Alçı, Ali Kemal Özcan'ın kendisini Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştürdüğünü ve görüşmede MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da bulunduğunu söylediğini aktardı.
Alçı'ya göre Özcan, İmralı'ya son bir haftada iki kez gittiğini ve ikinci görüşmesinin davet sonucu olduğunu söyledi.
Nagehan Alçı'nın Habertürk'te yer bulan köşe yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
"Bundan ancak sadece 1 ay önce Ali Kemal Özcan’ın kitaplarının Öcalan’a gittiği haberi gelmiş. Gerisini kendisi bana şöyle anlattı:
'Yıllardır derdimi anlatmaya çalışıyorum Nagehan Hanım. Ben bu örgütü ve Öcalan’ı çalışıyorum ve bu yapıyı çok iyi biliyorum. Başkan Erdoğan’a bir ulaşsam kendisini 15 dakikada ikna edeceğimi düşünüyordum hep. 10 gün kadar önce Bülent Arınç’a ulaştım, kendisine anlattım. Sayın Arınç beni aldı ve Başkan Erdoğan’ın yanına götürdü. O görüşmede Sayın Hakan Fidan da vardı.'
Özcan yaklaşık 1 hafta önce Öcalan ile görüşmek için ilk kez İmralı’ya gitmiş. 'Nasıl geçti? Neler konuştunuz? Öcalan’ın ruh hali ve havası nasıldı?' diye sordum, şunları söyledi:
'Abdullah Öcalan şu an Türkiye’ye komplolar kurulduğuna inanıyor. 7 Şubat 2012 krizinden başlıyor. O hadiseye ‘Narkoz komplosu’ diyor. İkinci olarak 17-25 Aralık 2013 darbe teşebbüsünü sayıyor. Sonra 15 Temmuz’u uzun uzun anlatıyor. Dördüncü olarak da son dönemi alıyor.'
Son dönemden kastının ne olduğunu açmasını istedim. 'FETÖ ve uluslararası güçlerin Erdoğan’ı mağlup etme girişimlerinin son yansımaları' olarak tanımlıyormuş Öcalan özellikle son 9 ay içinde olanları.
ÖCALAN O GÖRÜŞMEDE NE DEMİŞ?
Öcalan o görüşmede Özcan’a özellikle vurgulamış…
'Erdoğan’ın yenilmemesi ve yıkılmaması gerekiyor. Hem Türkiye’nin hem de Kürtlerin yararına olmaz bu durum.'
Açıklanmadığını öğrenince çok kızmış, köpürmüş ve mektubu Ali Kemal Özcan’a da vermiş. Özcan iki görüşmenin de çok verimli geçtiğini, Öcalan’ın kendisinin kitaplarını dikkatle okuduğunu söylediğini aktardı.
Elbette avukatların bu mektubu vermemesi ile Özcan’ın oraya tam da dün gidişi arasında bir bağlantı var. Sonuçta mektup savcılık aracılığıyla teslim ediliyor ve devlet her şeyi biliyor. Mektubun kamuoyu ile paylaşılmaması ihtimaline karşı devlet Özcan’ı yeniden İmralı’ya göndermiş.
Asrın Hukuk Bürosu ise önce mektubunun bir kopyasını HDP yetkililerine iletiyor. Elbette bu mektup HDP camiasında soğuk duş etkisi yaratıyor. Çünkü Öcalan’ın tarafsızlık tavrı HDP’nin mevcut politikasına ters. Öyle olunca bu mektup kamuoyuna sızmıyor.
Ben bu aksamaya rağmen Kürt meselesinin çözülmesi sürecinde Asrın Hukuk Bürosu’nun büyük önemini korumaya devam ettiğini düşünüyorum. Bu polemik uzatılmamalı ve taraflar yıpratılmamalı
Aynı şekilde Ali Kemal Özcan da PKK ve Öcalan uzmanı bir akademisyen olarak son derece iyi niyetle bu sürece dahil olmak istemiş bir insan. Bence kendisini her demokrat aydın desteklemeli. Özcan da tıpkı Öcalan gibi Kürt meselesini çözebilecek tek siyasi aktörün Recep Tayyip Erdoğan olduğuna inanıyor.
Ben de Nagehan Alçı olarak aynen böyle inanıyorum. Bu arada Bülent Arınç ve Hakan Fidan’ın da Kürt meselesinin çözümü için nasıl samimi gayretle uğraştığını bu olay vesilesiyle bir kez daha görüyoruz."