Muammer Kaddafi döneminde, Gençlik Bakanlığı görevini yürüten, 2014’te Mareşal Halife Hafter’in Bingazi’yi IŞİD’den kurtarma amacıyla kurduğu koalisyona dahil olan Huveyj, Bingazi’de Sputnik’e özel röportaj verdi.
Libya Ulusal Ordusu, Trablus’a yeni taarruz girişiminde bulunduğu ve silahlı grupların yavaş yavaş geri çekildiği yönünde haberler geliyor. Bu bilgiyi teyit edebilir misiniz?
Bildiğiniz gibi Trablus, açık hava hapishanesidir. Sığınmacılara bile acımadılar. 2019’da, üçüncü binyılda yaşıyoruz. Maalesef halen insan ticaretini yapan ve Afrikalı kardeşlerimizi köleleştirenler var. Bu, Libyalılar için büyük bir ayıp. Üstelik bu, ne Libyalıların kültürüne, ne de hayat tarzına özgü değil. Trablus’u özgürleştirmeyi amaçlayan operasyonumuz da bu yüzden devam ediyor. Bu kadar.
‘SIĞINMACILARI SAVAŞTA KULLANIYORLAR’
Genel olarak uluslararası toplum ve özellikle Afrika Birliği, 2 Temmuz günü Trablus’taki sığınmacı kampına düzenlenen hava saldırısını kınadı. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, saldırı sonucu 50 kişi öldü ve 100’den fazla kişi de yaralandı. Bu suç kimin işine yarıyor? Bu gerçekten de Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin ortaya koyduğu gibi Libya Ulusal Ordusu’nun hedef “ıskalamasının” sonucu mu?
Yani bu gerçekten de ‘ıska’ mı?
Bu konu araştırılıyor ve bunu anlamak için birçok yol var. Ama genel olarak Libya ordusu ve Libya hükümeti, milliyeti ne olursa olsun sivillere karşı hareket etmeyi reddediyor. Bununla birlikte, Trablus operasyonun amaçlarından biri, denizde köle gibi satışa çıkarılan ve maalesef balıklara yem olan Afrikalıları özgürleştirmekti. Bu, amaçlarımızdan biri.
‘TÜRKİYE İLE BİR SÜRÜ SORUNUMUZ VAR, AMA TÜRKLER BURADA YAŞIYOR’
BM’nin 4 Temmuz’da yayınladığı rapordaki verilere göre, “Libya muhafızları, Trablus yakınlarındaki Tacura kampından kaçmaya çalışan sığınmacılara ateş açtı, bombaladı”. Trablus’taki İçişleri Bakanlığı, derhal bu bilgiyi yalanladı. Sığınmacılar neden Libya’da “enformasyon savaşının” hedefi haline geldi?
Sığınmacılara yönelik muamele konusunda bizi Trablus ile karşılaştırmak hakaret ve yanlış. Bu çok yanlış karşılaştırma. Bunun sebebi politik veya medyatik değil. Biz, sığınmacılara doğru muamelenin, sorumluluğumuz ve taahhütlerimizin bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Üstelik zorluklar yaşadığımız ülkelerden gelen insanlarla hesaplaşmıyoruz.
Misal, Türkiye ile bir sürü sorunumuz var, ama Türkler burada yaşıyor, mülk ediniyor, rahat çalışıyorlar. Politik yönü, hukuki ve insani yönlerden ayırt ediyoruz. Halihazırda, sığınmacılara kötü muamele için cezanın ağırlaştırılmasını öngören tasarı var ve meclise sunulacak. Bizim sığınmacı merkezlerimiz tüm uluslararası örgütlere açık. Sayın Başbakanın bu sığınmacı merkezlerinden birine ziyareti sırasında buna ikna olduk. Libya yasaları, ülke topraklarına yasa dışı yollarla gelen her bir kişinin sınır dışı edilmesi gerektiğini söylüyor. Biz, sığınmacılar gibi, onların durumunun çözüme kavuşturulması ve hatta onlara iş bulma imkanının verilmesini talep ettik. Yasalar şunu açık bir şekilde söylüyor: onlar mahkemeye çıkmalı ve ardından geldiği ülkelere geri dönmeli.
‘SIĞINMACILARIN SONSUZA KADAR BU MERKEZLERDE KALMASINI İSTEMİYORUZ’
Bu trajedinin ardından birçok insani örgüt, özellikle de Sınır Tanımayan Doktorlar, Libya’da esirlerin tutulduğu açık kampların sığınmacıların için kullanılmaması çağrısında bulunmuştu. Avrupa Birliği’nin de bu yönde talebi vardı. Sizce bu olumlu bir adım olacak mı?
Biz elbette sığınmacıların sonsuza kadar bu merkezlerde kalmasını istemiyoruz. Libya’daki yabancı işçilerin durumunu çözüme kavuşturmak için hükümet komisyonu kuruldu. Kimse kovulmayacak. Libya’da çalışmak isteyenler bunu yapabilecek.
Belki de bulaşıcı hastalıkları olanlar hariç tutulacak. Bu kişileri geri göndermek zorundayız.
Trablus’taki sığınmacı kampını kastediyoruz?
Trablus’ta gerçek hükümet yok. Formalite bir hükümet var, ama maalesef durum silahlı grupların kontrolünde. Hatta ben BM raporlarında adı geçen insan ticareti Trablus’tan kaynaklanıyor.
Evet maalesef 2019 yılında bu suçlular insan ticaretini yapıyor. Her gün sığınmacılar alıp satıyorlar ve insanlar açık denizde ölüyor. Eğer bu soruna daha derinlemesine yaklaşırsak, ki bir Libyalı değil bir Afrikalı olarak konuşuyorum, sığınmacılara yönelik güvenliğin gerektiği gibi sağlanmadığını söyleyeceğim. Kalkınma etkili bir çözüm olur. Sığınmacıların geldiği ülkelerin kalkınması gerekiyor. Sığınmacılar Avrupalılar için ciddi sorun teşkil ediyor. Bir Afrikalı olarak ben göçün hem sorun hem de bir fırsat olduğunu söylüyorum.
Fransa, Mareşal Hafter’e destek veriyor mu? Fransa ona silah sağlıyor mu?
Demokrasi ve özgürlükler ülkesi Fransa, silahlı gruplar ve yasa dışı kişilerin tarafında olmaz. Biz, Trablus’taki kardeşlerimiz için özgürlük istiyoruz. Trablus’ta hapishanelere olmamalı. Trablus’taki çocukların silah seslerini duymamasını istiyoruz. Onların kan ve ölümleri görmesini istemiyoruz. Aksine korkunun ne olduğunu bilmemelerini istiyoruz. Şimdi, 2019’da, hastaneler 10-15 saat elektriksiz kalıyor. Yarım asır geriye düştük. Üstelik, petrol zengini bir Akdeniz ülkesiyiz. Ülkemizde bir kilometrekareye bir kişi düşüyor. Ülkeyi bu gardiyanlardan kurtarmamız ve devleti inşa etmemiz gerekiyor. Libyalılar için, oy pusulalarını sandığa atmak, silah stoklamaktan daha iyi.
‘DİYALOG YAPILACAK PARTNER YOK’
Bazı Avrupa ülkelerinin hükümetleri uzun zamandır, Libya’da politik diyalogu canlandırma ve rakip gruplar arasında düşmanlığa son verme yönünde çaba harcıyor. Bugün Trablus ve Bingazi arasında diyalog mümkün mü? Bu diyalog, BM nezdinde mi yapılmalı?
Yani zafer elde etmediğiniz sürece diyalog olmayacak mı demek istiyorsunuz?
Biz diyalogu reddetmiyoruz. Ama arabulucuların silahsızlanmayı ve yerli ve yabancı silahlı grupların dağılmasını sağlaması şartıyla diyaloga evet deriz.
Ordu neden bin kilometre geçerek Trablus’a operasyon düzenledi? Neden? Elbette bu üzücü hikayenin devem etmesine müsaade etmeyiz. Aşağılanma, işkence, insan kaçırma, suç çok uzun zamandır devam ediyor. Silaha diyalogu tercih ediyoruz. Arabulucu olmak isteyenlere hoş geldiniz deriz. Ama önce onlar silahlı gruplara son vermeliler.
Sizce bunu BM yapabilir mi?
Gargur’da ölen 50 sivil için ne yaptılar? Onlar laik devleti savundu. BM, Rvimi hapishanesinden kaçan bu suçsuz insanların ölümüne hiçbir tepki vermedi. 12 genç parçalanarak sokak ortasında bırakıldı. Silahlı gruplar uçakları ve havalimanlarını yıkarken de BM’nin sesi duyulmadı. Biz, uluslararası toplumun bir parçasıyız. Ama Libya, sorumluluk payını üstlenmeli. Son söz halkın. Libyalılar, dünyanın diğer insanların istediğini istiyor: özgürlük, onur, politik hapishanelerin ve silahlı grupların olmaması, korkunun olmadığı normal hayat.
‘RUSYA’NIN SÖMÜRGECİ GEÇMİŞİ YOK’
Arap Birliği’nin Libya Özel Temsilcisi Selahaddin Camali, Rusya’nın bu çatışmanın çözümünde daha aktif yer alması gerektiğini söyledi. Bu görüşe katılıyor musunuz? Neden?
Evet. Onun bu görüşüne katılıyoruz. Rusya, büyük bir ülke, Güvenlik Konseyi üyesi.
Rolünün daha belirgin olmasını istiyoruz. Rusya bizim geçmişten beri, farklı alanlarda stratejik ve önemli ilişkileri sürdürdüğümüz dost ülkemiz.
İdlib gerilimi azaltma bölgesinden yüzlerce silahlı kişinin başta Libya, Kuzey Afrika’ya sızması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle bu yeni bir şey değil. BM uzman komisyonu her yıl rapor sunuyor, bu militanlarla ilgili istatistik var. Aralarında Libyalılar da yabancılar da var. Görevimiz, teröre ve teröristlere karşı mücadele etmek. Önemli bir şey söylemek istiyorum. Bazı ülkeler, bizim diğer ülkelerin çıkarı uğruna savaştığımızı ve bunu kendi topraklarımızda kan dökerek yaptığımızı iddia ediyor. Ama bu gerçek değil. Biz, tüm dünya ile karşılıklı saygıya ve karşılıklı çıkara dayanan ilişkilere inanıyoruz. Ama bize savaş dayatıldığında, kendimizi korumak zorundayız. Ama genel olarak, görüşümüze göre, tüm sorunların çözümüne götüren anahtar diyalog. Bu sorun ne kadar zor olursa olsun taraflar er ya da geç müzakere masasına oturacak.