Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanarak ülke topraklarının işgal güçlerinden geri alındığı Büyük Taarruz zaferini temsil eden 30 Ağustos Zafer Bayramı için, Rusya’dan kutlama ve önemli açıklamalar geldi. Rusya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Dmitriy Savelyev, Sputnik aracılığıyla Türk halkının Zafer Bayramı'nı kutlayarak "Huzur içinde çalışma ve barış içinde yaşama arzusunun, halklarımız arasındaki dostça ilişkileri güçlendirmesini, Rus-Türk işbirliğinin de Avrasya’da güvenlik ve istikrarın garantörü olmasını temenni ediyoruz" mesajı verdi.
İŞGALCİ GÜÇLERE KARŞI TÜRK-SOVYET İŞBİRLİĞİ
Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği, Twitter hesabında "30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun" diye bildirdi. Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu da sosyal medyada 30 Ağustos Zaferi’nin 97. yıldönümünü kutladığı mesajında “1920’lerin başında genç Sovyet Rusya devleti ve Mustafa Kemal önderliğindeki Türk halkının kendi ülkelerinin ulusal egemenliğini tehdit eden işgal güçlerine karşı savaştıkları dönemde birbirlerine destek vermesi önemliydi. O dönemde kurulan güven iki ülkemiz arasındaki ilişkilerin gelişmesine büyük bir ivme kazandırdı” mesajına yer verdi. Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nun gündeme getirdiği Türk-Sovyet işbirliğini Tarihçi Dr. Mehmet Perinçek, Sputnik’e anlattı.
TÜRK ORDUSU VE KIZIL ORDU, İNGİLİZ İŞBİRLİKÇİSİ HÜKÜMETLERİ TEKER TEKER ORTADAN KALDIRDI
Dr. Perinçek “30 Ağustos tüm Türk milletinin, Mehmetçiğiyle, kadınlarıyla büyük zaferidir. Fakat uluslararası planda baktığımızda bu zaferde Türk-Sovyet askeri ittifakının da önemli rol oynadığını görüyoruz. Türk-Sovyet askeri ittifakı, 30 Ağustos’a giden süreçte üç cephede birden vuku bulmuştur. Bunlardan birincisi Doğu cephesidir. Mondros Mütarekesi’nden sonra İngilizlerin başında bulunduğu Batılı devletler Güney Kafkasya’da, Azerbaycan’da, Gürcistan’da ve Ermenistan’da işbirlikçi devletler kurmuşlar ve ‘bağımsız’ devletler ilan etmişlerdir. Fakat bu devletler Batı’nın bölgedeki planlarında rol oynamıştır. Hem Rusya’ya hem de Türkiye’ye karşı bu tehlikeyi gören, başta Mustafa Kemal olmak üzere Sovyet ve Türk yetkilileri, Kızıl Ordu ve Türk Ordusu’nun işbirliği yapmasına karar verirler. Türk orduları güneyden, Kızıl Ordu da kuzeyden gelerek, oradaki İngiliz işbirlikçisi hükümetleri teker teker ortadan kaldırmışlar ve yerlerine Sovyet iktidarlarını tesis etmişlerdir” dedi.
‘İNGİLİZLER, BUGÜN SURİYE’DE OLDUĞU GİBİ O DÖNEM DE, TÜRKİYE’YLE SOVYETLERİ BİRBİRİNE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞTI’
Dr. Perinçek “Bugün Suriye’de yaşanan Türk-Rus askeri işbirliğinde olduğu gibi, o zaman da İngilizler Türkiye’yle Sovyetleri birbirine karşı kışkırtmaya çalışmıştır. Hatta oradaki İngiliz işbirlikçisi güçler, bugün olduğu gibi, iki ülkeyi, orduyu karşı karşıya getirmeye çalışmışlardır. Fakat bütün bunların hepsi boşa çıkartılmış ve Türkiye Doğu cephesini güvenlik altına alarak bütün gücünü Batı cephesine kaydırma imkanını bulmuştur” diye devam etti.
‘SOVYET CEPHANELERİ DENİZ YOLUYLA TÜRK TOPRAKLARINA ULAŞTI’
Türk-Sovyet askeri ittifakının yaşandığı ikinci cephenin deniz cephesi olduğuna işaret eden Perinçek “Sovyet Rusya’dan gelen cephane yardımları, altınlar, silahlar deniz yoluyla taşınmıştır. Karadeniz boyunca hem Türk hem Sovyet denizcileri birlikte çalışarak o silahları, Sovyet kıyılarından Karadeniz’deki Türk kıyılarına taşımışlar. Meşhur kağnılarla kadınlarımızın taşıdıkları o cephane fotoğrafları bu sırada gerçekleşmiştir. Gelen cephaneler de cepheye doğru Türk kadınları tarafından taşınarak 30 Ağustos zaferinde önemli rol oynamıştır. Deniz cephesinde iki ülke arasında denizaltıların çalıştığını görüyoruz” dedi.
‘SOVYET YETKİLİLERİ, BATI CEPHESİNİN TÜM SIRLARINI PAYLAŞTILAR’
Türk-Sovyet ortak istihbarat faaliyetlerinin yürütüldüğüne işaret eden Dr. Perinçek “Büyük tehlikeler altında o silahların İngilizlere, Yunan ve Fransız gemilerine yakalanmadan Türk kıyılarına taşındıklarını görüyoruz. Burada da Türk-Rus askeri işbirliği, Türk-Sovyet askeri işbirliği, bu cephanelerin batı cephesine taşınmasında büyük rol oynamıştır. İttifakın son yaşandığı cephe ise Batı cephesidir. Türk yetkilileri Sovyet askeri yetkilileriyle Batı cephesinin bütün sırlarını paylaşmışlardır. Hatta Büyük Taarruz öncesinde Ilgın manevralarına onları davet etmişlerdir. Ilgın manevralarında karşılıklı fikir alışverişinde bulunulmuştur. Önemli Sovyet heyetleri Batı cephesine ve Ankara’ya gelerek Türkiye’nin zaferinde rol oynamışlardır. Frunze heyeti gelmiştir. Rusya’nın en önemli komutanlarından bir tanesidir. Türkiye’ye büyükelçi olarak atanan Aralov, yine önemli bir şahsiyettir. Sadece diplomat değildir, aynı zamanda Sovyet askeri istihbaratının kurucularından ve ilk başkanlarından bir tanesidir. Dolayısıyla onun Türkiye’ye gönderilmesi bir tesadüf olmamaktadır. Gelen Sovyet askeri yetkilileri de Türkiye’nin Batı cephesinde başarı kazanmasında rol oynamışlar” dedi.
‘EKİM DEVRİMİ VE 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI İLE BİRLİKTE SOSYALİST DEVRİMLER VE MİLLİ KURTULUŞ SAVAŞLARI ÇAĞI BAŞLADI’
Perinçek “(Sovyetler) ellerinden gelen bütün yardımı da göstermişlerdir. Zaten, bu sebeple Taksim Cumhuriyet Anıtı’na Aralov’un da heykelinin dikildiğini görüyoruz. Bu heykelin oraya dikilmesi Türkiye ile Sovyetler arasındaki gerek askeri ittifakın gerekse de siyasi ittifakın taktiksel olmadığını, stratejik anlam taşıdığını göstermektedir. Çünkü bir anıtı diktiğinizde anıtın orada yüzyıllarca, hatta sonsuza dek kalması düşünülür. Dolayısıyla Cumhuriyet Anıtı’na bir Sovyet yetkilisinin konulması da Türkiye’nin Sovyetlere bakışındaki stratejik manayı bize göstermektedir. Bu bakımdan, 30 Ağustos’a giden süreçte Türk-Sovyet ittifakının bu üç cephede önemli rol oynadığını söyleyebiliriz. Bu zafer sadece Türkiye açısından da bir anlam taşımamıştır, gerek Sovyet Rusya gerek Türkiye, Ekim Devrimi’yle, 30 Ağustos’la birlikte dünyada sosyalist devrimlerin ve milli kurtuluş savaşları çağını da başlatmıştır. Bu anlamda da 30 Ağustos sadece yerel bir anlam taşımamakta, tüm dünyada etkisi olan büyük bir zafer olarak tarihe geçmiştir” diye ekledi.
