Demirtaş, DW'nin "Özellikle İstanbul ve Ankara'da büyükşehir belediye başkanlıklarını CHP'nin kazanmasının önemli faktörlerinden birinin, HDP'nin aday çıkarmaması ve sizin yaptığınız çağrı olduğu konusunda neredeyse tüm siyasi gözlemciler hemfikir. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Çağrınıza beklediğiniz yanıtı aldınız mı?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:
"Öncelikle şunun altını önemle çizmek gerekir; seçimler hiçbir şekilde adil ve eşit koşullarda yapılmıyor. Medyanın neredeyse yüzde 95'i iktidarın kontrolünde. Devletin hazinesinin tüm imkanları, hukuka aykırı bir şekilde, iktidarın seçim kampanyası için sınırsızca ve denetimsiz bir şekilde kullanılıyor. Yargı, bürokrasi, kolluk güçleri yine öyle, yasa dışı bir şekilde kullanılıyor.
Binlerce siyasetçi, gazeteci, avukat, öğrenci hapishanelere doldurulmuş durumda. Muhalif partiler ve özellikle de partim HDP, seçim kampanyalarını ağır bir baskı ve tehdit altında yürütmeye çalıştı.
Tüm bunlara karşın ortaya çıkan sonuç, iktidar bloğu için tam bir hezimettir. Muhalefet bloğu bu seçimlerle birlikte demokratik bir seçeneği ete kemiğe büründürmeyi başarmıştır. Elbette bunu çok önemli ve anlamlı buluyorum.
Burada HDP'nin rolü belirleyici olmuştur. Bu başarıda, gece gündüz demeden fedakarca çalışan her arkadaşımın büyük bir emeği var. Başta HDP'li siyasetçiler olmak üzere tüm seçmenlerimize canıgönülden teşekkür ediyorum. İçeride olmama rağmen benim de küçük bir katkım olmuşsa bundan mutluluk ve onur duyarım; kaldı ki bu da HDP'nin başarısıdır, benim başarım olarak okunması yanlış olur. Çünkü ben de bir HDP'liyim."
Güneydoğu ve Doğu'da kayyum atanan belediyelerin büyük bölümünün geri alınması, yeniden kayyum atanması ihtimali ve Erdoğan'ın "GBT'leri hazırladık" sözlerini değerlendiren Demirtaş, halkın iradesine saygılı yaklaşılması gerektiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:
"Bu türden hukuk ve meşruiyet dışı arayışlara girilmemesini temenni ediyorum. Herkes halkın iradesine saygılı yaklaşmalıdır. Ama halk, sandıktaki kararı görmezden gelinirse bunu ne kabul eder ne de unutur. 31 Mart seçimleri bunu bir kez daha ispatladı zaten."
HDP'nin başta Muş olmak üzere itiraz sürecinde yaşananları değerlendiren Demirtaş, "İlçe ve il seçim kurulları, HDP dahil muhalefet partilerinin itirazlarını dikkate almayarak yasa dışı davranıyor. İktidar partisini koruyan ve kollayan tek yanlı bir hukuk işletiliyor. Muş'ta yaşanan hileler ortaya çıkarılabilse eminim ki, sonuç HDP lehine değişecektir. Mahkemelerde olduğu gibi birçok seçim kurulunda da maalesef, hukuk askıya alınmış durumda" dedi.
Demirtaş, "HDP'nin bazı illerdeki oy kaybını nasıl değerlendiriyorsunuz? Parti içinde bir özeleştiri süreci yaşanacak mı?" sorusuna ise "Parti yönetimimizin, il ve ilçe sonuçlarının tamamını masaya yatırıp objektif bir analiz sürecinden geçireceğine eminim. Elbette HDP de, seçmenin verdiği pozitif ve negatif mesajları birlikte ele alıp doğru bir tutum sergileyecektir. HDP halka özeleştiri vermekten çekinecek bir parti değildir" şeklinde cevap verdi.
"Yerel seçimler ve özellikle İstanbul'daki durum Erdoğan iktidarı için sonun başlangıcı olabilir mi?" sorusu yöneltilen Demirtaş, yerel seçimlerin önemli olduğunu ancak her şeyin belirleyicisi de olmadığını vurgulayarak
"Abartılı yorumlara fazla prim vermek istemiyorum. İktidar bloğu zaten uzun süreden beri son derece yanlış bir yola girmiş durumda. Demokrasiye sırtını dönüp faşizm, baskı ve tehditten medet uman bir politik çizginin daha ne kadar süreceğini demokrasi mücadelesi belirleyebilir. Güçlü bir demokrasi cephesi oluşur ve siyasi mücadele her alanda yükseltilirse toplumun rotasını demokrasiye çevirmesi çok hızlı olacaktır. AKP iktidarının topluma vereceği, vaat edebileceği tek bir olumlu şey yoktur. AKP yanlış tutumunda ısrar eder ve demokrasi mücadelesi de büyüyerek devam ederse halk kendilerine siyaseten çok daha ağır bedeller ödetecektir" ifadelerini kullandı.