AB'nin geleceğiyle ilgili düzenlenecek zirvenin öncesinde Almanya'nın Handelsblatt gazetesine konuşan Juncker, birliğin icra organının kendi yönetimi altında küçük işleri mütevazi şekilde hallederken asıl büyük işlere odaklandığını söyledi.
Kasımda görevi bırakacak olan Başkan "Komisyon'un artık yurttaşların yaşamlarının her küçük ayrıntısına müdahil olmamasını sağladım. Ama bunu kimsenin fark etmemesinden hem şaşkınlık hem de hayal kırıklığı duyuyorum" dedi.
Yükselişteki AB karşıtı partilerin ay sonunda yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin de favorisi olmasının gölgesinde konuşan Juncker, bunun kıta için uğursuz bir işaret olduğunu söyleyip şöyle devam etti:
"Birbirimizi sevmiyoruz. Kolektif libidomuzu kaybettik... Biz Avrupalılar birbirimizi yeterince tanımıyoruz. Laponya'daki insanların Sicilya'daki insanları neyin harekete geçirdiğine dair en ufak fikirleri yok... Gelgelelim AB'nin herkes için geçerli ortak kurallara ihtiyacı var. Onun için birbirimizin hassasiyetlerine daha fazla özen göstermeliyiz."
"2. Dünya Savaşı'ndan 5-6 yıl sonra Avrupa'da kolektif libido vardı. Oysa bugünlerde Avrupalıların birbirlerine aşık olmaları 1952'ye kıyasla daha kolay olmalıydı."
Lüksemburg başbakanlığı da yapmış kurt siyasetçi, Britanya'nın AB'den çıkma (Brexit) süreciyle ilgili 'Britanya'da baştan beri sistematik şekilde yerden yere vurulan bir gelin konumunda olan AB'nin sonunda tümden reddedildiği' analizini yaptı:
"Brexit özel bir vaka. Bir ulusu 40 yıl boyunca gerçekten AB'ye ait olmadığı mesajıyla bombalarsan, bunun mantıki sonucu terk etme kararı alması olur. Gelin sistematik olarak hakarete uğradı ve sonunda terk edildi."
Brexitçilerin yaptığı gibi Avrupa yurttaşlarının da Avrupa demokrasisinin her başarısızlığından Brüksel'i sorumlu tutmalarının adil olmadığını ifade eden Juncker, şöyle konuştu:
"Avrupa Komisyonu elinden gelenin en iyisini yapıyor. Ama her sorunu çözemez. Avrupa'daki demokrasilerin ve ulusal hükümetlerin zaaflarını Komisyon telafi edemez. Britanya'ya bakın. Brexit referandumundan ancak 3 yıl sonra hükümet ile muhalefetin bu konuda birbirleriyle konuşmaya başlamalarının, Britanya demokrasinin gücüne işaret ettiğini söyleyemeyiz."