TÜSİAD-Koç Üniversitesi işbirliğinde kurulan Ekonomik Araştırma Forumu'nun 'Türkiye Ekonomisinde Finansal Riskler ve Fırsatlar' konferansında konuşan TÜSİAD Başkanı Kaslowski, mikro yapısal sorunlar, makro ekonomik istikrar, dijital dönüşüm, AB üyelik perspektifinin güçlendirilmesi ve hukuk sisteminin güçlendirilmesinin öncelikli konuları olduğunu ifade etti.
Kaslowski, verileri objektif kriterler üzerinden değerlendirmenin, çalışmalarda akademi dünyası ile sürekli iş birliği içinde olmanın, analitik araçları kullanmanın ve içselleştirmenin TÜSİAD’ın çalışma prensibi olduğunu dile getirerek, bu görevi hakkıyla yerine getirmek için çalıştıklarını söyledi.
Bankacılık sisteminin 2001 krizinden sonra yapılan reformlar sayesinde büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kaslowski, "Gerek güçlü sermaye yapısı gerekse teknolojik altyapısıyla birçok gelişmiş ülkenin gıpta ile baktığı bir bankacılık sistemine sahibiz. Küresel krizden bu yana gelişmekte olan ülkelere akan sermaye Türkiye’de de ağırlıklı olarak bankacılık sektörü üzerinden ekonomiye katkı sağladı. Yüksek büyümeyi ve yatırımlarımızı bu finansman destekledi" diye konuştu.
Bu hızlı sermaye girişinin büyüme ve yatırımların yanında birtakım finansal risklerin de birikmesine neden olduğunu vurgulayan Kaslowski, "Dış borcumuz hızlı arttı ve reel sektör bugün artan finansman maliyetleri ve borç yükü altında zorlanıyor. TL’nin hızlı değer kaybettiği her dönem bilançolara ek yük biniyor ve reel sektörün yatırım yapma ve istihdam yaratma kapasitesi düşüyor. Bugün en acil ihtiyacımız biriken risklerimizi azaltmak" ifadelerini kullandı.
'ÇÖZÜMLERİN YARATACAĞI 'AHLAKİ TEHLİKE' BOYUTUNU DA TARTIŞMALIYIZ'
Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü:
Birçok ülkenin farklı boyut ve koşullarda bu sorunu yaşayıp çözdüğünü dile getiren Kaslowski, "Bizim de başarmamızın önünde hiçbir engel yok. Ama bunun ilk koşulu yapılan yanlışları kabul etmek ve bir daha tekrarlamamak için gerekli dersleri çıkarmak. Bu büyük sınamalara ve sorunlara karşı durabilmek için devletimizin alacağı önlemleri ve atacağı somut adımları bekliyoruz ve destekliyoruz" yorumunu yaptı.
'DOLARİZASYONU ENGELLEMEK İÇİN ENFLASYONU DÜŞÜRMELİYİZ'
Kaslowski, finansal sistemde riskleri azaltmak ve yenilerinin oluşmasını engellemek için makro düzeyde de tedbirler alınması gerektiğine işaret etti.
Kaslowski, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformların kendileri için en öncelikli alanlar olduğunu vurgulayarak, "Bunların başında eğitim, iş gücü, dijital uyum ve vergi reformları geliyor. Yakın zamanda Milli Eğitim Bakanımız 2023 vizyonunu takiben önemli bir reform adımını açıkladı. Eğitim alanında atılacak adımların ve niteliksel gelişmenin verimliliğe ve ekonomik büyümeye çok büyük katkısı olacaktır" şeklinde konuştu.
Eğitimin bir ülkenin geleceğine yapılan en kıymetli yatırım olduğunu belirten Kaslowski, kalıcı reformlar üzerinden gidildiğinde cari açık ve bunun finansmanı sorunlarının da çözülmüş olacağını kaydetti.
'AB PERSPEKTİFİNİ CANLANDIRMAMIZ FİNANS GİRİŞLERİNİ ARTIRACAKTIR'
Kaslowski, Türkiye'nin en büyük ticari ortağı olan Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesi ve yeni serbest ticaret anlaşmalarıyla desteklenmesi durumunda, Türkiye’nin büyümesinin AB ile olan ihracatın ve toplam ihracatın artıracağının tahmin edildiğini söyledi.
Kaslowski, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ülkemizin potansiyeli son derece yüksek. Son yıllarda ister siyasi ister ekonomik karşılaştığımız pek çok şok karşısında önemli bir direncimiz olduğunu kanıtladık. Bu direncin kaynağında; insan kaynağımız, sağduyulu ve güçlü bir bankacılık sektörümüz ve en kötü belirsizlik ortamında dahi ayakta kalmayı başarabilen güçlü bir reel sektörümüz var. Bugün sorunlarımız küçümsenecek boyutlarda değil ama çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yok. Yeter ki gerçekçi ve kalıcı çözümler üzerinde hep beraber ortak akıl ile çalışalım."