Nasrallah, Lübnan'da 22 yıl süren İsrail işgalinin sona erişinin 19. yıl dönümünü dolayısıyla yaptığı konuşmada, bölgesel konularla ülkedeki Filistin ve Suriyeli mültecilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail'in 25 Mayıs 2000'de Lübnan'ın güney kesimindeki askerlerini çektiğini ifade eden Nasrallah, "2000 yılındaki direniş ve zafer olmasaydı, Lübnan'ın güneyi veya bazı kesimleri tıpkı Kudüs ve Golan Tepeleri'nde olduğu gibi ABD Başkanı Donald Trump tarafından İsrail'e hibe edilirdi" dedi.
ABD'nin İsrail-Filistin meselesiyle ilgili olarak yakında açıklaması beklenen Yüzyılın Anlaşması'na değinen Nasrallah, Amerikalı yetkililerden bu anlaşmanın ramazan ayından sonra yürürlüğe girebileceğine dair duyumlar aldıklarını belirtti.
Filistin davasının en büyük tasfiye komplosuyla karşı karşıya kaldığına tanıklık ettiklerini dile getiren Nasrallah, Bahreyn'deki konferansı boykot ettikleri için Filistin halkı ve siyasi gruplarını takdir ettiklerini söyledi.
Bahreyn'de gerçekleştirilecek konferansta Lübnan ve diğer ülkelerde yaşayan Filistinli mültecilere vatandaşlık verilmesine kapı açılabileceğini savunan Nasrallah, Lübnanlıların, Filistinli mültecilere vatandaşlık verilmemesi konusunda hemfikir olduklarını vurguladı.
"Filistinlilere vatandaşlık verilmesi tehlikesi güçlü şekilde yaklaşıyor" diyen Nasrallah, Lübnan ve Filistinli yetkilileri, buna karşı koyacak bir plan için bir araya gelmeye davet etti.
Nasrallah, Körfez bölgesinde ABD ile İran arasında yaşanan gerginliğe ilişkin olarak da "Körfez bölgesinde yaşanan gerilim ve İran'ın hedef alınmasının, Yüzyılın Anlaşması ile ciddi bağlantısı vardır" değerlendirmesinde bulundu.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Lübnan'a sığınan Suriyeli mültecilerin vatanlarına dönmesi konusuna değinen Nasrallah, Körfez ve diğer bazı dünya ülkelerini Suriyelilerin vatanlarına dönmesini istememekle suçladı.