‘RUSYA, TÜRKİYE'DEN SOMUT ADIM BEKLİYOR'
Görüşmelerde tatsız bir an yaşandı: Putin kendisinin teröristler adına konuşmadığını söyledi. Bunun da gerekçesi İdlib'in silahlardan ve radikallerden temizlenmesi kararını ifade etmekti. Rusya ‘Türkiye bize söz verdi bu bölgeyi silahlardan arındıracaktı, biz bunun gerekçesiyle oraya yapmayı planladığımız askeri harekâtı bir süreliğine dondurduk. Bununla beraber işler yine teröristlerin lehine gelişiyor' dedi. Türkiye ‘Eğer Rusya askeri müdahale yaparsa sınıra ek göçmenler gelecek Türkiye bu yükü kaldıramaz' dedi. Ama işler 17 Eylül'de Putin-Erdoğan mutabakatı hedefinde gelişmiyor.
Türkiye ve Rusya arasında önümüzdeki hafta Antalya'da Lavrov ve Çavuşoğlu görüşmesi olacak. Burada liderlerin yaptığı zirvenin bir sonraki turu için hazırlık yapılacak. Bütün notlar karşılaştırılacak. Lavrov bu toplantıya gelmeden Türk mevkidaşına öyle mesajlar gönderiyor ki sanki ‘Bir askeri operasyon için düğmeye basmak üzereyiz. Siz bizi nasıl durduracaksınız bunu açık açık söyleyin der' gibi.
‘KAMU DİPLOMASİSİ AÇISINDAN İLGİNÇ BİR TARTIŞMA'
S-400 hikayesi kamu diplomasisi yürütme açısından baktığımızda ABD ya biz ya Rusya diyor. Türk yetkililerden yapılan açıklamalarda biraz ABD'nin kurduğu denkleme paralel gidecek ifadeler gelmeye başladı. Dış politika olarak baktığımızda bir gözlem olarak paylaşayım bu doğru değil. Türkiye böyle bir tercih yapmak zorunda kalmamalı. Her ikisini de dengeli götürmesi gerekiyor. Burada Türkiye açısından baktığımızda S-400 meselesini biraz daha farklı bir dille kamuoyuna aktarmalarında fayda var. Diplomasi en karanlık anlarda öyle cümleler çıkarır ki krizler bir anda sıcak heyecanlı anını soğutabilir. Şu anda Türk yetkililerin alması gereken husus, bu işin Türkiye'nin ABD-Rusya arasında bir tercih yapıyor olduğu algısının önüne geçmek. Türkiye askeri açıdan S-400 alımını bir ihtiyaç olarak gördüyse bunu gösterebilmesi gerekiyor. Bu denklemin doğru ifadelerle kamuoyuna aktarılması gerekiyor. Türkiye biz bağımsızız, egemenliğimizi kimseye sorgulatacak halimiz yok diyor. Bu dili daha fazla körüklemek yanlış olur.
‘ZARİF, İRAN'DA DAHA DA GÜÇLENDİ'
İran'da Cevad Zarif İran'ın çok kıymetli bir serveti. Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşmanın ana müzakerecisiydi. Kendi ülkesi adına çok artı çıkarımları oldu önemli yaptırımların kalkmasını sağladı. Zarif'in rolü hiç hafife alınmamalı. Tek başına muazzam bir performans sergiledi. Esad'ın Tahran ziyaretinden haberinin olmaması, öğrenir öğrenmez istifa etmesi kendisi adına ilkesel ve prensiplerine bağlı diplomat görüntüsünü gerçekleştirdi. Ama Hamaney elindeki servetin farkında olduğu için Zarif'in istifasını kabul etmedi. Böylece daha da güçlenerek dışişleri bakanlığında yerini aldı."