Seçimlerin 31 Mart’ta sona ermesiyle birlikte partilerin seçim bütçeleri de tükendi. Ancak İstanbul’da yenilenecek olan seçimlere yönelik yeni bir bütçe partiler için çıkarılmadı. Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, Seyr-i Sabah programında bu konuda Millet İttifakı’nın dezavantajlı konumda olduğunu ileri sürdü. Uğuroğlu, Cumhur İttifakı’nın, mevcut İstanbul valisinin kayyum olarak atanmasıyla da birlikte Ekrem İmamoğlu’nun yüksek oy aldığı yerlerde tanıtımlar ve karşılıksız yardımlar yapacağını öne sürerken, yarışta öne geçebileceğini vurguladı:
“Demokrasi rafa kaldırılıyor. Bütün hukuki süreçler bir bir yıkılıyor, bütün içtihatlar ortadan kaldırılıyor. Saçma sapan hukuki olmayan bir kararla sadece iki kişi hayır dese, 6-5 olacak. Bu iki kişi İstanbul’un kaderini belirledi. Yine AA sonuçları açıklayacak. O zaman bugünden tedbir alınması gerekmez mi? Üç tane Türkiye geneline yayın yapan haber ajansı var. Bunlara bir kurallar zinciri belirleyerek hangisi uyacaksa bunlara yetki verip, YSK kaynaklı bilgilerin paylaşılması lazım. AA’nın siyasi yandaşlığı uğruna yapacağı hataları ortadan kaldırmak lazım.
YSK, 7 asil 4 yedek üyeden oluşuyor. 7 üyeden hastalanan olursa yerine yedekler gelecek. Yedekler de oy kullanıyor. Bunun bir hukuki izahı gerekiyor. Anayasa’ya göre 7+4 seçiliyor. Başkan ve başkan vekili seçiminde kaç kişi oy kullanıyor? 11 kişi mi kullanıyor? Hayır. 2 kişi Yargıtay’dan ayrılıyor, kalan 7 kişi başkan ve başkan vekili seçiyor. Kendi yapısı içinde bunu yaparken seçimler konusunda neden 11 üye oy veriyor buna ikna olmadım.
Bir kamu kuruluşunun lokalinde, cumhurbaşkanlığı baş hukuk müşavirliğinden tanınmış bir isimle ret oyu veren iki YSK üyesinin buluşmasına tanık olanlar var. Burada uzun sohbetler yaptıklarını görenler var. Konuşulanları bilemiyoruz. Ama bir hakim karar vereceği konular varken, AKP itirazı varken, partili cumhurbaşkanının hukuk müşaviriyle saatlerce ne sohbet eder? Galatasaray – Beşiktaş derbisini mi konuşurlar? Muhtemelen İstanbul seçiminin iptalini konuştular. YSK’nın bazı üyeleri AKP’yi uyarıyorlar, şuradan itiraz ediyorsunuz ama buradan itiraz edin diyorlar. Yine hukuk danışmanlarının bazı YSK üyelerini saraya davet ettikleri iddiaları da var. Yakışık alır mı İstanbul seçimi iptali dosyaları varken bu temasları kurmaları.
Genel sekreter Cihan Paçacı ile görüştüm: Sayın Paçacı biz aday çıkarmadığımız için CHP’nin kararına uymak durumundayız. Boykottu seçime katılmamaktı iki ihtimali düşündük, görüşlerimizi Meral Akşener vasıtasıyla Kemal Kılıçdaroğlu’na ilettik, kararı CHP’nin vermesini bekledik diyor. Paçacı İyi Parti ile milletvekillerimizle birlikte millet ittifakına maksimum desteği yine vereceğiz dedi. Kararlı bir tutum sergiliyorlar. Türkiye ittifakı çağrısından baktığımızda direkt HDP’ye yönelik bir çağrıydı. Bu arada Mehmet gidiyormuş diyorlar. Mehmet sanırım Abdullah Öcalan’ın abisi Mehmet Öcalan. Cumhurbaşkanı dün Meclis kulisinde ‘Mehmet gidip görüşüyordu’ diyor. Mehmet görüşüyordu avukatın gitmediği 8 yıl mı oldu diyor. Gazeteciler evet o kadar oldu diyor. 8 yıl sonra Türkiye ittifakı açıklamasından sonra Mehmet’in sürekli gittiğini bilen avukatın gitmediğini bilmeyen Erdoğan meydanlarda CHP ve İyi Parti’yi Kandil ile işbirliği ile suçluyor. Şimdi herhalde 23 Haziran seçiminden önce HDP’li kardeşlerimiz Türkiye ittifakına gelin gönül belediyeciliği yapalım diye bir politika uygulayacak. MHP buna bir cevap veremedi dünkü grup o yüzden iptal oldu. Bahçeli şaşırdı. Bu 23 Haziran seçiminin kırılma noktası AKP’nin HDP’ye kucak açması, hatta Selahattin Demirtaş’ın da ev hapsine çıkarılacağı. Ankara kulislerinde yoğun biçimde konuşuluyor.
‘CHP SEÇİMLERE 5 KURUŞSUZ GİRECEK’
CHP’li Bülent Kuşoğlu ile konuştuk. Kuşoğlu YSK kararını çok ağır biçimde eleştiriyor. Bunun demokrasiye ihanet olduğunu, apar topar Abdullah Öcalan’a elçi gönderilmesinin, Kılıçdaroğlu’nun yumruklanmasının İstanbul seçimini için düzenlenen bir oyun olduğunu söylüyor. Bunların üst üste gelmesi tesadüf olamaz diyor. Çubuk’taki provokatörlerin isimlerinin belirlenip ifadelerinin bile alınmaması çok önemli bir gösterge. Bunların hepsi demokrasi üstünde oynanan oyunları gösteriyor. Bu YSK’nın ilk vukuatı değil. 16 Nisan referandumunda tam kanunsuzlukla mühürsüz oyları geçerli kabul eden YSK değil mi? Türkiye’de rejimi değiştiren de bu YSK. Görev süreleri dolan üyeleri, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen görev sürelerinin uzatılması söz konusu. Gelenler memur değil bankacıymış. Bankacılar görev yapamazsa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görev almadılar mı?