Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’na atanan Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Sözcü'den Özlem Gürses'e konuştu:
Öncelikle hayırlı olsun. Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Yüksek İstişare Kurulu'nda görev yapacaksınız…
Çok teşekkür ediyorum. Fakat bu kurul üyeliklerinin açıklanması bazı banka yönetim kurulu görevlendirmeleri ile aynı güne denk geldi. İşin doğrusu ikisi birbirinden çok ayrı iki konu, hiçbir ilgim yok benim bankalarla filan Özlem Hanım.
Bu Yüksek İstişare Kurulu sanırım sizin fikriniz?
Kamuoyunda kurul kadar, kurul üyelerinin alacakları maaş da konuşuldu. Bunun için ne diyeceksiniz?
Ben 2015 yılından bu yana Meclis'teki görevlerimden para almıyorum. Görevlerimden dolayı resmi bir maaş ödemesi yapılıyor tabii ama ben aldığım paranın tümünü çeşitli vakıflara bağışlıyorum.
TÜSİAD da bir sivil toplum kuruluşu ancak Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok kızıyor onlara…
Nasıl bir yapıdan bahsediyorsunuz? Biraz açar mısınız?
Sadece eleştirmekle olmaz Özlem Hanım. Bütün bu alanlarda gerçekçi bir programın somut biçimde hayata geçebilmesi için iş dünyası, akademi, kıdemli siyasetçi ve görevdeki bürokratlardan oluşan 4'lü yapılar olmalı. Aksi durum inanın kimseye bir fayda getirmez, çözüme de katkı sunmaz.
Siz hukukçusunuz, Adalet Bakanlığı görevinde de bulundunuz… Ve son zamanlarda Türkiye'nin en çıkılmaz sokaklarından biri de adalet, yargı bağımsızlığı…
Son dönemde siyaset kurumları çok zorlu sorunlarımıza çözüm üretemez oldu. Bir tıkanıklık var… Belki de bu yüzden yeni partiler yolda…
Türkiye'de şu anda tam 81 siyasi parti var. 82.'si ne işe yarayacak Özlem Hanım? Şu anda var olan siyasi partilerden nesi farklı olacak? Sadece bir kişiye ya da bir fikre karşı olduğunuz için bir parti kurulur mu?
Sayın Cumhurbaşkanına karşı oldukları için parti kurmak istiyorlar diyorsunuz yani?
Henüz açıklamadıkları için bilmiyoruz ama Sayın Ali Babacan'ın özellikle bu alanlarda ciddi raporlar hazırladığını duyuyoruz.
Anlıyorum. Ben sadece onun değil Rıfat Serdaroğlu'nun, Ahmet Davutoğlu'nun da çalıştıklarını duyuyorum. Yine de benim fikrim, var olan yapılar içinde gelişmeye açık siyasi öngörülerle çözümler bulmak.
Eski vekil Osman Can'ın hem parlamenter sistem hem de başkanlık sistemi için iki ayrı anayasa taslağı yazdığı da konuşuluyor…
Tam da o nedenle sanırım Türkiye siyasi parti dolu?
İyi ama her yeni fikre bir parti kurulmaz ki. Ben yıllardır 'kendini yenileyen, gelişmeye açık' siyasi yapılar öneriyorum. Yüksek İstişare Kurulu bunun bir örneği. Ya da size anlattığım her siyasi partiye fikirsel hizmet veren “düşünce örgütleri” modeli. Dünya hızla değişiyor, solcular millici oldu, sağcılar da küreselci.
Her iki taraf da bu cümlenizde itiraz edecek bir şey bulabilir…
40 yıl öncesinin siyasi kavramları ile bugünün sorunlarına çözüm bulunabilir mi? Mümkün değil. Benim 3 evladım var, hepsi farklı görüşlerde oy kullanabiliyor. Ve inanın bana oy vermedikleri de oldu.
Seneler önce bir röportajınızda "Türkiye'de değişmedim diyenler de değişmiştir, sadece farkında değildir" demiştiniz…