Türk Lirasındaki ve Arjantin pesosundaki değer kaybını değerlendiren Yevgeniya Sleptsiova başkanlığındaki Oxford Economics'ten uzmanlar, Türkiye ve Arjantin'de 3 yıl içinde yüzde 71 ihtimalle döviz krizi yaşanacağını belirtti. Para birimleri en çok risk altında bulunan ülkeler arasında Rusya, 7. sırada yer aldı. Türk hükümetinin daha düşük büyüme temposu istememesi, Merkez Bankası'nın sarsılan otoritesi ve bütçe harcamalarındaki şeffaf olmayan tutum nedeniyle yerli ve yabancı yatırımcıların güveninin ciddi şekilde sarsıldığını yazan Financial Times, bu durumun liraya gelecekte olumsuz yansıyabileceğinin altını çizdi.
‘TÜRKİYE UZUN VADELİ SERMAYE GİRİŞLERİNDEN FAYDALANIR HALE GELMELİ’
Türkiye’nin önünde bu kadar zorlu bir senaryo mu var? Ülke, 3 yıl içerisinde, kendisini döviz krizi içerisinde bulur mu? Sputnik’in bu sorularını Ekonomist Arda Tunca yanıtladı. Tunca “Bu çalışmanın temelinin neye dayandığını bilmiyorum ama 3 yıllık periyotta böyle bir ihtimalin var olduğunu söylemenin arkasında Türkiye ekonomisinin yapısıyla ilgili bazı tahminler yattığını tahmin ediyorum. Çünkü böyle bir şeyi söylebilmek çok kolay değil. Bu konu, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin dünya ekonomisindeki gelişmelerden ne ölçüde etkileneceğiyle de çok bağlantılı bir konu. Evet, Türkiye’nin uluslararası sermaye hareketlerinde oluşabilecek olumsuzluklara karşı kırılgan bir yapısı var. Bunu ortadan kaldırmanın yolu, reform yapmaktan geçiyor. Ekonominin dışa, ithal girdilere bağlı yapısını değiştirmesi, kısa vadeli sermaye yerine uzun vadeli sermaye girişlerinden faydalanır hale getirilmesi gerekir. Türkiye ancak bunları yaparsa, kurdaki etkilerin enflasyon, büyüme ve işsizliği etkilemesinin önüne geçebilir” dedi.
‘MERKEZ BANKASI’NIN YENİ VERİLERE İHTİYACI VAR, 7 YILLIK VERİLERLE DOĞRU HESAPLAMA YAPILAMAZ’
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın Çarşamba günü üretimin ithal girdiye ne kadar bağımlı olduğuna işaret eden bir rapor yayınladığını hatırlatan Tunca “Türkiye’nin reformları yapabilmesi için çok iyi verilerle bu sektörleri masaya yatırması, bu sektörlerin kendi aralarındaki tedarik zincirlerindeki etkileşimlerinin nasıl olduğunu görmesi ve bu aradaki yapıları nasıl güçlendireceğini belirlemesi lazım. Bunun için matematiğe, yani doğru, güncel veri ve istatistiğe ihtiyacınız var. Fakat görüyorum ki Merkez Bankası’nın istatistikleri 2012 yılından geliyor. Yıl 2019. 7 yıl geriden gelen verilerle bu hesap nasıl doğru şekilde yapılır? Bu eski verilerle, Türkiye’nin uluslararası alanda hangi üstünlüğünün nasıl öne çıkarılacağı nasıl hesaplanır? Bu elbette oldukça zor. Bunlarla reform yapmak çok zor” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE KENDİSİNİ DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTARMALI’
Bugünkü koşullarda 3 yıl sonrasıyla tahmin yapmanın son derece zor olduğunu ve yanılma ihtimalini de barındırdığına değinen Tunca “Böyle bir raporda yanılma ihtimali yüksek. Bu kadar nokta atışı bir veri sunmak ve ‘kriz’ lafını kullanmak, son derece nokta atışı bir ifade olabilir. Elbette, daha yumuşak şekliyle, dalgalanmalar ve türbülanslar olacaktır. Türkiye’nin de kendini bu türbülanslardan kurtarması gerekir. Bu da dışa bağımlılığı azaltmaya bağlı. Bu da son derece uzun vadeli bir iş” diye ekledi.