Notr Dame yangını, Sarı Yelekler hareketinin geldiği yer ve popülaritesi sıkıntılı bir görünüm arz eden Macron etrafındaki tartışmaları, Paris'teki Inalco Enstitüsü'nden akademisyen ve yazar Alican Tayla ile konuştuk.
‘AVRUPA'NIN EN ÖNEMLİ KATEDRALİ, PARİS'İN KALBİ NOTRE DAME'
Alican Tayla, Notr Dame katedralinin Paris'in kalbi olduğunu anımsatırken, sadece dini özelliği değil Fransa'nın sembollerinden olmasından ötürü bütün dünyada yangının ‘samimi bir üzüntüyle' izlendiğini vurguladı. Fransız itfaiyecilerinin sosyal medyaya yansıyan tepkilere rağmen çok büyük titizlikle çalışarak eseri böylesine büyük bir yangın düşünüldüğünde en az zararla kurtarmayı başardıklarını belirten Tayla, turizm sezonunun da başlamasına rağmen hiç kimsenin yaralanmamış olmasının da önemli olduğunun altını çizdi:
‘BİR SÜRÜ KOMPLO TEORİSİ TÜREDİ'
"Bir sürü komplo teorisi türedi. İslamcı cihat örgütlerini suçlayan aşırı sağcı Fransızlardan tutun, Sarı Yeleklilerden birinin yapmış olabileceğine getirenler, Macron'un dikkati Sarı Yelek hareketinden çekmek için yaşanmış olabileceği gibi her tür komplo teorisi var. Fakat bunların hiçbiri gerçekçi olmadığı gibi hiçbiri de hakikaten gündemi değiştirebilecek türden bir ağırlığa da sahip olmadı. O açıdan da hem Fransız hükümetinin hem Macron'un kendisi de dahil olmak üzere esas olarak İçişleri Bakanı, itfaiye vs. krize gayet etkili ve çabuk şekilde atlattıklarını düşünüyorum. Suçlu bir kundaklama ihtimalinin yüzde 99 ekarte edildiği çok çabuk ortaya çıktı. Bu türe durumlarda bazen bu daha uzun sürebiliyor ve bu daha fazla komplo teorilerine yol açıyor. Onun dışındaki tartışma ve eleştiriler bir kere olayın öncesiyle ilgili. Herkes yangından sonra maalesef farkına varıyor. Çok uzun süredir Fransa'da, Macron'un da öncesinden kalma batılı neoliberal hükümetlerin çoğunda da bir ortak özellik genel olarak ulusal miras yapılarına, sanat eserlerinin korunmasına ayrılan bütçe oranlarında çok ciddi bir düşüş var. Bunun üzerine onlarca makale yazılmakta. Fakat şimdiden biliniyor, hemen ardından zaten Notre Dame Katedrali'nde yangın sırasında yapılmakta olan bakım çalışmalarının da son derece yetersiz olduğu, geç kalınmış olduğuna dair çok fazla eleştiri vardı. Belki de bu çok fazla bir bedel ama en azından Paris'ten hareketle dünyada hiçbir şeyin aslında daimi ebedi olmadığı ve en ufak bir dikkatsizlik önünde bütün bu eserlerin kül olup gidebileceğini hatırlatır. Bu bütçelere ayrılan imkanlar da arttırılmış olur. Yeniden yapılması, bunun için para toplanmasına dair en çok tartışmalar esas olarak orada dolaşıyor."
‘YENİDEN İNŞAYA BÜYÜK BAĞIŞLAR YAPAN ŞİRKETLERİN VERGİLERİ ETKİLENECEK Mİ SORUSU TARTIŞILIYOR'
Macron Notr Dame'ın yeniden inşası için eş yıllık bir süre öngördüğünü belirten Tayla, bu sürenin 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'na denk geldiğini anımsattı. Diğer yandan katedrolin onarımı için başlatılan kampanyaya Fransa'nın varlıklı ailelerinin cömert katkılarda bulunduklarını söyleyen Tayla, Sarı Yelekler'in fitilini ateşledikleri yoksulluk tartışmaları sürerken, bu ailelerin şirketlerinin vergilerinden bağışlarının düşürülüp düşürülmeyeceğinin de ele alındığını vurguladı. Macron'un henüz buna yanıt vermemiş olduğunu belirten Tayla, Sarı Yelekler tartışması çerçevesinde Notr Dame yangını ve yeniden inşanın da başka bir boyut kazandığının altını çizdi:
‘FRANSA'DA MACRON'UN KİLİSE YAPICISI GİBİ BİR STATÜ KAZANMASI ENDİŞESİ VAR'
Sarı Yelekler homojen bir hareket olmadığı için Notr Dame yangını ile ilgili ortak bir fikirleri bulunmasa bile meselenin araçsallaştırılması ve manipüle edilmesine olanak bırakmamaya çalıştıkları yorumu yapan Tayla, Macron'un da adeta ‘kilise yapıcısı' gibi bir statü kazanması endişesi bulunduğunu kaydetti. Tayla'ya göre Macron ise yangın krizini ‘kurtarıcı misali' fırsata çevirecek bir çıkış yerine ihtiyatlı bir tutum takındı:
‘MACRON ORDUYU BİLE GÖREVE ÇAĞIRDI'
Tayla'ya göre Sarı Yelekler hareketi akaryakıt zamlarına karşı sokaklara inmesinin beşinci ayında ısrarlı duruşundan vazgeçmiyor. Tayla, ana akımın Sarı Yelekleri görmediği ve hatta hep olumsuz yönlerini sergilemeye çalışmasına karşın Fransız halkının harekete desteğinin kesilmesinin başarılamadığı görüşünde. 11 insanın hayatını yitirdiği, 25 insanın gözlerini yitirdiği ve binlercesinin yaralandığı bu süreçte Fransa'nın bir demokrasi olarak son derece tartışmalı uygulamalara imza attığını anımsatan Tayla, hükümetin son haftalarda gösteri hakkını kısıtlamakla yetinmeyip alenen orduyu bile göreve çağırdığını vurguladı:
‘ANA AKIM MEDYAYA GÜVEN HEMEN HEMEN KALMADI'
Tayla, Sarı Yelekler krizinin yürütülüş biçiminin Fransız halkının ana akım medyaya güvenini tükettiğini de vurguladı. Ana akım medyanın hareketi anlamak yerine en marjinal şekilde sunmakla uğraştığını anlatan Tayla, buna karşın hareketin ne bastırılabildiğini ne de meşruiyetinin alınmasının başarılamadığının altını çizdi. Tayla, Fransız halkının hala çoğunluğunun Sarı Yelekler hareketine destek verdiğini anımsatıp bunun nereye evrileceğinin ise görüleceğini belirtti: