Satterfield'in 'özellikle Arap dünyası hakkında bilgisi ve ana dili gibi Arapça konuşmasıyla diplomasi çevrelerinde mesleki bilgisine saygı duyulan bir diplomat' olduğunu vurgulayan Turgut, söz konusu ismin 'bilinmeyen yönleri' bulunduğunu söyledi ve "Eğer adaylığı onaylanırsa David Satterfield Türkiye ile her kararın ön planında olacağından bizlerin de bunları bilmemiz ve ona göre adımımızı atmamız gerekebilir" ifadelerini kullandı.
Turgut ayrıca, "Bu anlatacaklarım bugüne kadar Türk medyasında yayınlanmadılar" diyerek Satterfield hakkında İsrail için casusluk suçlaması bulunduğu bilgisine yer verdi.
İSRAİL İÇİN CASUSLUK SUÇLAMASI
Turgut'un yeni büyükelçi adayıya ilgili devam eden tartışmalara değindiği yazısı şu şekilde:
American Israil Public Affairs Commiteee (AIPAC) adında İsrail için lobi faaliyeti yürüten çok güçlü bir kuruluş var. Amerika'da.
Eskiden bu kuruluşun dış politika direktörü olan Steve Rosen, ABD politikaları ile ilgili bilgi almak için David Satterfield ile bağlantılar kurdu. İkisinin birçok defa buluşup konuştuğu ve bilgi alışverişinde bulunduğu ortaya çıktı.
Açılan soruşturma belgelerinde USGO-2 diye adlandırılan kişinin David Satterfield olduğu anlaşıldı.
Onun da soruşturulduğu ortaya çıkınca o günlerde Ortadoğu politikalarından sorumlu müdürleri onu savunmaya geçtiler. Onun gizli bilgi vermek gibi bir işe girmeyeceğini anlattılar. Ancak Steve Rosen ve bazı alt düzey bürokratlar hakkında soruşturmalar sürdürüldüyse de David Satterfield hakkında ceza almasını gerektiren bir durum olduğu ispat edilemedi. Yetkililer ortada bir bilgi verme durumu olsa da bunların gizli bilgi olup olmadığını açıkça söyleyemediler.
Ancak devlet içinde David Satterfield hayli yara aldı bu süreçte, güvenirliği sorgulanmaya başlandı bazı çevrelerce.
IRAK POLİTİKASI
Başkan Bush Irak'a girmek ve rejim değişikliğini sağlamak isteyince devlet içinde ciddi bir tartışma ve fikir ayrılığı yaşandı. Önemli isimler bunun yanlış olacağını söylüyorlardı ancak Arap uzmanlığı bulunan David Satterfield, Bush politikalarına en fazla destek veren bürokrat oldu.
Sonunda Irak'taki başarısızlıkların faturası da bu tavrı nedeniyle ondan çıkarılmaya başlandı.
BAĞDAT YILLARI
Daha sonra Washington'a döndü. Obama başkan olunca onu kızağa almak için Roma'da hiç bir pratik işlevi olmayan bir alt düzey elçilik görevine göndertti ve 8 yıl boyunca orada tuttu.
Ancak Trump iktidara gelince Washington'a dönebildi ve Dışişleri Bakanlığı'nın yakın doğu biriminde ikinci adam oldu. Bu görevinde yönetimin Türkiye ve bölgemiz ile ilgili tüm kararlarında etkili olmaya başladı.
Trump'ın kafasında onu elçi atamak fikrinin başından beri olduğu söyleniyor ama Başkan arada bazı faklı isimleri sızdırarak kamuoyu ve devlet içi tepkileri denemek istedi.
Sonunda Trump kararını verdi ve onu adayı olarak resmen açıkladı.
TÜRKİYE İÇİN KRİTİK GÜNLER OLABİLİR
Trump aday gösterdi ama onun Türkiye'ye elçi olarak gidebileceği konusunda Washington'da gerçek bir şüphenin olduğunun da bilinmesi gerekiyor.
Çünkü bazı kongre üyeleri Türkiye ile ABD'nin arasının normalleşmesine militanca karşılar.
Ve buradaki kurallara göre sadece tek bir senatör bile atama soruşturması sonrasında adayın elçi olarak gönderilmesine tek başına ve hatta ismini bile gizleyerek 'durdurma' (hold) kararı çıkartabiliyor ve bu olursa elçinin gitmesi bu karar kalkıncaya kadar durabiliyor.
Bazı üyelerin bunu yapmaya hazırlandıkları bilgisi de var.
GÖNDERİRLERSE YARALI GÖNDERECEKLER
Bu üyeler ayrıca soruşturma sürecinde Türkiye hakkında çok ağır sorular sorarak elçi adayını yaralama yoluna gitmeye hazırlanıyorlar.
WASHINGTON'DA ZOR GÜNLER
Kongre üyelerinde şimdi Jared Kushner nedeniyle bir özel duyarlılık oluştuğu ve Satterfield hakkında eski İsrail casusluğu iddialarını yeniden gündeme getirecekleri söyleniyor.
Yani anlayacağınız Kongre Satterfeld'in elçiliğini onaylarsa onu Ankara'ya yaralı ve zayıf olarak gönderecek veya da adaylığına durdurma kararı çıkaracak. Tabii bu süreçlerde soruşturma esnasında Türkiye aleyhine birçok hoş olmayan laf da konuşulacak.
Adaylık onaylama soruşturmasının ne zaman yapılacağı da henüz net değil ama Sattefield'in mümkün olduğunca ileri bir tarihte olmasını istediği de söyleniyor, 'O da komitede olabileceklerden korkuyor' deniliyor."