İBB Başkanı İmamoğlu'nun Bodrum tatili gündem olmaya devam ediyor. İmamoğlu'nun tatildeyken sel felaketinin yaşandığı İstanbul'a gelip tekrar Bodrum'a dönmesi, eleştiri konusu oldu.
Alçı'nın 'Ekrem İmamoğlu'nun Bodrum şifreleri' yazısı şöyle:
"Bunca gürültü koptuğu halde Ekrem İmamoğlu’nun inada bindirircesine Bodrum’da kalmasını anlayamıyorum. Bu davranışın rasyonel bir izahını bulamıyorum.
31 Mart’tan sonraki kriz sürecini son derece soğukkanlı ve sabırlı götüren, 23 Haziran seçimlerine azimli ve çalışkan imajı çizerek, gayet olgun bir şekilde giden aynı Ekrem İmamoğlu değil miydi?
Şu son 1.5 aylık süre içinde bir siyasetçi kendine dair algıyı nasıl olur da bu kadar kötü yönetebilir?
'BEYLİKDÜZÜ BAŞKANI İKEN YAPTIĞI TATİLLERİ SORDUM'
Ongun’dan Ekrem Bey’in tatile bakışı, ev aldığı iddialarının aslı ve sel felaketinin yaşandığı günün detaylarını öğrendim. Bu önemli bilgileri sizlerle paylaşacağım.
Ancak şu notu düşeyim: Duyduğum açıklamalara rağmen İmamoğlu’nun Bodrum ısrarının büyük hata olduğunu düşünmeye devam ediyorum.
Hele İstanbul’un hiç alışık olmadığı bir sel yaşanırken şehirde olmaması, hadi onu geçtim, haber aldıktan sonra derhal gitmemesi, bir de İstanbul’da yarım gün kalıp yine Bodrum’a dönmesi büyük bir gaflettir.
'BU TATİL VE 'DOLCE VİTA' ISRARI NİYE?'
Ben İmamoğlu’nun kendi konumu ve algısını kendisinin henüz yerli yerine oturtamadığını düşünüyorum.
Önce İmamoğlu’nun geçmiş tatilleri ve ev aldığı iddiaları ile ilgili en yakınından aldığım bilgileri paylaşayım… Daha sonra gözlemlerime dayanarak bir teoride bulunacağım…
Murat Ongun’un söyledikleri şunlar:
Ekrem Bey her yıl en fazla 1 hafta 10 gün tatil yaparmış. Gidip kalmayı da sevmezmiş, genelde birkaç gün kalır, döner sonra yeniden gidermiş.
BODRUM’DAKİ EV NE ZAMAN ALINDI?
Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde de genellikle Bodrum ya da Marmaris’i tercih ediyormuş. Bu arada Yahşi’deki evi 2016-17 döneminde, Beylikdüzü’nden tanıdığı bir ahbaptan aldığını öğrendim. Mal beyanında eşi Dilek Hanım’ın üzerinde 500 bin TL’lik taşınmaz olarak görünüyor.
GÜMÜŞLÜK’TE VİLLA ALDI MI?
Dün ortaya atılan Gümüşlük’te yeni bir villa aldı iddiasını da Murat Ongun’a sordum. Çok kesin bir dille 'Seçim sonrası edinilmiş hiçbir malı yok' dedi.
Verdiği kronoloji şöyle: "3 gün Afyon’da kaldıktan sonra Hacı Bektaş’a geçti. Hacı Bektaş’tan cuma akşamı, Bodrum’a uçmak için Ankara’ya geldi. Cumartesi sabahı Bodrum’daydı. Sel o gün oldu. Haliyle bütün gün Bodrum’dan krizi yönetti. Tatil filan yapamadı. Ertesi sabah erkenden İstanbul’a geldi, zaten çalışmalarını gördünüz. Yağış durup kriz bittiği için de birlikte geldiği oğlu ile yeniden Bodrum’a döndü."
CUMARTESİ NEDEN İSTANBUL'A DÖNMEDİ?
İmamoğlu’nun pozisyonunda psikolojileri yönetmek işin teknik kısmı kadar önemli. O nedenle ben bu cevabı tatmin edici bulmadım. Bence Ekrem Bey’in ekibi de konumlarının farkında henüz değiller…
TEKNE GEZİSİNİN DETAYLARI
Gelelim tekne meselesine… İmamoğlu’nun görüntülendiği tekne bir aile dostlarınınmış. Sahilde fotoğraf çektirmek ve insanlarla selamlaşmaktan yüzemediği için tekne ile açılmak istemiş Ekrem Bey.
Gelelim bu gürültüye rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bugüne kadar Bodrum’da kalmaya devam etmesinin psikolojik analizine…
Ben, Zülfü Livaneli konserlerinde şahit olduğu atmosferin İmamoğlu’na yaramadığını düşünüyorum.
Bir yandan kesif sosyalizm edebiyatı yapılan diğer yandan TÜSİAD elitlerinin rağbet ettiği 'Livaneli Dünyası' Ekrem Bey’e iyi gelmiyor. Çünkü sahte bir dünya bu. Bu dünyanın İmamoğlu Ailesi’ni olumsuz anlamda büyülediği kanaatindeyim.
Zülfü Bey hayran olduğum bir müzisyendir. Ancak başarısız ve çok çelişkili bir siyasetçi-aydın profilidir. Bir yandan Mahir Çayanların sosyalist ruhunu savunur diğer yandan yakın çevresi TÜSİAD’ın en zenginlerinden oluşur. Yaşantısı onlar gibidir.
'BU İKİ ÇEVRE DE FAYDA GETİRMEZ'
Livaneli’nin Ekrem İmamoğlu’na 2009’dan beri destek verdiğini ve Kılıçdaroğlu’na telkinlerde bulunduğunu biliyorum. Ekrem Bey’in de Zülfü Bey’e minnet ile karışık saygı duyduğu ortada. Fakat Ekrem Bey’e ne 70’lerden kalma solculuk edebiyatı ne de TÜSİAD zenginlerinin 'İkinci Atatürk’ümüzsün' övgüleri fayda getirir. Hatta bu iki çevre ile mesafeli olmasında fayda var diye düşünüyorum."