‘SAĞLIK PERSONELİNE SALDIRANLAR TUTUKLANMIYOR BİLE'
"İnsanın yarasını saran acısını dindiren sağlık alanındaki çalışanların tıp bayramını kutluyorum. Sağlık çalışanları son yıllarda bunu bayram olarak kutlamıyoruz çünkü çok sorun var mesleğimizle ilgili. Bütün tabip odalarında eğlencelerden çok tıp haftası olarak düzenliyoruz. Artık bir balo havası yok. Hafta boyu çeşitli panel servi ve konferanslarla sağlık sorunlarını tartışıyoruz. Bir hekimin evinden çıkıp işe gidene kadar başına ne geleceğini bilmiyoruz. Şiddetle ilgili o kadar çok şey var ki. Sağlıkta şiddetin durdurulması için eylemler düzenlerken var olan yasaların sağlıkta şiddeti durduramaması için bir yasa tasarısı hazırladık. Biz bunun çıkmasını beklerken Ağustos ayında torba yasa geldi. Her gün 30'un üzerinde beyaz kod veriliyor. Sözlü şiddeti saymıyorum bile.
‘ŞEHİR HASTANELERİ ÇOK SORUNLU'
Şehir hastaneleri için kitap bile yazdık. Her şey sağlıkta dönüşüm projesiyle başladı. Devlet sağlık işinden çekilip bunu özel sektöre devretti. Hastayı müşteri hastaneyi de iş yeri, fabrika veya dükkan olarak görme. Bizim amacımız hastaneye gelen hasta sayısını artırmak değil. Tıpta hastaneye giden hasta sayısını azaltmak gerekir. Tıpta özelleştirme kadar sakıncalı bir şey olamaz. 9. şehir hastanesi bugün açılıyor. Dünyada bu bilimsel olarak tespit edilmiş. En rantabl hastane 200-600 yatak arasında. Dünya büyük hastaneden vazgeçiyor. Mega hastane yaptığınız zaman merkezdeki hastaneleri kapatmak zorundasınız.
Hastaneleri kapattığınız zaman o hastanelere ulaşım sorunu var. 112 aciller bütün acil servis hastalarını şehir hastanelerine yönlendiriyorlar. Bilkent'te önce hastane yapıldı sonra yollar yapıldı. Bu yollar çok yetersiz. 3600 yataklı hastane kocaman odalar. Hekimlerle bir araştırma yaptık, sağlık bakanına bir mektup gönderip şehir hastanesi sorunlarını anlattık. Devasa hastanelerde enfeksiyonla uğraşan doktorlar olur. Bir nöbetçi arkadaş bir klinikten acil servise gitmesi için 15 dakika gerekiyor, bir gecede 20 bin adım atıyormuş. Sağlık hizmetleri bir kombinasyondur, ekip işidir. Bunların birbirine uzak olması çok sakıncalıdır. Dünya bunu tespit etmiş ama biz bunu yeniden keşfediyoruz.
‘AİLE HEKİMLİĞİ DE TIP FAKÜLTELERİ DE ELDEN GEÇİRİLMELİ'
Yaptığımız bir çalıştayın sonucunda aile hekimlerinin tamamen kamucu, hastanın fark ücret vermeden hekimliğe ulaşabileceği bir sisteme ulaşabilmesini, sağlık hizmetlerinin genel bütçeden karşılanması gereken bir sonuç çıktı. Sistemde bir sakatlık var. Hekim arkadaşlar çok çalışıyor ama istenen sağlık hizmetini halka veremiyorlar. Şu anda 103 tıp fakültesi var kamu ve özelde. Tabi ki tıp fakültesi sayısı artırılmalı. Ama bu kadar çok hekimi ne yapacağız? Senede 15-20 bin hekim çıkıyor. Ama bu kadar çok üniversiteyle kaliteli bir eğitim verilmesi mümkün değil. Bu sistemle üniversite hocaları üniversitelerden ayrılmaya başlandı.
Siz meraklı değilseniz hocanız da iyi değilse iğne yapmayı bilmeyen doktorlar çıkıyor. Bunlar öğretilebilir ama istemiyorsanız, hiç kardiyoloji hocası yoksa birebir eğitim almadan da çıkabiliyorsunuz. Tıp fakülteleri özel üniversiteler için çok iyi bir gelir kaynağıdır. O yüzden bu üniversiteler özel hastanelerle anlaşıp bir tıp fakültesi açıyor. Bu çok sakıncalı. YÖK denen bir sistem var. Planlayıcı bir görevi vardı açıldığında. Şu anda başvuran herkesin tıp fakültesi açmasına izin verdiğini gözlemliyoruz. Hastane çalışır çalışmaz gelir elde ediliyor çünkü. Eğitimden çok gelir elde etmeye çalışıyorlar.
Artık bazı tıp fakülteleri yüksek puanlarla alıyor. Eskiden en iyi öğrenciler tıp fakültesine girmeyi tercih ediyordu. Sayı da artınca artık puanlar da düştü. Herkes görüyor: Bir hekimin öldürüldüğünü görürlerse, hasta yakınları tarafından darp edildiğini görürse bu fakülteleri yazmazlar. Kamu otoriteleri sağlık sistemini kurup kışkırtılmış bir sağlık sistemi kurdular. Hak geldiği zaman sistemden kaynaklanan bir sorun gördüğü zaman sinirleniyorlar. Hastaya 5 dakikada bakmak mümkün değil. İktidar diyor ki o zaman sorun doktordan kaynaklanıyor. İktidarın oy toplamak için hekimleri hastaların önüne attığı bir ortamdır. Siyasilerin hekimlere karşı itibar kırıcı söylemlerini görüyoruz. Bunu hep protesto ettik hep de edeceğiz."