‘TÜRKİYE YARGISI SON YILLARIN EN BÜYÜK KRİZİNİ YAŞIYOR’
Açıklamada “Türkiye yargısı, son yılların en büyük krizini ve itibar kaybını yaşamaktadır. Kadim Kürt meselesi ve onun etrafında kümelenen, büyük bir kısmı çarpık iktidar-yargı ilişkisinden ve onun etkisiyle yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını yitirmesinden kaynaklanan sorunlar yumağı ile karşı karşıyayız. Diyarbakır Barosu, daha önce memleketin hak, hukuk, adalet ve insan hakları meselelerini çeşitli platformlarda muhataplarıyla müzakere etmiş, görüş, öneri ve eleştirilerini de açık yüreklilikle dile getirmiştir. Bundan sonra da imkan sağlandığı takdirde, aynı kararlılıkla bu çabalarını ve girişimlerini sürdürecektir. Ama asla dinleyici koltuğunda oturmayacak, cübbe iliklemeye çalışmayacaktır. Çünkü biz bağımsız savunmanın temsilcileriyiz ve tüm halklarımıza hukuk ve adalet borcumuz var.
‘YARGI CAN ÇEKİŞİYOR’
“Son dönemlerde AİHM ve AYM kararlarına direnerek anayasal suç işleyen yargıçlara tanık olduk” ifadelerinin yer aldığı açıklamada “Bütün yargı, istediğinde mahkeme dağıtan, hakim savcıyı görevden alan, yerini değiştiren iktidarın kontrolsüz gücü ile karşı karşıya. İşine geldiğinde işi mahkemelere havale eden, işine gelmediğinde mahkeme kararlarını tanımadığını uluorta dile getiren, daha yargı kararını vermeden parmak sallayan, bağıran ve tehdit eden bir iktidar bloğu var karşılarında. Yargı can çekişiyor. Bu Stockholm Sendromundan kurtulmanın ve yargıya itibar kazandırmanın yolu, iktidara zihinsel ve fiziksel olarak daha fazla yaklaşmak değil, olabildiğince iktidardan uzaklaşmaktır. İşte evrensel olarak kabul gören bu fikre aykırı gördüğümüz için cumhurbaşkanı külliyesinde yapılan adli yıl açılış törenine katılmayacağız.
‘TÜM BAROLARI DİYARBAKIR’A DAVET EDİYORUZ’