“Kuzey Kore’nin nükleer silaha sahip olması, ABD’nin onun bağımsızlığıyla hesaplaşmaya başlaması için anahtar faktör olmuştu. Türkiye tam da şimdi ABD’nin total baskı ve kontrolünden kurtulma yolunda. S-400 alımı, Türkiye-ABD ilişkilerindeki, Türkiye’nin NATO ülkeleri ve Avrupa Birliği ile ilişkilerdeki çelişkileri ortaya çıkardı. Türkiye, bu ülkelerin onu, egemenliğine saygı duyulması gereken bir ülke olarak görmediğinin farkına vardı. Erdoğan, ülkesini mümkün olduğunca korumaya çalışıyor ve Türkiye’nin normal bir şekilde gelişmesine kimsenin engel olmaması ve ne yapması gerektiğini söylememesi için ne yapması gerektiği sorusunun yanıtını arıyor. Bu ülkeler uzun zamandır Türkiye’yi bir çalışma aracı olarak kullanmaya alıştı ve Türkiye’nin şimdi böyle keyfi davranmasını yanıtsız bırakmayacaklar”.
'ABD, ELİNDEKİ İMKANLARI KAYBEDEBİLECEĞİNDEN KORKUYOR'
“Bununla birlikte Türkiye, nükleer teknolojinin, bağımsızlığı korumanın tek yolu olmadığını anlamalı” diyen Leonkov, “Güvenlik ve bağımsız dış politika sorunları, yeterince güçlü müttefikiniz varsa savaş uçakları ve hava savunma sistemleri gibi basit silahlarla da çözümlenebilir” diye ekledi.
'NÜKLEER KULÜBÜN GENİŞLEMESİ TÜM DÜNYA İÇİN POTANSİYEL TEHLİKELİ'
Yeni bir ülkenin nükleer silaha sahip olmasının, nükleer kulübün genişlemesi anlamına geldiğini ve içinde, tüm dünya için potansiyel bir tehlike taşıdığını kaydeden Leonkov, “Çünkü her zaman Küresel güç dengesini ani bir nükleer savaşa karşı koruyan temel anlaşma olan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın bozulabileceği riski var. Bu anlaşmayı, bu alanda başarıya ulaşan ülkeler imzaladı. İsrail, Pakistan, Hindistan ve Kuzey Kore nükleer sahip olsa da bu anlaşmayı imzalamadı” yorumunda bulundu.
Nükleer silaha sahip ülkenin politik durumu ve nükleer silahın üçüncü şahısların eline geçmesini önleme ihtiyacının da çok önemli bir faktör olduğunun altını çizen Leonkov, “Tehlike, ülkenin bu teknolojileri üçüncü şahısların, teröristlerin eline geçmesine karşı ne kadar koruyabileceğinden ibaret. Anlaşmanın temel ilkeleri tam da bundan oluşuyor” diye anlattı.
Barışçıl atomun farklı olduğunu ve Türkiye’nin tam da bu alanı geliştirmekte olduğunu kaydeden Rus uzman, nükleer silaha sahip olabilmek için uzmanlara ve kaynağa sahip olmak gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani doğal uranyum 235 yataklarından nükleer yakıt üretimini sağlamak lazım. Türkiye’de böyle yataklar yok. Mesela bazı uranyum zenginleştirme teknolojilerine sahip İran’ın bu türden iki yatağı var, Kuzey Kore’nin ise daha fazla var”.