İlki, 1935 yılında düzenlenen festivalin ilk jüri başkanı, Sovyet sinema yönetmeni ve kuramcısı Sergey Ayzenştayn’dı. Ancak festivalin kronolojisi, düzenli hale geldiği 1959’a dayanıyor. MMKF, 1972’de Uluslararası Film Yapımcıları Birliği Federasyonu (FIAPF) tarafından en üst düzey olan ‘A’ sınıfı akreditasyona layık görülmüştü.
Rusya’yı da Yönetmen Lyudmila Borisova’nın ‘Güneşim batmıyor’, Yönetmen Svetlana Proskurina’nın ‘Pazar günü’ ve Yönetmen Pavel Kostomarov’un ‘Epidemi’ adlı filmleri temsil ediyor.
Ana kategoride yarışan adayları, Güney Koreli yönetmen Kim Ki Duk başkanlığındaki deneyimli jüri üyeleri değerlendirecek. Jüride ayrıca Türk yönetmen Semih Kaplanoğlu, İtalyan senaryocu ve yönetmen Valia Santella, Finlandiyalı aktris Maria Järvenhelmi ve Rus oyunca ve yönetmen İrina Apeksimova yer alıyor.
'TARKOVSKİY’İN ‘AYNA’ FİLMİNİ GÖRDÜĞÜMDE SİNEMA HAKKINDA BÜTÜN ESKİ BİLGİLERİM KAYBOLDU GİTTİ'
19 yıl önce Moskova’ya ilk gelmiştim. Moskova film festivalinde ‘Herkes Kendi Evinde’ adlı ilk filmim gösterilmişti o zaman. Şimdi şunun altını çizmek istiyorum ki Rus sinema tarihinin önemli yönetmenlerinden biri, şiirsel sinemanın önde gelen isimlerinden biri Andrey Tarkovskiy benim sinema yapmamın sebebi olan kişi. Onun ‘Ayna’ filmini gördüğümde sinema hakkında bütün eski bilgilerim kayboldu gitti. Tarkovskiy aslında bana sinemanın insan ruhuna dair bir sanat olduğunu söylüyordu.
Birlikte çalıştığım Rus oyunculara gelince Grigoriy Dobrıgin ile Berlin festivalinde tanıştık, 2010 senesiydi, o en iyi oyuncu ödülü almıştı. Benim film de o zaman ‘Altın ayı’ en iyi film ödülü almıştı. Orada filmini izlerken ve sonra benim yeni filmimi yazarken Grigoriy ile işbirliğimi düşündüm. Yapımı 5 yıl süren ve özgün dili İngilizce olan geleceğe dair bilimkurgu türündeki siyah-beyaz ‘Buğday’ adlı filmimde Dobrıgin, Andrey kahramanı canlandırdı. Benim açımdan bu Tarkovskiy’ye saygımın göstergesiydi.
Semih Kaplanoğlu, festivalin ana ödülü için yarışan filmleri nasıl değerlendireceği sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Ben doğal olarak filmlere bakacağım. Benin için bu konuda pozitif veya negatif ayrımcılık söz konusu değil – sadece filmin kendisi iyi veya o kadar iyi değil olduğunu benim için önemli. Bu kadar basit.”