Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde ABD ile koordineli bir şekilde tesis edilmesi planlanan 'güvenli bölge’ kurulması için yürütülen görüşmelerden, Türkiye'de Müşterek Harekât Merkezi kurulması kararı çıktı. Ancak hem söz konusu kararın nasıl uygulanacağı hem de karardan Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini karşılayacak bir hareket planı çıkıp çıkmayacağına ilişkin belirsizlik sürüyor. Zira, görüşmeden çıkan mutabakat metni, ABD’nin Türkiye’nin “terör örgütü” saydığı PKK ile bağlantılı PYD’ye yönelik desteğine son vermesini garantilemiyor. Üstelik metin, bahsi geçen güvenli bölgede hangi ülkenin güvenlik güçlerinin konuşlanacağına dair detayları içermiyor. Peki, hem muğlak hem de kısıtlı bu anlaşma metni, Türkiye açısından Suriye’nin kuzeyinde gerçek anlamda bir sonuç doğurur mu? Konuyu Maltepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Sputnik’e değerlendirdi.
‘EĞER MENBİÇ’TEKİ GİBİ VOLTA ATMANIN ÖTESİNE GEÇİLMEZSE; TÜRKİYE, CİDDİ BİR OYALAMA TAKTİĞİ İLE KARŞI KARŞIYA DEMEKTİR’
Ünal’a göre, söz konusu mutabakat metni, Türkiye ve Suriye’nin güvenliği açısından gerçek bir çözüm üretmekten çok uzak. Ünal “Türkiye’nin ABD ile oluşturmak için anlaştığı barış koridoru meselesinde pek çok sorun olduğu açık. Bu sorunları iki temel gruba ayırmak gerekir. Bunların başında teknik ve askeri sorunlar geliyor. Mesela bu koridor kaç kilometre derinliğinde olacak? Ya da koridorun kapsadığı bölgeyi kim kontrol edecek? Eğer Menbiç’te olduğu gibi Türk ve Amerikan kuvvetleri bazı bölgelerde volta atacak ve bu da ‘başarı’ olarak addedilecekse, o zaman ciddi bir oyalama taktiği ile karşı karşıyız demektir” diye konuştu.
‘YENİ BİR ÇEKİÇ GÜÇ SÜRECİ BAŞ GÖSTEREBİLİR’
Türkiye ile ABD’nin mutabık kaldığı Müşterek Harekat Merkezi’nin amacına ilişkin önemli soru işaretleri bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Ünal “Özellikle yerleşim bölgelerindeki PKK/PYD’lilerin o bölgelerden nasıl çıkarılacağı büyük bir soru işareti. Ayrıca, eğer yerleşim bölgelerini Türk güçleri değil de Amerikan güçleri kontrol edecekse o zaman böyle bir koridorun bir anlamı olacak mı? Müşterek Harekat Merkezi’ne dair de pek çok soru var. Bu merkezin görevi ne olacak? Nerede kurulacak? Bu merkezden kalkan Türk ve Amerikan uçakları Suriye’nin kuzeyinde uçuş mu yapacak? Eğer bu olasılık gerçek olursa, o zaman yeni bir ‘Çekiç Güç’ Harekatı ile karşı karşıyayız demektir. Zira bu senaryo gerçek olursa, uçaklar Suriye’nin hava sahasını ihlal ederek orada bir fiili durum yaratacaktır” diye konuştu.
‘PYD’YE DESTEK VEREN VE SURİYE’DE İLLEGAL OLARAK BULUNAN ABD İLE İŞBİRLİĞİ NE KADAR DOĞRU?’
Meselenin siyasi boyutuna da değinen Ünal “Türkiye’nin, Suriye’deki varlığı illegal olan ABD ile bu ülke topraklarında operasyon yapmasının doğru olup olmadığı, çok önemli bir soru. Çünkü ABD, Suriye topraklarına IŞİD’le mücadele için girmişti ancak IŞİD’in Suriye topraklarında neredeyse tamamen yok olduğunu kendileri de ifade etti. Gelinen noktada PYD’nin Suriye’de kültürel, etnik temizlik yapmasına verdikleri destek sebebiyle ABD’nin Suriye’deki varlığı tamamen illegal olmuş durumda. BMGK kararı ve ülkenin daveti hariç hiçbir ülkenin başka bir ülkede bu kadar uzun asker bulundurması kabul edilemez iken Türkiye neden Amerika ile Suriye’de işbirliği yapıyor? Bu soru cevaplanmalı” ifadelerini kullandı.
‘SURİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZACAK HAMLELER, PKK DEVLETİNİ ORTAYA ÇIKARIR
Prof. Dr. Ünal “Konuya ilişkin soru işaretleri bitmiyor. Diyelim ABD, Türkiye’nin tüm taleplerini karşıladı ve Türkiye, arzu ettiği gibi, Suriyeli sığınmacıları bu bölgeye yerleştirdi. Peki sonrasında ne olacak? Bu bölge Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarından sonra Türkiye’nin kontrolüne geçen bölgelere dönüşecekse o zaman bu bölgenin statüsü ne olacak? Biz Suriye’de bir ‘ÖSO devletçiği’ mi kurmaya hazırlanıyoruz? Eğer Türkiye bunu yapmaya çalışıyorsa, o zaman bu ‘ÖSO devletçiği’ Suriye’ye nasıl entegre edilecek? Böyle bir entegrasyon, en iyi ihtimalle, gevşek bir federasyonun hayata geçmesiyle mümkün olur. Suriye gevşek bir federasyona dönüşürse, PYD/PKK da geniş çaplı bir otonomi elde eder. Bu da Türkiye’nin çıkarları açısından doğru değildir. Bence Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünün yanı sıra milli, üniter anayasal yapısını korumasına önem veren bir dış siyaset izlemesi gerekiyordu. Çünkü Suriye, gevşek bir federasyona döndürülürse, bunun sonucu bölünme olur. Bunun sonucunda da bir PKK devleti ortaya çıkar” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’NİN SURİYE’YLE MASAYA OTURMASI ŞART’
Türkiye’nin bir an önce Suriye devletiyle masaya oturması gerektiğini savunan Prof. Dr. Ünal “Suriye devletiyle aramızdaki uzlaşmazlıklara son vermeliyiz. Bunu yaparsak hem PKK/PYD hem de ABD üzerinde psikolojik baskı kurarız hem de Suriye’de kontrol ettiğimiz toprakları Suriye’ye iade etme koşuluyla Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların tamamının kendi evlerine dönmesini sağlayabiliriz. Bu da Türkiye’nin ulusal çıkarlarına büyük ölçüde hizmet eder. Bundan sonraki süreçte de Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol oynayabiliriz. Böyle bir sürece girersek, Türkiye ve Suriye olarak, Adana Mutabakatı’nın imzalandığı dönem gibi yeniden dost iki ülke haline geliriz. Unutulmamalı ki ABD, Türkiye’nin Suriye ile uzlaşmayacağı varsayımına dayalı politikalar üretiyor. Eğer Türkiye, Suriye ile uzlaşır ve PKK üzerinde ortak bir baskı kurmaya başlarsa PKK ve ABD’nin bütün planları bozulur” dedi.
‘FIRAT’IN DOĞUSU MENBİÇ’E DÖNMEMELİ’
ABD ile devam eden süreçte Türkiye’nin dikkatli olması gerektiğine değinen Prof. Ünal “Türkiye, bu sürecin ABD’nin bir oyalama taktiğine dönüşmemesine çok dikkat etmeli. Çünkü ABD’nin politikalarını yakından izleyenler çok iyi bilir ki Amerika, özellikle Suriye’de, Türkiye’nin PKK’ya kadar silah kullanmada kararlı olduğunu anladığı her an Ankara’nın önüne bu tür uzlaşmalar getiriyor. Bunun en güzel örneklerinden biri Menbiç’tir. Menbiç’te varılan uzlaşmayı hatırlayan bile yok. Halbuki Menbiç’te anlaşma konusu gündeme geldiğinde basına ‘ABD ile Türkiye bütün sorunlarını geride bıraktı’ gibi bir bakış açısı sunulmuştu. Ancak aradan kısa bir zaman geçtikten sonra, ABD ayak sürümeye başladı ve mutabakata farklı yorumlar getirmeye başladı. Malum, ABD-Türkiye mutabakatına saatler öncesine kadar Türkiye bir kez daha Suriye’deki PYD üzerinde önemli bir baskı oluşturmuştu. ABD ise Türkiye’yi durdurmak ve o baskıyı ortadan kaldırmak için böyle bir girişimde bulundu. Müşterek Harekat Merkezi kurulmasını kapsayan bu mutabakatı böyle yorumlamak lazım” diye ekledi.