Washington’un son yıllardır “vicdansızca” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a baskı yapmaya başladığını ve genel olarak askeri politik işbirliğini sorguladığını dile getiren uzman, “Yine de ABD’de bazı yapılar, NATO içindeki en büyük müttefiki kaybetme riskiyle karşı karşıya olduklarının farkında. Üstelik NATO’nun bu güney kanadı her zaman savaşa en hazır kanadıydı. Hatta asker ve silah sayısına göre de NATO’nun Atlantik, merkez bölgelerinin üstündeydi. Bu tedirginliğin tek sebebi F-35 ortaklığının bozulması değil. Bu ortaklığın bozulması uçak üretiminden çok Türkiye tarafından alımını tehdit ettiği için tedirginler. NATO ve Türkiye arasında onlarca yıldır var olan işbirliği ve standardizasyon için birçok başka plan da tehdit altında” ifadelerini kullandı.
Bu bağlamda, Türkiye ve ABD arasındaki politik işbirliğiyle ilgili soru işaretlerinin oluştuğunu söyleyen Podberezkin, “ABD küstahça Türkiye’nin egemenliğini ve başta Kürt oluşumlarla ilişkileri olmak üzere bölgedeki çıkarlarını sorguluyor. Ankara’ya göre Kürt oluşumlar ülke içindeki politik istikrar için tehdit oluşturuyor. ABD ise Suriye’de, “Kürt müttefiklerinden” yararlanarak kendini Türkiye içindeki politik durumu istikrarsızlaştırma çabalarının içinde buldu. Bu elbette Türk yönetimi tarafından son derece olumsuz karşılandı” yorumunda bulundu.
ABD’li Senatör Graham’ın ifadelerinin, Amerikalıların istediğini baskı yolu veya böyle hayali hareketlerle nasıl elde etmeye çalıştığının bir örneği olduğunu kaydeden Podberezkin, “Aslında bu vaatkâr açıklamalar beş para etmez. ABD, Türkiye’ye yönelik şimdiki politikayı sürdürecek, sadece Türk elitinin bir kısmı politik yönünü değişsin diye bazen böyle reveranslar, durumsal hareketler yapacak. Bu noktada strateji çok net ve Türk elitini bölmeyi amaçlıyor. Washington çok iyi biliyor ki, Türk elitinin bir kısmı ABD ve Avrupa odaklı ve son yıllarda ulusal çıkarlara yönelmeye başladı” diye ekledi.