Rusya’nın St. Petersburg kenti 11-12 Temmuz tarihlerinde Rus-Türk Toplumsal Forumu’nun (RTTF) beşinci toplantısına ev sahipliği yapacak. Forum öncesinde Rusya’daki iç savaş sonrasında Beyaz Rusların Türkiye’ye göç etmesini konu alan belgesel ‘Anadolu açık kapı’ filmi gösterildi. Filmde 20. yüzyılın başlarında yaşanan göç olayının nasıl gerçekleştiği, göçmenlerin nasıl koşullarda yaşadığı, Türkiye’nin gösterdiği yardım ve göçün Türkiye’deki yaşama nasıl etki ettiğine dair Rus ve Türk uzmanlar görüş ve bilgilerini paylaşıyor.
Filmde danışman olarak yer alan Rus-Türk Toplumsal Forumu Genel Sekreteri Ender Arat, 20 yıldır bu konu üzerine çalıştığını, hakkında bir kitap yazdığını ve bu konuda bir sergi organize ettiğini ifade etti.
İstanbul’da Beyaz Ruslara yapılan yardımlara değinen Arat şunları söyledi:
Bu filmin ismi 'Anadolu Açık Kapı'. Herkese açık bu kapı. Birileri ne zaman zorda kalsa, bir problemle karşılaşsa, işkence görse, darbe olsa kaçıp Anadolu'ya geliyor. 1917 Devrimi’nde Beyaz Ruslar kaçıp Anadolu'ya, İstanbul'a geldi. İstanbul işgal altındaydı. Buna rağmen Türklerle sarıldılar, zor zamanlarında birbirlerine yardımcı oldular. Kutepov ordusu Çanakkale'ye geldi, Gelibolu'da yerleşti, bir bucçuk yıl orada kaldı. Türkiye işgal altındaydı ama insanlar onlara yardım etti. Birbirlerini anladılar. Fransızlar, İngilizler, Kutepov ordusunu Atatürk ordusuna karşı kullanmak istedi. Ruslar bunu kabul etmedi. Neden? Dediler ki; 'Biz topraklarımızda savaştık, kaçtık, geldik. Türklerin toprakları da işgal edilmiş. Bağımsızlık için mücadele veriyorlar. Onlara karşı savaşmayız.' Üstelik Kızıllar Atatürk’ü destekliyordu. Beyaz Ruslar, Kızıllar'dan kaçtıkları halde Türklere saygılarından dolayı onların desteklediği birine karşı savaşmak istemedi.
Arat, daha sonra göç eden Rusların bir kısmının Türkiye’den ayrıldığını, kalanların da Türkiye’deki yaşama katkıları olduğunu ifade etti.
Türkiye’ye gelen 200 bin kişinin fazla kalmadığını belirten Arat, şöyle konuştu:
Bunların 140 bini askerdi, subaydı, komutandı. Sonra aralarından ayrılanlar oldu. Askerlerin içinde kalan çok olmadı, ama sivillerden kalanlar vardı. Siviller arasında çok zengin kişiler bulunuyordu. Onlar Amerika’ya, Fransa'ya, Almanya'ya, İtalya'ya gitti. Daha mütevazi olanlar, gidecek parası olmayanlar kaldı. Türk oldu. Türkiye'ye madalya kazandırdı, sporcu oldu. İstanbul'da Süreyya Restorant açıldı. Karpiç, Atatürk'e hizmette bulundu, Ankara'da restoran açtı. Aralarında ressamlar var. Balerin Lidiya Arzumanova var. Türkiye'de ilk defa bale okulunu o kurdu. Bizim için bu paha biçilemez, çok değerli.
İstanbul’dan ayrılan ‘Spasibo Konstantinopol’ (Teşekkürler Konstantinopol) isimli kitapta dönemin konu alındığını kaydeden Arat “Kitabta 'Biz bilmezdik Türklerin bu kadar aslan yürekli olduğunu' ifadeleri kullanılıyor. Bu film de iki ülke arasında, Ruslar ile Türklerin zor zamanlarda birbirlerine yardım etmelerini konu aldığı için önemli” dedi.
Arat, Kasım 2019’da da filmin Moskova’daki Yunus Emre Enstitüsü’nde gösterileceğini ifade etti.
Çeviren: Tuğba Bolat