Biz topluluklar olarak geleceği öngörerek onu baştan oluşturmaya çalışıyoruz. Bu yüzden de zaman zaman öngöremediğimiz sorunlar karşısında çaresiz kalıyor ya da yine öngörülemeyen hızlı büyümeler karşısında ne yapacağımızı çözemiyoruz. Teknoloji Rejenerasyon Girişimi Kurucusu Turgut Haspolat, Yeni Şeyler Rehberi programında bu konuda geleceği şekillendirme çabalarından vazgeçerek bir kaostan düzene geçen doğayı örnek almamızı ve 3.8 milyar yılda kuralları oturan sisteme güvenmemiz gerektiğini dile getirdi:
‘1700’LERDEN BUGÜNE İŞ EKOSİSTEMİ ÇOK DEĞİŞTİ’
“Ekosistem konusunun altının çizilmesi lazım. Sanayi devrimi kıtalararası mesafelerin azalmasına neden oldu. Telgrafın icadı ve telefonun keşfi derken bunlar bize bir ağ sağladı. Ülkeler ve insanlar arasındaki mesafeler azaldı. Üretim kapasiteleri arttı. Bilgi çağına geldiğimizde bu ağ büyümeye ve çeşitlenmeye başladı. Bu ağ önceden belirlenmiş şekilde değil rastgele büyüdü. Bilgisayarlar birbirine bağlandı. Bu yapıda, 1970’lerden itibaren o dönemde kurulan şirketler orantısız bir güce sahip oldu. Sonrasında 1995’lerde arama motorları devreye girdi. Güç odakları tekeller oluştu. Sonra Facebook ve YouTube gibi ağlar oluştu ve çeşitlendi. Bir sosyal medya imparatorluğu oluştu. Bu ağlar iletişim için kurulsa da kullanıcılardan geri dönüşler başladı. Eğilimlerini her platforma farklı şekilde bırakarak bir veri üretmeye başladı.
Bu veriler üstünden yapılan global analizlerle son kullanıcıyı incelemeye ve satış stratejileri geliştirilmeye başlandı. Sosyal medya kartelleri farkında olmadan kitle psikolojisi diyebileceğimiz duygu, davranış mimarisi gibi şeyler geliştirilmeye başlandı. Bu dijital karteller reklam verenlerin ürününü satacak şekilde insanların davranışlarını ve duygularını yönlendirmeye başladılar. Öyle bir dünyaya geldik ki bedava platformlar, Kızılderililere sunulan boncuklarla arazilerini almak gibi kitlesel bir manipülasyona gelmeye başladı. Doğruyu bulmak için yanlıştan geçmek, yıkımdan geçmek gibi kavramlar vardır. Bunlar bir şeyleri anlamak için geçmemiz gereken süreçlerdi. Bu farkındalığa varmak iyi bir başlangıç olabilir. Yapılan algoritmalar bu imparatorluğun başındakilere de zarar vermeye başladı.
Bir yere giriyorsak ve orası reklam ağırlıklıysa, oradan çıkınca başka sitelerde orada gördüğümüz reklamları başka sitelerde görüyorsak anlıyoruz ki orada bir kitle manipülasyonu var. Sosyal medyada ciddi fenomenler türemeye başladı. Bu insanlar bize özet bilgiler veriyorlar ve bir süre sonra bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamızı sağladılar.
‘ÖNCE LOKOMOTİF HIZLANMALI ARKADAKİ VAGONLAR DEĞİL’
Evrende değişime direnç var. Öndeki lokomotif hızlanmadığı sürece arkadaki vagonlar daha hızlı gidemez. İletişim ağı giderek artmaya başladı. Biz aslında sistemlerimizde tümden gelim yapılarıyla hayatımızı kurguluyoruz. Kuralları önceden yazıyoruz sistemlerimiz ona göre çalışıyor sonra sorun çıkınca tekrar iyileştiriyoruz. Geleceği öngörmeye çalışıyoruz. Ama kitle büyüyünce bunlar çalışmaz hale geliyor. Modelleme konusunda doğadan örnekler almalıyız. IoT dediğimiz cihazlarla her yerden bilgi akıyor olacak. Bizim geleceği öngörerek kuracağımız sistemler yürümeyecek. Bunlara karmaşık sistemler dediğimizde, doğayı örnek almalıyız diye düşünüyorum. İş ekosistemleri doğa ekosistemleri konusunda incelenmeli. Bir yerden referans alacaksak 3.8 milyar yıllık Ar-Ge’den referans almalıyız.
Bahsettiğimiz bilgiler o kadar hızlı büyüyor ki bu determinist yaklaşımdan çıkmak zorundayız. Startuplar çıktığında hemen onu satın alarak kendilerini çeşitlendirip uyum sağlamaya çalışıyor karteller. Bu bir saadet zinciri. Sadece tepedekiler kazanıyor. Aşağıdakiler hep kırıntıları topluyor. Her zaman en tepedekinin kazanacağı bir zincire dönüşüyoruz.
Karteller biz öyle para kazandık ki artık yedi göbek sülalemiz bununla geçinir artık köşeme çekileyim demiyorlar. Onlar insanlığı şekillendirmeye çalışmaya başladılar. Artık merkezi anlayıştan çıkmak gerekiyor. Artık bahsettiğimiz karmaşık sistemlerden kaotik dediğimiz öngörülememezlik sistemlerine geçmemiz lazım. Bunlara soyut matematik deniyor. 3,8 milyar yıllık doğa dönüşümü sonuçta bir düzene geliyor. Ama bugünden oturup bir düzen hesaplayarak bir noktala gelemeyiz. Hava durumunu belli zaman aralıklarıyla tahmin ediyoruz ama bir sene sonrasının durumunu tahmin edemiyoruz. Muazzam bir bağlantılılık var. Bu her zaman doğada iyiye doğru gidiyor.”