Kütahyalı yazısında Işıldak'la ilgili "Maganda, hanzo, haysiyetsiz" gibi ifadeler kullandı.
Yazının ardından Işıldak, avukatı Ümit Kaplan aracılığı ile İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'ne tazminat davası açtı.
Davayı karara bağlayan mahkeme Kütahyalı'yı suçlu bularak 5 bin TL manevi tazminata mahkum etti.
NE OLMUŞTU?
21 Şubat 2017'de gazeteci Nagehan Alçı ile bir kafede karşılaşan piyanist Nazlı Işıldak arasında sözlü tartışma yaşanmış, Alçı'nın eşi Rasim Ozan Kütahyalı ise olayla ilgili o dönem köşe yazarı olduğu Sabah gazetesinde hakaret içeren bir yazı kaleme almıştı.
"'Cem Küçük ile Nagehan Alçı'ya Saldırı ve Barbarlık' başlıklı yazıda, gerçeğe aykırı ve hakaret niteliğinde ifadelere yer verilerek müvekkilin kişilik haklarına ağır saldırıda bulunulmuştur. Müvekkil, 21 Şubat 2017'de Nagehan Alçı ile Beşiktaş'taki bir kafede karşılaşmış ve yüzlerce asker, gazeteci ve siyasetçiye kurulan kumpas davalarını yıllarca hararetli bir şekilde savunan dava dışı Nagehan Alçı'ya tepki göstermiştir. Müvekkil, Alçı'ya tepkisini şu sözlerle ifade etmiştir. ‘Siz nasıl oluyor da bu ülkede gazetecilik yapmaya, yüzünüz kızarmadan insan içine çıkmaya devam ediyorsunuz. Nasıl oluyor da Fetullahçı Bank Asya’dan aldığınız krediyle yalınızda vicdanınız rahat oturuyorsunuz. Balyoz ve Ergenekon sürecinde onlarca ailenin mahvına neden oldunuz.' Nagehan Alçı ise ‘hanımefendi konuşmak istemiyorum' diyerek kafeden çıkmıştır. Bu olayın ertesi günü dava konusu yazı yayımlanmıştır. Dava konusu yazıda, gerçek dışı olmanın yanında müvekkili küçük düşürmek ve toplumun husumetine maruz bırakmak amaçlı şu saldırgan ifadeler kullanılmıştır. Müvekkilin kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki dava konusu yazıda iddia edilenin aksine, müvekkil dava dışı şahsa yönelik olarak hakaret ve tehdit içerikli tek bir söz söylememiştir. Nagehan Alçı'nın polis koruması o sırada orada değildir. Müvekkil, polislere ‘ben bir general kızıyım, siz kimsiniz' şeklinde bir söz de söylememiştir. Müvekkilin asker bir ailenin mensubu olduğu hususu, yanında o sırada sadece askeri kimlik kartı bulunduğundan bu kimliğin ibrazı neticesinde öğrenilmiştir. Polisler de müvekkilden rahatsız olmamış, bilakis karşılıklı nezaket çerçevesinde iletişim kurmuşlardır ve el sıkışarak ayrılmışlarıdır."