Evrensel gazetesinden Hasret Kanat, İstanbul Çağlayan'da mülteci işçilerle konuştu.
Tekstil atölyelerinde iş öğrenen, 17 yaşında makineci olan İbrahim dili döndüğünce anlatıyor: "Ben ailemi bırakıp geldim, akrabalarım ve ailemden çok insan kaybederek geldim. Sırf yıllarca savaşa karşı asker olmamak için. Esad eskiden 7 yıl askerlik yaptırırken şimdi 9 yıl yaptırmak istiyor. Bizleri Suriye’ye gönderecekleri takdirde hapsedecekler. Türkiye kimliği yetmiyor İstanbul’da yaşamak için, aynı zamanda İstanbul kimliği olmak zorundaymış. Çanakkale’ye dönsem kimsem yok. Burada arkadaşlarım oldu. Türkiye’de çok yabancı var, sadece Suriyeliler değil Mısırlı, Afganistanlı, İranlı var...”
Savaştan kaçtıkları zaman kendilerine Türkiye’nin kapı açtığını belirten İbrahim, “Türkiye şimdi bizi geri gönderirse İdlib bölgesinde bırakacaklar. Orada savaş bitmiş değil. Nasıl gideceğiz? Savaşta 1 milyon Suriyeli hayatını kaybetmiş. Bizleri göndererek daha fazla Suriyeli mi öldürtmek istiyorlar. Keşke kapıları hiç açmasaydı en azından hepimiz bir kere ölecektik. Şimdi her gün korku ile yaşamaya çalışıyoruz" diyor.
'POLİS BULDUĞU AN TOPLAYIP GÖNDERİYOR'
"Sabah evden atölyeye, atölyeden de eve gidiyoruz. Ben yerimde duramayan bir insandım, şimdi korkudan hiçbir yere gidemiyorum" diyen İbrahim, Okmeydanı ve Şişli’de Suriyelilerin toplandığını söylüyor: "Sıra bize de gelecek. Polis bulduğu an toplayıp gönderiyormuş. Nasıl gönderecek üzerimde para yok, bir şey yok."
Çağlayan’daki tekstil atölyelerinde birçok milliyetten işçi çalışıyor. Türkmenistanlı bir işçi, yaklaşık 2 yıldır eşiyle birlikte İstanbul’da yaşadığını anlatıyor: “3 tane çocuğum Türkmenistan’da. Memlekette iş olmadığı için buraya geldik. Memlekette çalışırsan çok az para veriyorlar. Tarım ve inşaat işleri var ama geçinemiyoruz. Mecbur buraya geldik. Burada bir sürü farklı insan var. Suriyelilerin gönderileceği söylendiğinde ‘Onları gönderirlerse bizi de gönderirler’ diye düşündük. Ne olacak bilmiyorum.”
'20 KİŞİ BİR EVDE KALIYORUZ'
“Bizim memlekette de iç savaş var. Çok kimse bilmiyor burada ama orası da çok yaşanacak gibi değil. İş yok, ama burada ne iş olsa yaptım. Günlük işlerde çalıştım. İşçi pazarında bekleyip oradaki işlerde çalıştım. Şimdi ilk düzenli işim bu atölyede. Burada arkadaşlarla birlikte yirmi kişi bir evde kalıyoruz. Kimimiz gündüz çalışıyor, kimimiz gece çalışıyor. Eve bu şekilde uyumaya yatmaya gidiyoruz. Başka bir yerde tanımadıklarımızla kalmak istemiyoruz. Suriyelilerin gönderileceğini biz de duyduk. Eskiden iş beklediğimiz işçi pazarına korkudan biz de gitmiyoruz. Orada Moğolistanlı, Afganistanlı, İranlı, Mısırlı... Her yerden gelen işçiler iş bekliyordu. Bazen akşama kadar bekliyorduk. En çok inşaatta çalışmak için gidiyorduk. Bir de parklarda, bahçelerde çalışıyorduk. Önümüze hangi iş gelse onu yapıyorduk. Bizi de gönderirler diye korkudan kimse gitmiyor. Kimse kimseye güvenmediği için adres de bırakmıyor."