Genişleme Paketi'nde yer alan 'Türkiye Raporu'nda, taraflar arasında özellikle göç alanında etkili diyalog ve işbirliğinin devam ettiğinin altı çizilirken, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler ile anayasa değişikliği sonucunda siyasi sistemde kuvvetler ayrılığı konularında yoğun eleştirilere yer verildi.
'ÜYELİK SÜRECİ DURMA NOKTASINA GELDİ'
Raporda, AB Konseyi'nin 2018 kararı doğrultusunda Türkiye'nin AB üyelik sürecinin durma noktasına geldiği belirtilerek, mevcut durumda yeni fasılların açılmasının veya açılan fasılların kapanmasının söz konusu olmadığı kaydedildi.
Türkiye’de çok sayıda insan hakları savunucusunun, aktivistin, gazetecinin, hâkimin tutukluluk halinin sürdüğü ifade edilen raporda, bu kişilerin “medya ve siyasiler tarafından iftira kampanyasına maruz kaldığı" iddia edildi.
Raporda, kişisel cezai sorumluluğun ancak güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının gözetilmesiyle mümkün olacağının altı çizilerek, bu konularda Avrupa Konseyi'nin Türkiye’ye tavsiyelerinin tam olarak uygulanmadığı kaydedildi.
İSTANBUL'DA SEÇİMLERİN YENİLENMESİ ELEŞTİRİLDİ
Raporda, İstanbul seçimlerinin yenilenmesine ilişkin eleştirilere de yer verildi. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul’daki seçimleri yenileme kararı ile Güneydoğu'da bazı belediye başkanlıklarının ikinci gelen adaya verilmesinin 'ciddi endişe kaynağı' olduğu ifade edildi.
Türkiye’nin yargı sisteminde 'ciddi geriye gidiş' bulunduğu ve önceki raporlardaki tavsiyelere de uyulmadığı savunulan raporda, “yargı üzerinde siyasi baskı ve yıldırmaya yönelik faaliyetler” olduğu iddia edildi.
Raporda, AB Komisyonu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını 'yasa dışı' şeklinde nitelendirerek, Ankara’nın “iyi komşuluk ilişkilerine riayet etmesi” çağrısında bulundu.
Raporda, Türkiye'nin üyelik yükümlülüklerini yerine getirmek için AB müktesebatına uyum sürecini yavaş da olsa yerine getirmeyi sürdürdüğünün altı çizildi.
'OPERASYONLAR ORANTILI ŞEKİLDE GERÇEKLEŞMELİ'
Türkiye'nin güneydoğusundaki güvenlik durumunda iyileşme olduğu belirtilen raporda, ancak güvenlik sıkıntılarının devam ettiği bildirildi.
Raporda, AB'nin de terör örgütü olarak tanıdığı PKK'ya karşı Türkiye'nin güvenlik operasyonlarının sürdüğü ve Türkiye'nin terörle yürüttüğü mücadelenin meşru bir hak olduğu ifade edilirken, operasyonların orantılı şekilde gerçekleşmesinin önem taşıdığı kaydedildi.
Raporda, Türkiye'nin göç ve iltica politikaları övülürken, "Türkiye, göç ve iltica politikaları alanında önemli ilerlemeler kaydetti ve taraflar arasında 2016'da varılan göç anlaşmasını etkili şekilde uyguladı" ifadeleri kullanıldı.
Türk emniyet teşkilatının çabaları sonucu Türkiye'den Ege'ye geçişlerin azaldığına dikkat çekilen raporda, "Türkiye, dünya genelinde en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke olarak 3,6 milyon Suriyeliye ve farklı ülkelerden 370 bin kayıtlı göçmene insani yardım ve destek sağlamak için benzeri görülmemiş olağanüstü çaba sarf etmeyi sürdürdü" ifadesine yer verildi.
'VİZE POLİTİKASI UYUMLU DEĞİL'
Raporda, Türkiye’nin hem ticaret hem de yatırım açısından AB pazarı ile iyi derecede bütünleştiği aktarılarak, ülkenin AB içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçlerine yönelik iyi hazırlık yaptığı kaydedildi.
Türkiye’de özellikle enerji sektöründe, Ar-Ge harcamalarında, eğitim ve fiziki sermaye alanında ilerleme sağlandığı ifade edilen raporda, Türkiye’nin şirket hukuku, ulaştırma, bilim, araştırma, malların serbest dolaşımı, fikri mülkiyet hakları, finansal hizmetler, kuruluş ve sanayi politikaları, tüketici ve sağlık koruma, finansal kontrol ve Gümrük Birliği alanlarında ileri düzeyde olduğu vurgulandı.
'EKONOMİ YÖNETİMİ GERİLEDİ'
"Türkiye’de yıllar boyunca biriken makro ekonomik zaafiyetler ve finansman koşullarının bozulması nedeniyle ekonomik durumun daha kötüye gittiği" belirtilen raporda, kamu müdahalesi nedeniyle ekonomi yönetiminin gerilediği iddia edildi.
Raporda, Türk lirasına yönelik baskılara karşı yetkili makamların, piyasaların işleyişini olumsuz yönde etkileyen bazı kararlar aldığı değerlendirmesinde bulunuldu.
İş çevresini geliştirmek amacıyla olumlu tedbirler de alındığı anımsatılan raporda, hukukun üstünlüğü konusundaki endişelerin yatırımcı çekme konusunda sıkıntıya neden olduğu kaydedildi.
Raporda, Türkiye’de ekonomiyle ilgili önemli kurumların bağımsızlığına ilişkin endişelerin de derinleştiği ifade edildi.