Deniz Zeyrek, "Bir Ankara Seçimi: 5C1M" başlığıyla yayımlanan yazısında CHP tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterilen Mansur Yavaş hakkındaki 'sahte senetle tahsilat yapmaya kalkışmak' suçlamasını değerlendirdi.
Gazetecilik hayatında ilk defa böyle bir seçim gördüğünü belirten Zeyrek, "Bir muhalif siyasetçi, iktidarın gücünü ve büyük bir medya ordusunu arkasına almış beş siyasetçiyle aynı anda yarışıyor. Başlık nedeniyle tahmin etmişsinizdir. Mansur Yavaş'tan söz ediyorum. Kendisi başlıktaki '1M' kısmını oluşturuyor. Ben 'bir Mansur' diye düşünerek yazdım ama siz ‘bir Millet' diye okuyabilirsiniz" ifadesini kullandı.
"Gazete ve televizyonların dünkü yayınlarına bakınca çok net gördüm: Ankara seçimlerinde bir tarafta tam beş siyasetçi var, diğer tarafta sadece Mansur Yavaş. O nedenle başlıktaki ‘5C'yi de ‘Beş Cumhur' olarak okumalısınız.
Birinci ‘C' Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Tartışılan iddiaları şu ana dek gündemine almayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pursaklar mitinginde dün Yavaş'ı şu sözlerle hedef alıyordu: ‘PKK'lılar FETÖ'cüler belediyelere sızdırılmaya çalışılıyor. Mansur efendinin listesinde de bunlar var. Bunlar seçildikleri zaman elbette Kandil'e çalışacaklar.' Bu açıklamayı dinledikten sonra hem CHP, hem İYİ parti kanadından doğrulattım:
CHP'nin belediye meclis adayları listesinde Mansur Yavaş'ın isteğiyle Büyükşehir Belediye Meclisi'ne seçilebilecek şekilde aday gösterilen sadece iki kişi var. Onlar da Çankaya'dan aday gösterilmiş ve ikisi de ‘milliyetçi' insanlar. Geri kalanı CHP ve İYİ Parti işbirliği çerçevesinde iki parti tarafından belirlenmiş.
'ŞIK KIYAFETLERİYLE KAMERALARIN KARŞISINA GEÇMİŞTİ'
İkinci ‘C' Devlet Bahçeli. Kırıkkale mitinginden dönerken mola yerinde gazetecilerle sohbet eden Bahçeli, iddiaları dillendirmese de soruları referans alarak şu yorumu yapmıştı: ‘Kişinin, ‘Ben soruşturma sonucu alınıncaya kadar, siyasi olarak CHP'nin temsilinde hem şahsıma hem partime bir zarar vermemek, hem de mahalli idareler seçimlerini gölgeye düşürmemek için adaylıktan çekiliyorum' demesi en ahlaki yoldur. Yani diyorum ki; yavaş yavaş ayrıl, kimseyi sıkıntıya sokma..'
Üçüncü ‘C' Mehmet Özhaseki Kendisi, ‘sahte senet' işini 9 Mart'tan itibaren kullanmaya başladı. Gazete haberlerini dayanak yapıp, Yavaş'ın ortada olmayan bir alacak için sahte senet düzenleyip icra yoluyla tahsil etmeye çalışırken yargılanıp mahkum olduğunu, hatta ilgili kararın tescillendiğini savundu.
Dördüncü ‘C' Ömer Çelik. Kendisi, 11 Mart günü her zamanki gibi şık kıyafetleriyle kameraların karşısına geçmişti. Söz dönüp dolaşıp Mansur Yavaş'la ilgili iddialara geldi. Yavaşla ilgili basına yansıyan iddiaları anımsatıp, sorular sorup hem Yavaş'ın hem CHP'nin bu iddialara yanıt vermesini istedi. Yavaş'ın bir vatandaşı dolandırmak için sahte senetle icra takibi yapmaya çalıştığına dair iddiaları incelediklerini ve belgeli bilgili vahim sonuçlara ulaştıklarını anlattı. Çelik, Mansur Yavaş'ın 12 Mart'taki basın toplantısının ardından 13 Mart günü yaptığı açıklamada ise amaçlarının Yavaş'ın ya da CHP yönetiminin iddialarla ilgili açıklamalarını duymak olduğunu anımsattı. Çelik, ilk açıklamasında ‘dolandırılan vatandaş' olarak andığı iddia sahibi kişiyle ilgili de şunları söyledi: ‘Saygıdeğer bir işadamı mıdır yoksa Mansur Yavaş'ın iddia ettiği gibi kriminal bir kişi midir? Bu konuda bilgi sahibi değiliz. Buna karar verecek bir olan da değiliz. Çünkü belli meseleler mahkemelere intikal etmiş. Biz, hakim değiliz, savcı değiliz. Biz bu meselede Mansur Yavaş ile bu kişi arasında bir taraf da değiliz.'
'ÖZHASEKİ'DEN FAZLA İLGİ GÖRDÜ'
Görüldüğü gibi ‘bir Mansur', beş Cumhur İttifakı siyasetçisiyle tek başına mücadele ediyor. Bu durum, kendisini mağdur gösteriyor ve milletimiz her zaman mağdurun yanında yer alıyor.
Küçük de bir Ankara kulisi aktarayım: Cumhur İttifakı adayı Özhaseki'nin rakibini köşeye sıkıştırmak için kullandığı iddiaların sahibiyle ilgili detaylar, AK Parti'de de rahatsızlık yaratmış. Son yapılan strateji toplantısında, ortaya çıkan tablonun Yavaş'ın işine yaradığına dair yorumlar da yapılmış."