Manama çalıştayının anlamı ve ‘Yüzyılın Anlaşması’ ile ilgili tartışmaları İstanbul Gedik Üniversitesi'nden Dr. Selim Sezer ile konuştuk.
‘SADECE ABD’NİN İŞİ DEĞİL KÖRFEZ ÜLKELERİ BU İŞİN İÇİNDE’
Dr. Selim Sezer’e göre, epey zamandır üzerinde çalışılan ‘Yüzyılın Anlaşması’nın bazı detaylarının İsrail medyasına sızdırılması tartışmasını hedeflerken, mesele tümüyle ABD yönetiminin hamlesi değil, Körfez’in Arap ülkeleri de planlamanın içerisinde. Sezer, anlaşma çerçevesi henüz net olarak bilinmese de sızdırılanlardan ihtilafa 25 senedir bir çözüm bulunamamasından hareket edildiğinin anlaşıldığını vurgulayarak şu bilgileri aktardı:
Sezer, sızdırılan metinde Filistin’in yeni anlaşma şartlarını kabul etmediği takdirde İsrail’in yaşananlardan Filistin’i sorumlu tutacağı şeklinde bir madde yer aldığını söyledi. Sezer, hazırlanan metinde ‘havuç-sopa’ yöntemlerinin bir arada kullanıldığını belirtti:
“Ancak yine de eldeki seçenekler artı son 2 yıl içerisinde olan birtakım şeyler, ABD Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması başta olmak üzere, bu yönelimler dikkate alındığında ve konuşulan versiyonlara da bakıldığında Filistin tarafı bakımından 1993 Oslo anlaşmasının çizdiği çerçevenin bile epey gerisinde kalan bir çerçeve olduğu anlaşılıyor. Tam bu noktada neden Manama’da bu işin iktisadi boyutu konuşuldu sorusu önemli burada birtakım vaatler var. 50 milyar dolar gibi bir paradan bahsediliyor sonuç olarak, bunun getireceği önemli birtakım kazanımlardan bahsediliyor. İşsizliğin tek haneli rakamlara ineceği, yoksulluğun yarıya ineceği, bir milyon kişiye istihdam sağlanacağı, Filistin’in Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının iki katına çıkacağı, bütün bunların 10 gün içinde gerçekleşeceği söyleniyor. Ancak beraberinde söylenen birtakım başka şeyler de var. Eğer Filistin tarafı sonra açıklanacak olan siyasi çözüm planına destek verirse bu onların faydasına olur. Eğer razı gelmezlerse hem böyle önemli bir fırsatı kaçırmış olurlar hem de sızdırılan versiyonda söylenen bir şey; İsrail’in bütün bunlardan Filistin’i sorumlu tutacağı gibi bir ifade kullanıyordu. Burada sopa havuç yöntemlerinin bir arada kullanıldığını söyleyebiliriz. Yani bir taraftan havuç gösteriliyor, eğer yakında açıklayacağımız bu plana rıza gösterir, kabul ederseniz biz sizi ihya edeceğiz aslında, Gazze ablukası bitecek, işsizlik de kalkacak, dünya ile ticaret yapacaksınız, altyapı yatırımları yapacaksınız vs. Ama eğer bizim sınırlarını çizeceğimiz çözümlere razı gelmezseniz, hem şu andaki ekonomik durum devam edecek. Bunun içerisinde örneğin son 1-2 yıldır Filistin’in içinde bulunduğu ekonomik durumu ağırlaştıran önemli faktörler var. Biri ABD’nin UNRWA yardımlarını yani mültecilerle 1949’dan beri uluslararası kuruluşlara giden yardımları kesmesi. İkinci olarak da İsrail’in normalde Oslo anlaşması kapsamında özellikle dış ticaretten gelen bazı gelirleri Filistin’e aktarması gerekiyor. Filistin yönetiminin bu paraları tutuklu ailelere vermesi gerekçesiyle burada çok ciddi kesintilere de gitti. Birtakım memur maaşlarının ödenememesi gibi şeylere de yol açtı, zincirleme başka sonuçlara da yol açtı. Denilmiş oluyor ki Kushner ve Manama çalıştayının tüm organizatörleri tarafından eğer bizim birkaç ay sonra plana razı gelmezseniz bütün bu korkunç tablo sizin için devam edecek ve giderek ağırlaşan bir durumla karşı karşıya olacaksınız. Şu denilmişti Mayıs’taki sızdırılan versiyonda; eğer Hamas ve Filistin Kurtuluş Örgütü, anlaşmaya itiraz ederlerse, ABD her türlü mali desteği kesecek ve başka ülkelerin de mali destek saplamasını da engelleyecek diyordu. Eğer Filistin Kurtuluş Örgütü kabul eder de Hamas reddederse bu iki hareket sorumlu olur ve gerçekleşecek yeni bir savaşta da ABD, İsrail’in bu hareketin liderlerinin hedef alınmasını destekler gibi tehdit niteliğinde şeyler var. Yapılan yorumlara baktığınızda rüşvet ve tehdit kelimeleri de kullanılıyor. Yanlış da değil. Gerçekten de bu 50 milyar dolarlık projeler aslında bu yıl içinde ortaya çıkacak planda çok ciddi siyasi geri adımların kabul edilmesi için bir anlamda rüşvet gibi ya da havuç gibi sunulan şeyler. Diğer taraftan da olayın bir sopa boyutu ya da tehdit boyutu da mevcut.”
‘EKONOMİK YARDIMLAR FİLİSTİN’E SADECE BELLİ BAKIMLARDAN NEFES ALMAYA YARDIMCI OLUR’
Filistin’e yönelik ekonomik yardımların çatışma zeminini ortadan kaldırmayacağı görüşünü taşıyan Sezer, Filistinli Araplar ve Yahudilerin bir arada yaşayabilecekleri bir yapı için de bugüne kadar denenmemiş çözümlerin ve ‘demokratik devlet’ konusunun da tartışılması gerektiğinin altını çizdi: