler demek ki. Kendi ajandalarını sadece gündemde tutmaya çalışıyorlar. Güvenli bölgenin derinliği konusunda başından beri bizim söylediğimiz, Cumhurbaşkanımızın da söylediği ve talimatı budur, 30 kilometre.''
KAŞIKÇI CİNAYETİ
Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın "benim gözetimim altında oldu" açıklamaları da hatırlatılan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Geçen seneden bu seneye fark şu, (BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes) Calamard raporu açıklandı ve rapor zaten tüm detaylarıyla ortada. Calamard, raportör bize geldiği zaman gerekli görüşmeleri yaptı. Detaylı bilgileri tüm kurumlarımızdan, İstanbul Başsavcılığından aldı. Dolayısıyla rapor ortada. Şimdi Veliaht Prens'in bu konuda sorumluluğu kabul etmesi önemli ama bu sorumluluğun da yerine getirilmesi gerekiyor. Bizim de arzu ettiğimiz bu. Ortada bir cinayet var, cinayeti işleyenler belli. Türkiye'ye gelenler gidenler belli. Nasıl yapıldığını da zaten daha önce Suudi Arabistan itiraf etti, nerede öldürüldüğünü de itiraf etti. Şimdi bir bu cinayeti işleyenlerin hesap vermesi gerekiyor yargı önünde, hukuk önünde ve bu konuda da Suudi Arabistan'ın şeffaf olması lazım. Bize iş birliği teklifinde bulundular, biz bu iş birliğini, teklifi hemen kabul ettik ve iş birliği de yaptık. Bizdeki bilgileri, delilleri başsavcıyla paylaştık İstanbul'a geldiği zaman fakat Suudi Arabistan'dan maalesef buna yönelik bir iş birliği göremedik. Bu süreçte bizimle iş birliği önemli. Bir de şeffaf olması lazım. Sorumluğu kabul etmek önemli ama hesap verilebilirlik de önemli ve bu cinayeti işleyenlerin hesap vermesi lazım. Henüz cevaplanmamış sorular var. Ceset ne oldu, nerede ve yerel iş birlikçi kim veya kimler? Bu konularda bizimle bir bilgi paylaşımında bulunmadılar. Bizim tek arzumuz ortada bir cinayet var. İşleyenler hesap versin. Diğer aydınlanmamış sorular da cevabını bulsun. Hak adalet yerini bulsun. Bizim için bu Suudi Arabistan ile Türkiye arasında ikili bir mesele değil, ikili ilişkilerimize de hiçbir zaman yansıtmadık. Birçok ülke, birçok kişi, siyasetçi Suudi Arabistan'a yönelik yönetim de dahil, onları bizzat resmen de belirterek, suçlayıcı açıklamaları oldu ama biz hiçbir şekilde böyle bir yola tevessül etmedik. Kim işlediyse ve arkasında kim varsa bunların hesap vermesi gerekiyor."