Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Temelli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin 'itiraf belgesi' olduğunu öne sürdü.
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) bazı maddelerini anımsatan Temelli, TCK'nın düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önünde ciddi engeller oluşturduğunu söyledi.
Kendisini yasanın ve hukukun üstünde gören bir Cumhurbaşkanı olduğunu ifade eden Temelli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile böyle bir mekanizma yaratıldı. Herkese hakaret ediyor, kendisini eleştirdiğinizde 'Cumhurbaşkanına hakaret edemezsiniz' deyip size dava açıyor. Bu maddeye dokunulmamış. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde buna dair bir şey yok. O zaman biz bu reformu, tek adam reformu olarak niteleyebiliriz" dedi.
'TERÖRLE MÜCADELE KANUNU KALKMADAN YARGI REFORMUNDAN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİL'
Yargıda gerçekten samimi bir reforma ihtiyaç duyuluyorsa kendilerinin de hazırlıklarının olduğunu ve incelenebileceğini dile getiren Temelli, kendi hazırlıklarının toplumsal barış üzerine olduğunu belirtti.
Temelli, "Başta Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, ifade ve düşünce özgürlüğünün sağlanması, demokratik siyasetin önünün açılması, anayasal güvence ile korunan kürsü dokunulmazlıklarının sağlanması, demokratik siyasetten dolayı hiç kimsenin yargılanmaması üzerine hazırlanmış ve toplumsal barışı inşa edecek iddialı bir çalışmamız var. Katkı vermeye hazırız. Samimi iseniz hazırlığımızı yaptık, bekliyoruz" dedi.
'DİYARBAKIR DİYARBAKIR OLALI BÖYLE BİR KÜRTÇE DUYMADI'
Yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin haklı bir gerekçesi olmadığını iddia eden Temelli, "YSK marifeti ile karşımıza çıkmış bir zorunluluk" ifadesini kullandı.
"Diyarbakır'a gitmiş ve 'Kürdistan mebusu' demiş, Kürtçe konuşmuş. Diyarbakır Diyarbakır olalı böyle bir Kürtçe duymadı. Bir kişi anlamış o da Mehdi Eker. Oysa 31 Mart'a giderken AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kürdistan diyoruz diye meydanlarda, 'defolun gidin, Kürdistan orada' diye sürekli bize, Kürtlere hakaret... Terörist olduk, 'defolun' hakaretlerine maruz kaldık fakat yine Allah'ın işine bakın geçen gün Çavuşoğlu'nu Kürdistan'da gördük. Hem de demokrasi şehitlerini anmak için saygı duruşundaydı. Çavuşoğlu, 'bilinmeyen dilde' konuşulan bir yemin törenini izliyordu. Bu Mecliste Kürtçe konuşulduğunda bir halka 'bilinmeyen dil' diye hakaret eden bir partinin mebususunuz ama 3-5 oy ya da kirli pazarlıklarınız için hiçbir şey olmamış gibi 'Kürdistan'da' diyorsunuz, Kürtçe de konuşuyorsunuz, Kürtçe konuşanları da saygı içinde dinliyorsunuz. Tam da o günlerde Tatvan ve Bitlis'te belediye başkanları Kürtçe tabelaları indirdiler. Birkaç kelime Kürtçe konuştunuz diye Kürt halkı nezdinde bir değeriniz, itibarınız olmayacak. Çünkü, bu sözler ve Kürtçe konuşma girişimi samimiyetsizdir, çıkar amaçlıdır."
'DUYDUK Kİ İSTANBUL'DA BİR KAYYUM VARMIŞ, ŞİMDİ DE ONU SÜPÜRMEYE GİDİYORUZ'
31 Mart seçimlerinde ortaya koydukları stratejiyi aynı kararlılıkla sürdürdüklerini anlatan Temelli, "Bu mücadele, uzun soluklu mücadeledir. İstanbul seçimi bunun önemli bir uğrağıdır. İstanbul seçimleri aynı zamanda Tatvan, Muş, Bitlis, Viranşehir, Şırnak seçimidir. Bu bilinçle orada olacağız, oylarımızı kullanacağız" dedi.