Emekli Tuğamiral Ertürk: Doğu Akdeniz’de doğru hamleleri yapamadık

Doğu Akdeniz bölgesinde bulunan büyük hidrokarbon kaynakları bölgedeki ülkelerin arasında yeni denge arayışlarına neden oldu. Yeni bulunan kaynaklar üstünde etkin olmak isteyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), global güçler ve bölge ülkeleriyle anlaşmalar yaparak Türkiye’yi pasifize etmek için adımlar atmaya başladı. Emekli Tuğamiral, stratejist ve yazar Türker Ertürk, Seyr-i Sabah programında Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri değerlendirirken ülke olarak atılan adımların yetersizliğini dile getirdi. Ertürk, satrançta kazanmak için doğru hamleler yapılması gerekliliğini vurguladı:

‘İKTİDAR GELİŞMELERE DUYARSIZ KALDI’

“Doğu Akdeniz’in stratejik önemi son yıllarda arttı çünkü burada yeni hidrokarbon kaynakları bulundu. Şu anda keşfedilmiş kaynaklar 3 trilyon metreküp doğalgaz, 8 milyar varil petrole tekabül ediyor. Hatta yeni keşiflerle birlikte bu miktar da artacak. Bölgeye ilgi alaka çok fazla. Burası bir satranç tahtası haline geldi. Bugünkü durum bu anın durumu değil. Esasında bu durum uzun yıllardır yavaş yavaş gelişiyordu. Ne yazık ki iktidar buna uzak kaldı.

Satranç oyunu diyoruz, satrançta sonuca hamlelerle ulaşılır. Eğer geçmişte ülke adına doğru adım atmamışsanız sonradan doğru adımları deneseniz bile sonuca ulaşamazsınız. 2002’de iktidara geldiler. O dönemde çıkarlarımızın aleyhine gelişen gelişmelere duyarsız kaldılar. Enerjilerini Cumhuriyet’in kurucu ilke ve değerlerini aşındırmak için harcadılar. Burada münhasır ekonomik bölge var. Çevre ülkeler bunun için kendi bölgelerini ilan ediyorlar. Komşu ülkelerle koordine etmeye çalışıyorlar.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır ve çevre ülkelerle Türkiye’nin çıkarlarını yok sayacak şekilde anlaşmalar yaptı. Hatta Suriye’yi de bu işin içine katmaya çalıştılar ama Suriye, Türkiye’yi satmadı. Ama biz 2011 Mart ayında emperyalizmin savaşına odun taşıyarak Suriye’yi sattık. 2004’te Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tümünü temsilen Avrupa’ya katıldı. Türkiye buna ok verdi. Bu, uluslararası anlaşmaların ihlaliydi, AB’nin de bir ihlaliydi çünkü sınır problemi olan ülkeler alınamazdı. O sıfır sorun denen ucube dünya görüşüyle bir şekilde Doğu Akdeniz’deki gelişmelere duyarsız kaldılar. 2009’da AB ilerleme raporunda deniz kuvvetlerini AB şikayet etti iktidara. Türk Deniz Kuvvetleri, Doğu Akdeniz’deki haklarımıza ciddi sahibiyet gösteriyor dediler. Arkasından Ergenekon ve Balyoz operasyonları gerçekleşti ve bunlar cezalandırıldı.

‘ARAMIZ TÜM ÜLKELERLE KÖTÜ’

Türk Deniz Kuvvetleri balyoz operasyonu öncesi gücünde değil. İktidarın attığı yanlış hamlelerle Türkiye bölgede yalnızlaştı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ile sorun var ama Mısır ve İsrail ile bir araya gelebilirdik. Ama Mısır ile aramızda sorun çıktı Müslüman Kardeşler yüzünden ve uzaklaştık. Hamas sevdası yüzünden İsrail ile papaz olduk. Mavi Marmara ile hem ablukayı delemedik hem de İsrail ile aramızı bozduk. Tüm aramızın bozulduğu ülkeler bir araya geldiler, Türkiye yalnızlaştı. Bölgeye olan küresel güçlerin girişi de arttı hidrokarbon yüzünden. Bölgede Amerikan şirketleri var, Katarlılar, Ruslar var. Şirketler çok gibi gözüküyor ama şirketlerin iç yapılarına bakınca arkasında Yahudi sermayesi var. Amerikan ve İngiliz rekabeti, bir nüfus alanı mücadelesi var. Siz hem küresel güçlerin hem bölgesel güçlerin tepkisini çektiniz. İktidar yanlış hamlelerle Türkiye’yi ötekileştirdi ve Türk Deniz Kuvvetleri’ne yaptıkları kumpasla kolunu kanadını kırdılar.

Mısır ve İsrail ile düşmanlığı bitirmeniz lazım. Münhasır ekonomik bölgenizi kıyıdaş ülkelerle koordine etmeniz lazım. Eğer 2008’e kadar doğru hamleler yapsaydık tablo bölge olmayacaktı. İktidar enerjisini cumhuriyetin kurucu değerlerini aşındırmaya kullandı. Ama asgari zararla atlatabilmemiz mümkün. Zararsız kapatmaya imkan yok. Bir an önce ötekileştirmeyi bırakmamız lazım. Mısır ve İsrail ile ilişkileri düzeltip Suriye ile masaya oturmamız lazım. Şu anda önümüzdeki tablo bugünün tablosu değil.

‘EKONOMİ EN ÖNEMLİ SİLAH’

Satranç doğru hamlelerle oynanır. Ama ülkeniz adına bu hamleleri yapanların nitelikli olması lazım. İktidar nitelikli kadroları dışişlerinden ve silahlı kuvvetlerinden çıkardı. Şu anda ABD ile aramızdaki S-400 krizinde ne karar verilirse verilsin Türkiye zarar edecek. S-400’den vazgeçilirse boyun eğmiş olacaklar. Büyük bir ihtimalle de böyle olacak. Şantaja bir kez boyun eğince bundan kurtulamazsınız. Ama buna boyun eğmeseniz de zarar edeceksiniz. Türkiye’nin borcu 500 milyar dolara gelmiş. Paraya ihtiyacımız var. Nereden bulacağız? Rusya’da para yok Çin vermiyor. Batı’dan nasıl para alacaksınız? Bugün 5. nesil savaşlar yapılıyor. Ekonomi en önemli silah. ABD’nin ekonomik yöntemlerle vereceği zarar balistik füzelerden çok daha yüksek. Ekonomi en önemli güvenlik alanıdır. Siz ekonomiyi kevgir edip dışa bağımlı hale gelmişseniz balistik füzelere karşı savunma silahı almanız bir şeye etki etmez. ABD iki karar alsam dolar 10 liraya fırlar diyor. Geçmişimizde Çin füzesi var, papaz var, Merkel’in bastırıp kendi adamını alması var.

Bugün dünyanın en büyük sorunu kontrolsüz göç. Biz bu tehditle de karşı karşıyayız. Bugün terörle bomba atarak bir ülkenin bölündüğü görülmemiştir. PKK bomba atarak ülkeli bölemez. Ama 5 milyon sığınmacı var. Bu, gelecek yıllarda ülkenin birliği için en büyük tehdittir. Bizim iktidar bunun Türkiye için avantaj olduğu söylüyor. Bu kadrolarla Türkiye için oynanacak satranç daima kötü biter. Çıkış formülü iktidarın bugüne kadar yaptıklarının tersini yapması. Türkiye bir an öne bu iktidardan kurtulmak zorunda. 23 Haziran’da sadece belediye başkanı seçmeyecek milli iradenin katline karşı sessiz kalmadığımızı göstereceğiz. İktidar için güven oyu bu. Türkiye’de güzel şeyler olabilecek yolunun açılmasını 23 Haziran sağlayabilir.”