Kitabın 20 ülkede yayınlandığını, Guardian’ın ise hikâyeyi parçalar halinde sayfalarına taşıdığını belirten yazarlar, bu ortamda insan hakları savunucularının yazarın serbest bırakılmasına yönelik çağrılarını yinelemeye başladıklarını ifade etti.
Yazarlar, Slahi’nin Moritanya’da 13 yıl önce başlayan, Ürdün ve Afganistan’da devam eden ve 2002’de ABD’nin Küba’daki Guantanamo Kampı’nın 760 no'lu mahkûmu olarak gördüğü işkence ve aşağılamalarla dolu hikâyesini şöyle yazdı:
‘HERHANGİ BİR SUÇLAMA YÖNELTİLMEDİ’
ABD Silahlı Kuvvetleri’nin temsilcileri tarafından gazeteye verilen bilgiye göre Slahi’ye herhangi bir suçlama yöneltilmedi, davaya bakan hâkimin daha 2010’da mahkûmun serbest bırakılmasını kararlaştırdı, fakat kendisinin önümüzdeki yıl serbest bırakılmasının olasılığı dahi çok düşük.
Slahi’nin elyazmasıyla İngilizce tuttuğu günlükte, kendisinin nasıl uykudan yoksun bırakıldığı, öldürülmekle tehdit edildiği, cinsel aşağılamalara maruz kaldığını ve annesinin ele geçirileceği konusunda duyduğu tehditkâr imalar anlatılıyor.
Tüm bu işkence ve aşağılamalara maruz kalan Slahi daha sonra bizzat eski ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfed’in onayladığı ‘ek sorgulama yöntemleri' ile sorgulandı. Yazılanlara göre işkenceciler gözlerini bandajla sararak, zorla tuzlu su içiriyorlar, ardından botla denize açılarak orada kendisini buz üzerine oturtup 3 saat boyunca dayak atıyorlardı.
Slahi, bunca işkenceye son verebilmek için işlemediği birkaç suçu itiraf etti. Toronto’daki CN Kulesi’ni patlatmayı planladığını söyleyen tutsak, doğruyu söyleyip söylemediği sorulduğunda, “Fark etmez, yeter ki siz memnun kalın. Siz satın alıyorsanız, ben de satıyorum” yanıtını veriyordu.
‘KİTAP 2 BİN 500 KEZ SANSÜRDEN GEÇTİ’
Guantanamo tutsağının günlüğünün gizliliği kaldırılıncaya kadar, gizli bilgilerin açığa çıkmaması bahanesiyle, fakat asıl okurların işkencelerin tümünü anlatan hikâyeyi okumalarının engellenmesi amacıyla 2 bin 500 kez sansürden geçti. Kitap, sansür notlarıyla birlikte yayınlanacak, fakat yayıncılar, Slahi serbest bırakıldıktan sonra sansürsüz halini de yayınlamayı umuyor.
Federal mahkemenin daha önce Slahi’nin ifadelerini işkence altındayken vermesi nedeniyle yeterli kanıt oluşturmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmasını kararlaştırdı. Diğer yandan isimlerinin açıklanmaması kaydıyla Guardian’a konuşan yetkililer, 2012’den bu yana bekleyen Slahi’nin serbest bırakılmasının bürokratların öncelikleri arasında olmadığını belirtti.
Slahi, maruz kaldığı şiddet ve işkenceleri şöyle anlatıyor:
“Sanrılar görmeye ve kristal gibi temiz sesler duymaya başladım. Aile arasında sohbet eden akrabalarımı duyuyordum, etkileyici bir sesle Kuran okunduğunu işitiyordum. Sonra gardiyanlar bu sanrılarımdan istifade ederek su borularının diğer ucundan tuhaf sesler kullanarak, korumalara saldırıp kaçmam için telkinde bulunuyorlardı. Oyunlarına katılmama rağmen beni yanılgıya uğratamadılar. Çıldırmanın eşiğindeydim.”
Slahi’nin serbest bırakılması için imza kampanyası başlatan Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği Başkanı Hina Shamsi, “Mohamedou Slahi, ABD’nin acımasız işkenceler uyguladığı ve 10 yıldan fazladır yasadışı olarak hapiste tutulan suçsuz bir kişi. Kendisi ABD için tehdit oluşturmuyor ve bu ülkeye karşı herhangi bir çatışmaya katılmadı. Yetkililerden tutukluluğunun yasallığını inceleme hakkını tartışmadan, Mohamedou’nun uzun yıllardır çektiği işkenceye son vermelerini ve gecikmeden serbest bırakmalarını rica ediyoruz. Bu kişinin hikâyesinden etkilenen herkesin bize katılmasını ve serbest bırakılması için uğraş vermesini umuyoruz” açıklamasında bulundu.
1990’da 2 kez Afganistan’da bulunan Slahi, El Kaide’ye bağlı olmaya yemin etmiş ve SSCB'nin desteklediği Kabil rejimiyle mücadeleye katılmıştı, fakat kendi ifadesine göre 1992’de örgütle tüm bağlarını kesmişti.
2000’li yıllarda Guantanamo’nun askeri mahkemelerinin başsavcısı olan Morris Davis daha sonra Slahi’nin eylemlerinde herhangi bir suç unsuru bulamadığını ve suçlayacak hiçbir şeyi olmadığını söylemişti.
‘BU KİTABI HERKES OKUMALI’
Tutuklunun avukatı Nancy Hollander, “Mohamedou asla herhangi bir şey ile suçlanmadı. ABD kendisine suçlama yöneltmedi, suçlanacağı bir şey yok, suç yok. Asıl mesele, kendisine karşı kanıtların bulunamaması değil, bu tür kanıtların hiç olmaması. Bu gerçek bir trajedi, evine gitmesi için serbest bırakılması gerekiyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Mohamedou’nun kitabı ABD yönetiminin işkenceye maruz bıraktığı ve belli bir süre olmaksızın hala kapalı tutarak işkence etmeyi sürdürdüğü bu kişinin özünü gösteriyor. Maruz kaldığı işkenceleri hissediyoruz, kokusunu alıyoruz. Bu kitabı herkes okumalı.”