Bununla birlikte neredeyse aynı saatlerde ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Kenneth McKenzie, Suriye’deki Kürt bölgelerini ziyaret ederek YPG/PYD’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Başkanı Mazlum Abdi ile askeri işbirliği konularını görüştü.
Amerikalıların bu ikili hamlesinin anlamı nedir?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar, şu değerlendirmelerde bulundu.
James Jeffrey Türkiye’de iken CENTCOM Komutanı Kenneth McKenzie ve Jeffrey ile çalışan ABD’li diplomat William Roebuck, Türkiye’nin terörist olarak ilan ettiği ve başına 4 milyon lira ödül koyduğu ve şu anda Suriye’nin kuzeyindeki alanlarda ABD adına proxy savaşı yürüten terör yapılanmasının başındaki bir elebaşı ile görüşmesinin anlamı bence şu: ABD’nin çok ata oynamak gibi bir temel refleksi var. Ve bunu yaparken de Amerika hiçbir şekilde kural, kaide ve ilke tanımamakta. James Jeffrey Ankara’ya gelmeden önce katılmış olduğu bir toplantıda, ABD tarafından da terörist olarak kabul edilen PKK ile YPG arasında mevcut bağları ve YPG-PYD’nin PKK’nın bir türev örgütü olduğu gerçeğinin Washington tarafından bilindiğini açıklamıştı. Buna rağmen YPG’nin şu anda Amerika’nın bir müttefik olarak kabul görmesi, ABD için hiçbir ilke, değer ve ölçünün önemli olmadığı anlamına gelmekte. Hatta kendi yasalarını bile hiçe saymakta. ABD için şu an temel karinenin kendi ve aklını/gücünü güdenlerin menfaatleri olduğu gözüküyor. Bu da Ortadoğu coğrafyasında zorbalığa dayalı bir bozgunun alt yapısını oluşturuyor. Amerika’nın bu ilkesizliği karşısında bölgede herkes kendi ilkesizliği benimsiyor. Böyle büyük bir tehdit ortamı söz konusu.
Bunun sonuçlarını kestirmek aslında çok zor değil. Böyle bir yaklaşım bir kere coğrafyayı istikrarsızlığa ve bozgunluğa götürür, ardından da Suriye’nin parçalanması gelir. Sonuçta bugün YPG-PKK denen terör örgütünün o coğrafyada etkisini ve varlığını genişleterek derinleştirirseniz ve onu himaye ederseniz Suriye, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde bölünmeye doğru gider. ABD bu terör örgütü bunu süslü cümle/görüntü ve gerçeklerle bağdaşmayan gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışıyor ama bu, meşrulaştırılacak bir şey değil.
Yani bu mızrak bu çuvala sığmaz. Sadece ABD’nin gününü kurtarır, geleceğini bulanıklaştırır ve karanlık ve karmaşa üretir. Yani sadece güç buna yetmez. Türkiye’yi şu an küçümseyebilir, göz ardı edebilir, ama Türkiye gibi ağır gemilerin gidişi, duruşu ve kavramsal istikrarı son derece önemlidir.
Öte tarafıyla artık Suriye devletinin YPG-PKK üzerinden bölünmesi ile ilgili çok büyük bir risk fotoğrafı var karşımızda. Şu anda ne Suriye ordusunun, ne Irak ordusunun ne de Peşmerge’nin YPG-PKK ile uğraşabilecek bir kapasitesi ne de niyeti var. YPG-PKK’yı boğabilecek tek güç Türkiye’dir. Onun da ABD tarafından oyalandığını ve baskılandığını düşünüyorum. Yani ABD, Türkiye’yi oyalayarak ve domine ederek kendi hedef ve menfaatleri doğrultusunda hareket eden YPG-PKK adına Suriye’de çok parçalı bir yapılanmanın altyapısını hazırlamaya çalışıyor. Bu noktada Türkiye’nin ortaya koyacağı kararlılık ve mukavemet son derece önemli.
Türkiye'nin YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu tezini kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.