Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) kararını yazılı açıklama ile değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, iktidarın uyguladığı ekonomi politikalarına güveni kalmayan herkesin dövize yöneldiğini kaydederek, mevduatların içindeki yabancı para payının yüzde 50’yi aştığını bildirdi.
“Bu gelişimi, bir süreden beri ortalarda görünmeyen damat bakanın ‘Nisan, Mart’tan iyi olacak’ söylemleri önleyemeyince devreye giren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ‘faizler inecek, enflasyon düşecek’ söylemleri de geri döndüremiyor. Bu gidişi tersine döndürmek için Merkez Bankası’nın döviz mevduatları üzerinden tutulan munzam karşılıkları artırma politikası da kar etmedi. Artık Merkez Bankası bu duruma yapabileceği çok fazla bir şey olmadığını görünce, rezervlerin miktarını güçlü gösterme noktasına geldi. Bu amaca yönelik olarak bir süredir bankalarla yaptığı swap işlemleri karşılığı tuttuğu yabancı para karşılıkları kendi rezervindeymiş gibi göstermeye başladı. Yine bir süreden beri yabancı para mevduatına uygulanan munzam karşılıkları artırmaya yöneldi. Son geçen torba yasa ile bankaların bilançosunda gözüne kestirdiği kaleme munzam karşılık uygulayabilme yetkisini aldı. Son olarak da dün swap işlemlerini geleneksel ihale yöntemiyle 1, 3 ve 6 aylık vadelerde yapmaya karar verip bunu duyurdu.”
'ASIL FAİZ, BU YENİ VADELERDE GENİŞLETİLECEK '
CHP’li Erdoğdu, Merkez Bankası’nın aldığı bu son kararla swap piyasasında vadeyi uzatarak bu yolla bankalardan geçici olarak alarak bünyesinde tutacağı yabancı para rezervlerini sanki kendisininmiş gibi daha uzun vadelerde brüt uluslararası rezervler kapsamında göstereceğine işaret ederek şunları söyledi:
Tüm bu gelişmelerin halkın hükümete ve milli paraya olan güvensizliğini ortaya koyarken, MB’nin de “daha güçlü rezervim olmalı, bu şekilde bir görüntü vermeliyim” saikiyle bilançosu ndaki döviz yapısını artırdığını vurgulayan Erdoğdu açıklamasını şöyle tamamladı:
“Bu durum, torba yasadaki hükümler uygulanmaya başladığında daha da hızlanacak. Peki bu sürece ne ad verilebilir? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bilançosunun gittikçe daha dolarize bir yapıya yöneldiği bu süreç, aslında Bankayı adı konmamış bir Para Kurulu yapısı içine sokuyor. Daha kısa ifadeyle, MB, Para Kurulu’na çevrilmeye çalışılıyor. 1999 yılında IMF, Türkiye’ye bu dayattığında buna karşı çıkarak bu önerinin reddedilmesini sağlayanlar, şerefli Türk bürokratlarıydı. Bugün geldiğimiz noktada, ülkenin Merkez Bankası’nı IMF’nin önerisine adım adım yakınlaştıran ise, kendisini ‘yerli ve milli’olarak lanse eden Erdoğan iktidarı ve onun atadığı uysal memurları. Yani IMF yurt dışında ama felsefesi bugün iktidarda.”