Sezibara, Ruanda'nın sömürgecilikten önce, sömürgecilik sırasında ve sömürgelik sonrası olmak üzere üç aşamadan geçtiğine değinerek, Ruanda ulusunun ortaya çıkışının yüzyıllar alan bir süreç olduğuna işaret etti.
Sömürgeci güçlerin Ruanda'nın birlik ve bütünlüğüne kastederek 1931'de halkı etnik köken ve cinsiyete göre ayırmak istediğini belirten Sezibara, 1994'de maruz kaldıkları soykırımın temellerinin 1930'lu yıllarda atıldığı değerlendirmesini yaptı. Sezibara, "Sömürgeci güçler, bizi bir arada tutan tarihi yapıyı yok ettiler, tarihimizi çöpe attılar" dedi.
Sömürgeci güçlerin belirli bir zümreye güç atfettiğini ifade eden Sezibara, böylece ülkeyi halkın egemenliğinden uzaklaştırmaya çalıştıklarını vurguladı.
Sezibara, sömürgecilerin geldiği yerde sosyal ayrışmanın kaçınılmaz olduğunu aktararak, bununla birlikte ülkenin kollektif savunma bilincini de kaybettiğini söyledi.
Sezibara, Ruanda'nın 1994'den itibaren yeniden yapılanma sürecine başladığına işaret ederek, "Şayet benimki gibi tek bir halktan, tek bir kültürden, tek bir dile sahip bir ülke, soykırıma yol açabilecek bir izolasyon yaşayabiliyorsa, dünya üzerindeki hiçbir ülke güvende değildir" ifadelerini kullandı.