İsmail Kılıçarslan, Yeni Şafak'ta "Gucci ideolojisi ya da soğana övgü" başlığıyla yayımlanan yazısında TVNet'teki programına konuk olan Lütfi Sunar'ın "Belli bir zenginliğin üzerine çıktığınızda orada ideoloji, düşünsel yönelim, politik görüş falan kalmıyor. Herkes Gucci'de buluşup hayatına devam ediyor. Eşarp ya da çanta alma tercihi tabii ki bir ideolojik tercih değil. Gucci ideolojinin kendisi" ifadesini hatırlattı.
Kılıçarslan şöyle devam etti:
"Bu, burada bir dursun.
Soğanın 8 lira olması ile 4 lira olması arasındaki fark dünyanın bütün ideolojilerindeki farklardan daha keskin, dünyanın bütün politik yönelimlerindeki farklardan daha sert bir farktır. Bunu, ‘Gucci ideolojisi'ne anlatamazsınız.
İnstagram ünlüsü bir kız var. Adı Sena Sever. Aslında yeni nesil bir meslek malum instagram ünlüsü olmak. Sena'nın işi de anladığım kadarıyla şu: Bazı markalar, bazı modacılar Sena'ya bir miktar para veriyor, Sena da ‘tesettür modası' diyebileceğimiz ürünleri instagram hesabında ‘aman da ne güzel şeyler bunlar' diyerek teşhir ediyor. Bütün numarası bu… Mankenle reklam kişisi arası biri yani… Bu tip 700-800 bin takipçiye sahip instagram ünlülerinin ‘bir kombin post etme' için aldığı bedelin 30 bin liraları bulduğu söyleniyor fakat bilemem tabii. Kimsenin kazancı beni alakadar etmez çünkü.
Fakat bildiğim şudur. İnstagram ünlümüz Sena, Cumhur İttifakı %53 oy almasına rağmen Ankara, Antalya gibi illeri kaybedince çok kızmış anlaşılan ve şunu yazmış: ‘İki kilo soğanı alamıyorsunuz diye vatan millet sattınız. İki kilo soğanı artık rüyanızda görürsünüz.'
Hadi buradan bir başka örneğe geçeyim. Bu kez bir televizyon sunucusundan, İkbal Gürpınar'dan gelsin: ‘Herkes kendi kutsalına değer verir! Kimi patates soğan için kimi de ezan ve vatan için yaşar.'
Ne denir bilmem ki? Kurduğu üstenci dil bir yana soğan ile ezan arasındaki sıkı bağı bilmemek İkbal Hanım için affedilemez bir hatadır.
Ne demek soğan ile ezan arasındaki sıkı bağ? Şudur: Biz Türkler için soğan varsa sorun yoktur. Üzerine yumrukla vurup parçalarız, yanımızdakiyle bölüşürüz, ekmeğin arasına koyup yeriz.
Bu cevaptaki ‘Mesnevi', bize savunmamız gereken temel meseleyi işaret eden bir semboldür. Türklerin temel oryantasyonuna işaret eder. ‘Bulgur pilavı' ise bir başka semboldür. ‘Tebaanın yiyimliğini eksik etmeyesüz' diyen akla işaret eder.
Böylece denebilir ki ‘ezanın göğümüzden inmemesi için' bize gereken iki şey vardır: Soğan ve bilinç.
Soğanı ezandan ayrı düşünmek yapılabilecek en büyük yanlıştır. Gelir dağılımındaki eşitlik, toplumsal adaletin tesisi, sınıflar arasındaki geçişkenliğin temini gibi meselelerin tam kalbinde ‘soğanın kaç lira olacağı' sorusu vardır.
İkbal hanım ve benzerleri için daha da anlaşılır kılmaya çalışayım meseleyi: Asıl ve en büyük meselemiz ‘izzetimizle, şerefimizle ezanlı bir gökte yaşamak'tır. Bu da ancak ‘adil bir toplumsal yapı' ile garanti altına alınabilir. Gucci'nin ilkbahar koleksiyonu ile değil.
Görülüyor ki AK Parti'nin imkânlarıyla semirip Gucci ideolojisinin birer ferdine dönüşenler ‘Erdoğan'ı savunuyoruz' adı altında ona verilebilecek en büyük zararı verme yarışındadırlar."