İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki dördüncü duruşmaya, tutuklu sanık Metin Topuz ve avukatları katıldı.
Müşteki eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski bakan Faruk Çelik'in avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jeffrey M. Hovenier ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Daria Darnell ile ABD'li gazeteciler de izledi.
Duruşmada, daha önce alınan kararlar gereği celse arasında mahkemeye gönderilen belgeler okundu.
Görüşü sorulan duruşma savcısı, daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine karar verilen Feyyaz Öztürk'e ulaşılamadığını ve mahkemeye gelen yazıya göre bu tanığın 9 Ocak 2018'de yurt dışına çıkış yaptığına ilişkin kayıt bulunduğunu hatırlatarak, soruşturma aşamasında alınan beyanlarına göre tanığın anlatımlarının sanık Topuz'a yüklenen suçlara yönelik büyük önem arz ettiğini ve önemli iddialarda bulunduğunu dile getirdi.
Tanık Feyyaz Öztürk'ün mahkemenin huzurunda dinlenilmesinin elzem olduğuna dikkati çeken savcı, yurt dışında olduğu belirtilen tanığın istinabe yoluyla ifadesinin alınmasına yönelik karar verilmesini istedi. Bu aşamada sanık Topuz'un tutuklanmasına yönelik gerekçelerin halen mevcut bulunduğunu da belirten savcı, kaçma ihtimali de gözetilerek tutuklu sanık Topuz'un bu halinin devamına hükmedilmesini talep etti.
'FEYYAZ ÖZTÜRK'ÜN BÜTÜN İDDİALARINI REDDEDİYORUM'
Söz alan sanık avukatlarından Selman Ali Baş, tanık olarak dinlenilmesi istenen Feyyaz Öztürk'ün kolluk ifadesinden 3 ay sonra ülkeyi terk ettiğini ve mahkeme huzurunda dinlenilmesinden kaçtığını ya da kaçırıldığını kaydederek, daha önce de soruşturma aşamasındaki beyanlarına önem atfedilen ancak mahkeme huzurunda dinlenirken beyanlarının çelişkili olduğu gözlenen tanıklar olduğunu, bu tanıkların davaya bir katkılarının olmadığının anlaşıldığını ileri sürdü.
Tanık Feyyaz Öztürk'ün bir kısım iddialarıyla ilgili mahkemenin araştırma yaptığını ve müvekkilinin bu kişi tarafından şikayet edildiğine dair bir veri veya delile rastlamadığını aktaran avukat Baş, şunları söyledi:
"Bu adam bir sebeple kaçıyor veya kaçırılıyor, uzaklaştırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde tüm imkanların kullanılmasına rağmen mahkemede tanık olarak dinlenilmesine muvaffak olunamayan bir adamın, bulunduğu belirtilen İtalya'dan istinabe yoluyla beyanı alınmaya çalışılacak. Bu ifadenin alınmaması gerekçe gösterilerek tutukluluğun devamı istenecek. Mantığa aykırı bütün bunlar. Mahkeme onu bir şekilde dinleyecekse, tanığın yurt dışında olmasının, müvekkilimizle ilgili hususlardan kaynaklanmadığını gözeterek, tutukluluğunu bu hususa bağlamaması gerekmektedir. Bu tahliyeye engel bir husus değildir. Bu yüzden mütalaaya katılmıyoruz. Soruşturma evresi ile yargılama evresi tamamen siyah ve beyaz gibiydi. Yargılamaya başlandı, her şey aydınlandı. Bu iddianamenin ne kadar hatalı, hatta bunu da aşan maksatlı bir biçimde düzenlendiğini görmüş olduk. Dosyaya suçlamalarla ilgili deliller konulamadı. Tahliye talep ediyoruz."
TUTUKLULUĞUN DEVAMINA YÖNELİK KARAR
Tanık Feyyaz Öztürk'ün sanık aleyhine dosyaya giren beyanlarının olduğunu ve bu beyanlara göre kuvvetli suç şüphesinin halen mevcut bulunduğunu da belirten heyet, istenen ceza miktarına göre kaçma şüphesini doğabileceği ve serbest bırakılması durumunda henüz beyanı alınmayan tanık üzerinde baskı oluşturmasının söz konusu olabileceği gerekçesiyle sanık Metin Topuz'un tutukluluk halinin devamına yönelik hüküm kurdu.
Mahkeme heyeti duruşmayı 18 Eylül'e erteledi.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yabancı uyruklu ve misyon görevlilerinin FETÖ'nün 17-25 Aralık 2013'teki yargısal darbe teşebbüsü ile 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalarda yargılanan eski polis müdürleri ve askerler ile firari eski savcı Zekeriya Öz ile irtibatlarına ilişkin soruşturma başlatmıştı.
Bu çalışma sonucunda ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz, eski polis müdürleri ve eski savcı Öz ile irtibatının ortaya çıkması üzerine gözaltına alınmıştı.
Topuz, emniyetteki işlemlerinin ardından 4 Ekim 2018'de İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince ''anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'', ''devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' suçlarından tutuklanmıştı.
İddianamede Topuz'un, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve gizliliğin ihlali" suçlarından ise 20 yıldan 35 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.