Karagül şöyle devam etti:
"Zihinlerdeki soru işaretlerini, şüpheleri, seçime düşen gölgeyi tamamen ortadan kaldırmak için, uygulanan 'İstanbul projesi' hakkında kapsamlı bir dosya ve soruşturma açılmalı. Seçimlerin de ötesinde, belediye başkanını belirlemesinin de ötesinde gerçekler açığa çıkarılmalı.
Şahsen, seçimlerin yeniden yapılmasının tek çözüm olduğuna inanıyorum.
TÜRKİYE İÇİN VAHİM BİR SÜRECİN İLK ADIMI: BU BİR ‘HAZIMSIZLIK' DEĞİL…
Bu yapılmazsa, 31 Mart'ın İstanbul sonuçlarının şaibeli olduğunu, hep şaibeli kalacağını söylüyorum. Dahası, İstanbul üzerinden uygulanan müdahalenin Türkiye için vahim bir sürecin ilk adımı olduğunu düşünüyorum.
Demokrasiye, seçimlere yönelik şüphelerim varmış gibi de algılanmasın. Başka bir şeyden, İmamoğlu'na oy verenlerin bile her şey ortaya saçıldığında rahatsız olacakları bir endişeden söz ediyorum.
SEÇİME MÜDAHALE EDİLMİŞTİR! ABD VE FETÖ İŞİN NERESİNDE?
Seçimlere müdahale edilmiştir. Artık bu yadsınamaz bir gerçektir. CHP'lilerin, FETÖ'cülerin, PKK'lıların hatta AK Partili görünen bazılarının 'artık hazmedin', 'gerçeği kabul edin' söylemlerinin çok ötesinde bir durumla karşı karşıyayız.
İçeride çok geniş bir ağ, yaygın bir organizasyon kurulmuş, ince bir planlama yapılmış, sistematik bir çalışma yürütülmüş, bunlar olurken herkes uyumuş ya da uyutulmuş.
Her seçim öncesi 'yolsuzluk yapılacak' diye ortalığı ayağa kaldıranların 31 Mart seçimi öncesi sessizliği, ABD'nin 'Şeffaf seçimler yapılsın' söylemlerinin bu seçimlerde duyulmaması, 'Oy ve Ötesi' türü organizasyonların bu seçimde ortada görünmemesi, seçim sonrasında ABD'den AB'ye herkesin susması, hep bir ağızdan 'sonuçları kabul edin' açıklamaları zaten yeterince dikkat çekiyordu.
EĞİTİM ADI ALTINDA FETÖ VE PKK ORGANİZASYONU..
Bu haliyle Yüksek Seçim Kurulu üzerinden de doğru sonuca varılacağına, gerçeğin ortaya çıkarılabileceğine inanmıyorum. Bu kadar ince hesap yapanların YSK boyutunu düşünmemesi ve tedbir almaması zaten düşünülemez. Daha derin bir organizasyona, İstanbul'dan da öte Türkiye'ye yönelik bir planlamaya dikkat çekiyorum.
EKREM İMAMOĞLU BİR PROJEDİR! İKİNCİ 'BAYKAL KUMPASI'DIR BU..
Şahsen, Ekrem İmamoğlu'nun bir 'proje' olduğunu düşünüyorum. Deniz Baykal'a kumpas kurup Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başına getirenler, bu projeyle Türkiye'nin kurucu partisini 'Türkiye Ekseni'nden çıkarıp çokuluslu müdahale cephesine çekenler, ikinci adımı İmamoğlu üzerinden atmıştır.
Baykal kumpasının arkasında kimler kullanılmışsa, İmamoğlu'nun kampanyasını yürütenler de onlardır.
Baykal kumpasının arkasındaki akıl kimse, kullanılan örgütler ve çevreler kimse, bu seçime müdahale de onların aklıyla, onların ince işçiliği ile yapılmıştır.
FETÖ'YÜ ORADA KİM TOPLADI?
İmamoğlu projesi, 15 Temmuz'un intikamıdır. Projenin kendisi bir intikam projesidir. İmamoğlu İstanbul için değil, Türkiye için hazırlanmaktadır. Bu tasarım da milli eksene karşı çokuluslu bir akıl tarafından yürütülmektedir.
FETÖ'yü, PKK'lıları İmamoğlu'nun arkasında toplayan irade, 15 Temmuz'un arkasındaki iradenin ta kendisidir. İmamoğlu ile şahsi bir meselem yok. Asla böyle algılanmasın, çünkü olamaz. Ben Türkiye'nin derdindeyim. Ardı ardına üç darbe servis edilip, bu ülkeyi paramparça edenlerin yeni adımlarını izlemeye çalışıyorum.
BU BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ OLACAKTIR..
Baykal kumpası sonrası CHP'yi bir ulusal güvenlik meselesine dönüştürenlerle FETÖ'nün patronları aynıdır. Şimdi de İmamoğlu üzerinden ikinci adımı atıyorlar, yine bir milli güvenlik meselesi olarak algılamamız gereken bir müdahaleye başlıyorlar.
Zaten CHP-İYİ Parti-Saadet ittifakıyla bunun toplumsal zeminini, psikolojisini oluşturmuşlardı. İşte o ittifakı kamuflaj kullanıp, başka bir oyunu sahneye sürdüler. Saadet ve İYİ Parti tabanı bir süre sonra bu oyunu görecek.
15 TEMMUZ'DA, GEZİ'DE HEDEF NEYSE ŞİMDİ DE O..
İmamoğlu kesin kazanmalıydı. Oy alsa da almasa da kazandırılacaktı! Oyu yeterli olmasa bile o ‘ince işçilikle' kazandırılmalıydı. Çünkü hedef belediye başkanlığının çok ötesindeydi.
15 Temmuz'da, Gezi'de hedef neyse, Baykal kumpasında hedef neyse, Suriye'nin kuzeyinden kuşatmada hedef neyse, S-400'ler üzerinden yürütülen saldırıların hedefi neyse İmamoğlu projesi de oydu.
Kimse kızıp küfürler savurup durmasın. Kimse milli irade, seçim, oylarımız diyerek bu gerçeği örtmeye kalkmasın. Bizim onlara karşı boynumuz kıldan incedir. Ama burada başka bir tehlike varsa, Türkiye için, onu da söylemekten çekinmeyeceğiz.
KİM ADAY YAPTI? KİM KAMPANYA YÜRÜTTÜ? KİM 'ADAM'INI SAVUNUYOR?
İmamoğlu'nun aday yapılmasında ve kampanyasında kimler ne roller üslendi, FETÖ yapılanması bunun neresinde, bence çok ciddi soru işaretidir?
Tekrar edeyim: Bu, seçim yolsuzluğunun ötesinde, belediye başkanlığı meselesinin ötesinde bir durumdur. Konu, seçimlerden bağımsız, bir milli güvenlik hassasiyeti ile ele alınmalıdır.
İmamoğlu, koltuğuna otursa bile meşruiyeti her zaman sorgulanacaktır. Zaten çok yakında bu durum kendini belli edecektir."