Temelli'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
'BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ TÜRKİYE'NİN ONURUDUR'
— Newroz, zalime zulme karşı halkların isyanıdır, direnişidir. Newroz emeğimizi, aşımızı çalanlara karşı emekçilerin direnişidir, Newroz bahardır, kötülüğe karşı iyiliğin galip gelmesidir. Demirci Kawa'nın, demiri güneşe vurarak yarattığı insanlık sanatıdır. O yüzden diyorum ki ey güneşin çocukları, hepiniz birer Kawa'sınız. Hepinizin önünde bi kez daha saygı ile eğiliyorum. Bu onurlu bu, erdemli halkı; barış ve demokrasi mücadelesi Türkiye'nin onurudur. Dünyanın önünü açıyor. Newroz'da bir araya geldik hakikatin önünü açtık 31 Mart'a kadar aralıksız 7/24 çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
'BİZ SANDIĞA GİDİYORUZ ONLAR GİDİYOR'
— 31 Mart'ta bu halka "defolun gidin" diyenlere en güzel yanıtı sandıkta vereceğiz. Hiçbir yere gitmiyoruz. Burası bizim vatanımız, yurdumuz. Ortak vatanımızda, demokratik cumhuriyet mücadelesini dün olduğu gibi bugün de kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. O yüzden 31 Mart'ta biz sandığa gidiyoruz, onlar iktidardan gidiyorlar. Bakın bu ülke, bir adaletsizlik bir hukuksuzluk bir zulüm girdabına sıkışıp kaldı. Çok uzağa gitmeyelim; tam 4 yıldır her gün adaletsizlik arttı, her gün hukuksuzluk arttı, her gün şiddet arttı. Kürde şiddet, kadına şiddet, emekçiye şiddet arttı, zulüm arttı. Onlarca, yüzlerce, binlerce insanı, kadını, emekçiyi kaybettik. Evlatlarımızı, yoldaşlarımızı kaybettik. Kentlerimiz yıkıldı, bu savaş politikasından bu hukuksuzluktan beslenenler her gün halklarımıza zulmü ve şiddeti dayattılar. İktidarda kalmak için bu meşru olmayan, bu hakka hukuka sığmayan siyasetlerini bize dayatmaya çalıştılar. Ama biz tüm bu şiddete ve zulme rağmen, demokratik siyasetten asla vazgeçmedik. Barış mücadelemizden asla vazgeçmedik.
'TÜRKİYE KRİZ YUMAĞINA SÜRÜKLENDİ'
— Mutlak tecridin başladığı tarih, Türkiye açısından çok önemli bir eşiğe işaret eder. O günden itibaren Türkiye'de her gün hukuksuzluk, her gün adaletsizlik arttı. Bu adaletsizliğe bu hukuksuzluğa son verilsin diye biz de o tarihi işaret ediyoruz. Diyoruz ki, tecrit son bulsun, Sayın Öcalan, avukatları ve ailesi ile düzenli olarak görüşsün. Bu meşru bir taleptir, yasal bir taleptir, hukukidir. Eğer bu son 4 yılda yaşadıklarımız orada başlıyorsa orayı işaret etmek hepimizin sorumluluğudur. Adalet Bakanı'na buradan bir kez daha çağrı yapıyorum. Yasayı uygulayın, hukukun gösterdiği adımı atın. Bunu siyasete, seçimlere malzeme etmeyin. Bunu siyasete malzeme ettikçe, işte Türkiye bugün son 4 yıldır bu kriz yumağının içine sürüklendi kaldı.
— Onların mücadelesi değerlidir. O yüzden bu mücadeleye sahip çıkmalıyız. Hakkın, hukukun, adaletin yolunu gösteren mücadeledir. Hiçbirini kaybetmek yitirmek istemiyoruz. Ölümler olmasın istiyoruz. Biz yaşam için mücadele eden bir partiyiz. O yüzden de diyoruz ki demokrasi, barış, adalet mücadelemizde yeni yaşamı var edeceğiz. Bu yeni yaşam mücadelesinde, demokrasi mücadelesinde bir çok arkadaşımız cezaevinde tutsak. Bir suçları olduğu için değil, sevdaları olduğu için. Buradan onlara da selamlarımızı, saygılarımızı yollayalım. Selahattin Demirtaş'a, Figen Yüksekdağ'a, İdris Baluken'e selamlarımızı yollayalım. Tüm tutsak arkadaşlarımıza selamlarımızı yollayalım. Onların şahsında, tüm tutsak arkadaşlarımıza selamlarımızı yollayalım. Onların sevdası ile Türkiye'nin o beklediği umutlu günlere hep birlikte kavuşturacağız. Asla vazgeçmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz. İşte bunu bildikleri için, bu kararlı mücadeleden korktukları için, çekindikleri için sabah akşam HDP'ye saldırıyorlar, sabah akşam bize saldırıyorlar.
'BENİ SİZE ŞİKAYET EDİYOR'
— Kürtleri, Kürt halkını düşmanlaştırıyorlar. Kah diyorlar ki "Kürtler defolun gidin", kah diyorlar ki "HDP'liler, Kürtler —hatta hızlarını alamıyorlar- çiftçiler teröristtir". Bu da yetmiyor beni size şikayet ediyorlar. Şaşırmış bunlar şaşırmış! Diyor ki, Kürtlere sesleniyor, bakın diyor "Bu adam var ya Kürt bile değil". "Bile". yani bu ülkede yaşayan 20 milyon Kürdü ikinci sınıf vatandaş yapıyor. Bu ülkede yaşayan 20 milyon Kürt, bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Ve biz Kürtler hiçbir zaman kimliğinden, inancından dolayı kimseyi ikinci sınıf vatandaş kabul etmeyiz. 72 millete aynı nazarla bakarız. Eşitliği, bir arada yaşamı savunuruz. Dolayısıyla benim Kürt olmadığımı sizlere şikayet ederek 3-5 oyun peşinde koşanlara en güzel yanıtı hep birlikte vereceğiz. Ez Kurdim, Tirkim, Türkiyeliyim. Sürekli hakaret ediyor. Bir cumhurbaşkanı sürekli insanlara hakaret ediyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bu hakaretleri, bu saldırgan dili, bu nefret söylemini kabul etmiyoruz. Bizden birine hakaret edersen bil ki hepimize hakaret etmişsindir. Herkes haddini bilecek. Edep yahu edep edep!
'TOPLUMU BÖLÜYORSUNUZ'
— Yeni Zelanda'da 50 insan ibadet ederken katledildi, yazıklar olsun. Tüm dünyada bu zihniyeti kınıyoruz. Nerede ırkçılık, ayrımcılık varsa masum insanlara inancından, kimliğinden dolayı saldıranların, katledenlerin karşısına dikileceğiz. Asla ırkçılığa, şiddete, ayrımcılığa izin vermeyeceğiz. Bakın bu nefret söylemi, bu ırkçılık bugün Türkiye'de de miting alanlarında bize karşı kullanılıyor. Bunu yapmayın. Toplumu bölmeyin. Bu ülkeyi bölmeyin. Bizim için diyor ki "Bunlar bölücü". Biz bölücü değiliz, biz bütün toplumu kucaklayan bir partiyiz. Bu ülkeyi siz bölüyorsunuz. Çünkü önce toplumu bölüyorsunuz.
— Miting yapıyor ya, sinevizyonlarda habire bu şiddet videosunu gösteriyor. Bunu yapmayın. İnsanları şiddete, nefrete yöneltmeyin, teşvik etmeyin. Siyaseti bu dilden bu üsluptan kurtarın. Bunlardan umudumuz yok. Bunlar artık kendini kaybetmiş. Ama biz yeni siyaset anlayışımızla asla bu dili kullanmayacağız. Bu üsluba cevap vermeyeceğiz. Siyaseten tükenmişler. Artık siyaset yapamaz hale gelmişler. Kürtlere bunca nefretten sonra baktılar sonuçlar kötü, Kürt kardeşlerim demeye başladılar. Kürtler bize oy verir demeye başladılar. Hani bizim oylar haramdı, ne oldu? Hani biz defolup gidiyorduk? Hani biz teröristtik? Ne oldu? Seçim yaklaştı, anketler kötü. Şimdi inanıyorlarmış ki HDP'liler, Kürtler, HDP'ye oy verenler, onlara oy verecekmiş! Bak, buradan sesleniyorum. Bizim oylarımız anamızın ak sütü kadar helaldir, helal! Bu helal oyların gideceği yer bellidir. Bu helal oylar HDP'ye gidecektir, demokrasiye, barışa gidecektir. Bu oylar yolunu şaşırmaz. Bu oylar rotasından çıkmaz. Bu oyların yolu özgürlük yoldur, demokrasi yoludur, barış yoludur.
'SABAH AKŞAM HDP'YE SALDIRIYOR'
— Ama bu iki ortak, şimdi el ele tutuşmuşlar ortak miting yapıp, insanlara diyorlar ki "Beka sorunu var". Eruh'ta demişim ki beka sorunu var mı? Eruhlular da demiş ki: Var. Vah vah vah. Yalan haberde çağ atladılar. Bu ülkenin beka sorunu yok. Bu halkın beka sorunu yok. İnsanların, halkımızın işsizlik, yoksulluk, geçinememe sorunu var. Ne beka sorunu? 17 yıldır bu ülkeyi siz yönetmiyor musunuz? 17 yıl sonra bu ülke nasıl bu hale sürüklendi? Hiç mi bunun hesabını vermeyi düşünmüyor musunuz? Hiç mi bu halktan özür dilemeyi düşünmüyorsunuz? Kalkmış, bu ülkenin beka sorunu var! Hadi oradan, ne beka sorunu! İşsizlik almış başını gidiyor. Bir yılda bir milyon yeni işsiz yaratmışlar. Enflasyon almış başını gidiyor. Her hafta mazota zam geliyor. Çiftçi mağdur, emekçiler mağdur, esnaf mağdur; beka sorunuymuş! Hayvancılığı bitirmiş. Hakkari Türkiye'nin en yoksul kenti, ne beka sorunu. İşsizlik ortada, insanlar geçinemiyor, sınır kapısı kapalı ticaret yapamıyor, esnaf kan ağlıyor çıkmış beka sorunu. Bunu bir de gelmiş Hakkari'de anlatmış. Kime anlatmış? Hakkarililer orada mıydınız? Biliyorum biliyorum, kime anlattığını çok iyi biliyorum. Otobüslere biniyorlar il il dolaşıyorlar. Şırnak'ta miting yapıyor, Şırnaklı yok. Hakkari'de miting yapıyor, Hakkarili yok. O anlatıyor hala beka sorunu. Sen gel buraya bir anlat bakalım beka sorunu mu, işsizlik sorunu mu? İşte bunlar duyulmasın, bunlar konuşulmasın diye sabah akşam HDP'ye saldırıyor. Hakikatin sesini susturmaya çalışıyor. Susturamazsınız, biz hakikatin sesiyiz bu ses asla susmayacak.
'HER YERDE HAYATA GEÇİRECEĞİZ'
— Kayyımlardan kentlerimizi kurtaracağız. Çok daha fazla ilçede, ilde HDP iktidara gelecek. Umutsuzluğa yer yok. Bütün bu enkazı hep birlikte kaldıracağız. İşsizlik sorununu da yoksulluk sorununu da çözeceğiz. Birlikte karar alacağız. Birlikte üreteceğiz. Üreten biziz yöneten de biz olacağız. Hayvancının sorununu da çiftçinin sorununu da esnafın sorununu da hep birlikte çözeceğiz. Demokratik bir planlama çerçevesinde, hem yerel yönetimlerde görev almış arkadaşlarımızla hem de halkımızla hepimizin özlediği o yeni yaşamı, Hakkari Çukurca'da, Şemdinli ve var olduğumuz her yerde birlikte hayata geçireceğiz. Biliyorum çok az zamanımız kaldı, sabırsızsınız. Şurada önümüzde 9 gün kalmış.
'REKORU HAKKARİ KIRSIN'
— Bu 9 gün boyunca da yine 7 gün 24 saat çalışmaya devam edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, herkese ulaşacağız ve burada yüzde 80-90 oy alacağız. İrademizi bunlara göstereceğiz. Bu sefer rekoru Hakkari kırsın mı? Var mısınız? De haydi o zaman! Bakın bunlar o kadar çaresizler ya, taşıma eğitim yapıyorlar olmadı; taşıma miting yapıyorlar olmuyor. Şimdi de sandıkları taşıyorlar. Geçen seçim olduğu gibi. Gene olmayacak. Sandıkları nereye götürürlerse götürsünler, o sandıkların peşindeyiz. O sandıkları yakalayacağız, oyumuzu kullanacağız. Bir oy bile ziyan olmayacak. Bir oy dünyayı değiştirir unutmayın arkadaşlarım. Bunlar hatırlayın gelirken "3Y" ile gelmişlerdi. "Yolsuzluk" ile mücadele edeceklerdi. Yolsuzluk yapmayan kalmadı. "Yoksulluk" ile mücadele edeceklerdi, bütün ülkeyi yoksullaştırdılar. Türkiye halklarının yüzde 80'i yoksul. İşsizlik ortada, iş bulan emekçinin durumu da ortada. Çalışanlar da yoksul. "Yasaklar" ile mücadele edeceklerdi, her şeyi yasakladılar. 3Y ile geldiler 3Y ile gidecekler. Yalan dünya, yalan haber, yalan siyaset.
'YALANCIYA OY YOK'
— Artık yalana tahammülümüz yok. Yalanı kabul etmiyoruz, yalanı dinlemiyoruz, televizyonları da açmıyoruz. Her gün yalana yalan katıyorlar. Akla hayale gelmedik yalanlar uyduruyorlar. Hele hele yandaş medyanın bu konuda eline su dökmek mümkün değil. Yalan haber yapıyor, yalan haberi ortaya çıkıyor, insanlar diyor ki düzelt, diyor ki Sezai Temelli düzeltsin. Ben ne düzelteceğim senin haberini. Yalancı olan sensin, yalanını düzelt. Yalana doymuyorlar, yalana muhtaç hale gelmişler. Yalvar yakar alanlarda dolaşıyorlar. Ne olur bize oy verin. Ne vereceğiz size oy. Yalancısınız. Yalancıya, yalana oy yok!
— Şimdi hakikatin zamanı, istedikleri kadar televizyonlardan bizi uzak tutsunlar. Sabah akşam ele geçirdikleri o televizyonlardan, bize hakaret etsinler bize saldırsınlar. Kimse onları dinlenmiyor; dinlemeyecek de. Eğer cesaretleri varsa buyurun beraber televizyonlara çıkalım. Biz eşbaşkanlar olarak gelelim, siz de iki ortak gelin. Belki seyredilirsiniz! Gelin anlatın bakalım. Ne diyorsunuz? Buna cesaretiniz var mı? Yok. Bizim olmadığımız yerde atıp tutuyorlar, sinevizyon gösteriyorlar. Sürekli yalan, yalandan kim ölmüş! Bu yalanlara verecek cevabımız nettir. Bizim cevabımız HDP'dir. Stratejimiz güçlüdür, siyasetimiz güçlüdür. Çünkü bu tüm halkımızla beraber var ettik. Dedik ki HDP Türkiye'nin geleceğidir. HDP barıştır, umuttur. Tüm kayyımlardan kurtulacağız, daha fazla yerde de iktidara geleceğiz. O yüzden de birçok parti ile birçok demokrasi gücü ile ittifak yaptık. Kayyımları şimdi ittifaklarımızla beraber süpürüp atacağız. Yerellerde iktidara geleceğiz.
'HERKES ANLADI HÜRRİYET ANLAMADI'
— Nerede HDP'nin ağacını görüyorsanız umut, barış, demokrasi oradadır. Mührünüzü ona vurun. Umudunuzu yalnız bırakmayın. Umudunuzla yürüyün, HDP ile yürüyün. Eğer HDP aday çıkarmamışsa, bilin ki oraya demokrasi güçlerine güç katacaktır. Demokrasi, barış, mücadele, güç katacaktır. AKP-MHP bloğunu HDP geriletecektir. İşte orada barış, demokrasi mücadelesine güç katın. Anladınız mı! Zaten, sizin anladığınızı biliyorum. CNN anlasın diye söylüyorum, Hürriyet anlasın diye söylüyorum, Anadolu Ajansı anlasın diye söylüyorum, TRT anlasın diye söylüyorum. Dost ve düşman bilsin ki biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız.