Hakim ve savcıların Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetki çerçevesinde hür vicdanları ile evrensel değerleri şiar edinerek bağımsız ve tarafsız olarak görevlerini yürüttükleri belirtilen bildirgede, gerek mesleki gerekse sosyal hayatlarında etik mesleki ilkeler doğrultusunda davranmaya onurları ve vicdanları üzerine söz verdikleri aktarıldı.
'GÜVEN VERİRLER, GÜVENİ ZEDELEYECEK DAVRANIŞLARI ÖNLERLER'
Bildirgede, hakimler ve savcıların insan onuruna saygılı oldukları, insan haklarını koruyup herkese eşit davrandıkları vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:
— Görevlerini yerine getirirken dil, din, mezhep, ırk, etnik köken, uyruk, cinsiyet, siyasi düşünce, sosyal ve ekonomik durum, hemşehrilik, yaşam biçimi, yaş, sağlık durumu, dış görünüş, medeni hal ve benzeri sebeplerle ayrımcılığı kesin bir biçimde reddeder ve ayrımcı bir dil kullanmazlar. Anayasa'da yer verilen pozitif ayrımcılığın, eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmediğini bilirler. Adalet hizmetinden faydalanmak isteyenler başta olmak üzere meslektaşları, avukatlar, adalet personeli, tanık, bilirkişi gibi yargısal sürece dahil olanlara ve topluma eşitlik ilkesinin uygulandığına dair güven verirler. Görev ve yetki alanı içinde bu güveni zedeleyebilecek her türlü davranışı önlerler."
'BAĞIMSIZLIKLARIYLA ADİL YARGILANMANIN GÜVENCESİDİRLER'
Hakimler ve savcıların bağımsızlıklarıyla adil yargılanmanın ve hukuk devletinin güvencesi olduklarının altı çizilen bildirgede, şu tespitlerde bulunuldu:
— Yargıya güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için bağımsız olmak kadar, bağımsız görünmenin de önemli olduğu bilincindedirler. Bağımsızlığın, sorumsuz ve ayrıcalıklı olmak anlamına gelmediğinin, bilakis hesap verebilirlik ilkesi çerçevesinde adaletin tecelli etmesini sağlama amacı taşıdığının farkındadırlar. Kanunlarda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak hesap verebilirliğin bağımsızlıklarını zedelemeyen, aksine toplumsal meşruiyetlerini artırmak suretiyle güçlendiren bir ilke olduğunun bilincindedirler.
'AYRIMCILIK YAPMADAN TARAFSIZ BİR ŞEKİLDE HAREKET EDERLER'
Bildirgede, hakimler ve savcıların tarafsız olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
— Kişisel kanaat ve düşüncelerinin, tarafsızlıklarına gölge düşürmesine izin vermez ve ön yargılı şekilde hareket etmezler. Görevlerini yürütürken ön yargı ve tercihlerinden etkilenip etkilenmediklerini sorgularlar. Toplumda, herhangi bir olay ile ilgili olumlu veya olumsuz bir kanaat oluştuğu durumlarda dahi tarafsızlıklarını korurlar. Görevlerini yerine getirirken kendileri, yakınları ve sosyal çevrelerini gözetmek amacıyla taraflı davranışlarda bulunmayı reddeder, tarafsızlıklarından ödün vermezler. Görevde olan veya görevinden ayrılarak avukatlık, bilirkişilik, arabuluculuk ve benzeri görevler yürüten meslektaşlarına ayrıcalıklı davranmaz, bu yönde bir izlenim oluşturmazlar.
Hakimler ve savcıların dürüst ve tutarlı oldukları vurgulanan bildirgede, "Dürüstlük ve doğruluğun, mesleğin gerektirdiği yüksek karakterin vazgeçilmez unsurları olduğunun bilinciyle, gerek mesleki yaşamlarında gerekse sosyal hayatlarında bu yönde bir duruş sergilerler" denildi.
Bildirgede şu ifadeler yer aldı:
— Yargısal süreçte aleyhine karar verilen taraf da dahil olmak üzere, dürüstlüklerinden şüphe duyulmamasını sağlayacak şekilde davranırlar. Hukuki güvenlik ilkesi gereği uygulamalarında tutarlılığı gözeterek görevlerini yerine getirirler. Tutarlılığı sabit fikirlilik olarak yorumlamazlar ve toplumsal değişimleri dikkate alırlar.
'YARGIYA OLAN GÜVENİ ZEDELEYEBİLECEK DAVRANIŞLARDAN KAÇINIRLAR'
Bildirgede, hakimler ve savcıların, kendilerine duyulan güvenin, yargıya güvenle doğrudan ve ayrılmaz şekilde bağlantılı olduğunun bilinciyle bütün işlem, eylem ve kararlarında yargıya güveni temin ettikleri ve güçlendirdikleri hatırlatıldı.
— Görevlerini yaparken kendilerine duyulan güvene halel getirebilecek bir algı, kuşku veya tereddüt oluştuğunu fark ettiklerinde, görevden çekilmelerinin gerekip gerekmediğini azami dikkat ve özenle değerlendirirler. Yargıya olan güveni tartışmalı hale getirebilecek veya zedeleyebilecek tutum ve davranışlardan her zaman ve her yerde titizlikle kaçınırlar.
— Özel hayatlarında, mesleki güvenilirliklerine gölge düşürebilecek davranışlarda bulunmamaya hassasiyet gösterirler. İfade özgürlüklerini, yargıya duyulan güveni sarsmayacak ve siyasi tarafgirliğe düşmeyecek biçimde kullanırlar.
'BİLGİLERİN MAHREMİYETİNİ SOSYAL MEDYADA İHLAL ETMEZLER'
Bildirgede, hakimler ve savcıların mahremiyeti toplumdan bilgi saklamak için değil, aksine yargısal sürece dahil olanların haklarını koruyarak adaletin yerini bulması amacıyla gözettiklerine işaret edilerek, görevleri nedeniyle vakıf oldukları devlet sırları, ticari sırlar ile kişilere ve kurumlara ait gizli kalması gereken bilgilerin mahremiyetini korudukları vurgulandı.
— Bu bilgilerin mahremiyetini sosyal medya veya başka bir yolla ihlal etmezler. Adliye personeli başta olmak üzere görevleri gereği gizli kalması gereken bilgilere erişim imkanı olanların, gizliliğe riayet etmesini sağlarlar. Gizli kalması gereken bilgileri doğru belirlerler. Mevzuatta öngörülen açıklık ve şeffaflık ilkeleri; lekelenmeme, bilgi edinme ve savunma hakları; basın, haber alma ve ifade özgürlükleri ile mahremiyetin karşı karşıya geldiği hallerde, kişilerin şeref ve itibarı ile kamusal yarar arasındaki hassas dengeyi gözeterek hareket ederler.
— Yargıya teslim edilen bilgi ve sırların korunduğuna ilişkin güveni temin eder, bu bilgilerin ve sırların gizliliğini görevleri sona erse dahi gözetirler.
'YORUM VE DEĞERLENDİRMELERDE YAPICI VE ÖLÇÜLÜ OLURLAR'
Hakimler ve savcıların mesleğe yaraşır şekilde davranacakları kaydedilen bildirgede, "Mesleki ve sosyal ilişkilerinde muhataplarına karşı saygı ve nezaket ilkeleri çerçevesinde hareket eder, söz ve davranışlarının onlar üzerindeki etkisini gözetirler. Mesleklerinin yaşamlarına kattığı değer ve yüklediği sorumluluğun bilinciyle görevlerinin gerektirdiği hassasiyetle davranırlar." denildi.
Bildirgede şunlar ifade edildi:
Mesleki işleyişe ilişkin konular ile yargı kararlarına dair yorum ve değerlendirmelerinde yapıcı ve ölçülü olurlar. Meslektaşlarının yetkinliklerini, yargının saygınlığına ve yargıya olan güvene zarar verebilecek şekilde tartışmaya açmazlar."
'ÖZEL HAYATLARINA GEREKEN DİKKATİ GÖSTERİRLER'
Bildirgede, hakim ve savcıların mesleğe yaraşır şekilde davranmaları gerektiği vurgulandı.
"Görevin yerine getirilmesiyle ilgili olan veya ilgili görülebilecek herhangi bir hediye, bağış, borç, yardım ya da iltimas kabul etmezler." ifadesine yer verilen bildirgede, şunlar belirtildi:
— Herhangi birinin de bu izlenimi oluşturmasına imkan tanımazlar. Sosyal hayatlarının gereği olarak içinde bulunacakları ortam ve mekanları titiz bir şekilde seçmek suretiyle mesleki saygınlıklarını korurlar.
'HAK VE ADALETE UYGUN DÜŞMEYEN BİR İSTEKTE BULUNMAZLAR'
Hakimler ve savcıların yetkin ve mesleklerine özenli davranmaları gerektiği vurgulanan bildirgede, şu ilkelere de yer verildi:
— Kararlarının veya işlemlerinin, bu tasarruflardan etkilenenlerin dünyasında ve toplum üzerinde bırakacağı tesirin farkındadırlar. Bu nedenle, bütün mesleki faaliyetlerinde gereken dikkat, önem ve özeni gösterirler. Her soruna çözüm odaklı ve aynı duyarlılıkla yaklaşırlar. Görevlerini vicdani kanaatleri doğrultusunda, ahlaki olgunluklarına, ehliyet ve liyakatlerine yaraşır şekilde yaparlar. Kararlarını hakkaniyetle verebilmek için gerekli bütün bilgi kaynaklarına ulaşmaya ve işlemlerini yeterli gerekçelerle desteklemeye özen gösterirler.
Bildirgenin, Türkiye Cumhuriyeti hakimleri ve savcılarının takip edecekleri etik ilkeleri belirleyen bağlayıcı bir belge niteliğinde olduğu ifade edilerek, hakimler ve savcıların, bu bildirgede belirtilmeyen bir durumla karşılaştıklarında, takip etmeye onur ve vicdanları üzerine söz verdikleri ilkelerin ruhuna uygun davranmaları gerektiği belirtildi.
Türk Yargı Etiği Bildirgesi'nin aynı zamanda hakimler ve savcıların, adına karar verdikleri yüce Türk milletine ve onun her bir ferdine verilmiş söz niteliğinde olduğu, yargı etiği konusunda karşılaşılabilecek tereddütler hususunda Hakimler ve Savcılar Kuruluna başvurulabileceği kaydedildi.