BBC Türkçe'nin haberine göre Jody Wilson-Raybould, Avam Kamarası'nın Adalet Komitesi'nde verdiği ifadede, Trudeau, onun yakın danışmanları ve bir bakanın, Montreal merkezli inşaat şirketi SNC-Lavalin'e yönelik cezai kovuşturmayı sonlandırması için 'üstü kapalı tehditler' de dahil olmak üzere kendisine baskı uyguladıklarını söyledi.
Wilson-Raybould, davanın mahkeme dışında anlaşma yoluyla çözülmesi konusunda savcılara talimat vermesi için yetkililerin geçen yıl Eylül ayından Aralık ayına kadar peşini bırakmadıklarını dile getirdi.
SNC-Lavalin 2015 yılında, kontratların kendilerine verilmesini güvence altına almak için Muammer Kaddafi'nin yönetimde olduğu 2001 ve 2011 yılları arasında Libya'daki yetkililere rüşvet vermekle suçlanmıştı.
Wilson-Raybould davayı sonlandırmayı reddetti. Suçlamalar ilk olarak isim verilmeyen kaynaklara dayandırılarak yerel The Globe and Mail gazetesinde yer almıştı.
İnşaat ve mühendislik şirketi SNC-Lavalin, sektörde dünya liderlerinden biri.
Mahkeme dışında bir çözüm bulunması konusunda Trudeau için çalışan üst düzey yetkililer de dahil olmak üzere hükümete yönelik yoğun lobi çalışmaları yürüttüğü biliniyor. Bu süreçte para cezası ödemeyi ve standartlar getirmek için önlemler almayı da kabul etti.
Şirket, iddiaya konu olan rüşvetleri verenlerin şirketten çoktan ayrıldığını ve cezai kovuşturmanın şirkete büyük zarar vereceğini de söyledi.
Şirketin suçlu bulunması halinde, 10 yıl boyunca Kanada hükümetinin açtığı ihalelere katılması da yasaklanacaktı.
Basında çıkan haberlerde bunun olması halinde, şirketin genel merkezini İngiltere'nin başkenti Londra'ya taşıyabileceği kaydediliyordu.
Trudeau, eski Adalet Bakanı'nın olayları betimleyişine 'kesinlikle katılmadığını' söyledi ve kendisinin ve ekibinin 'haklı olarak' Kanada'daki 9 bin kişinin işini koruduklarını kaydetti.
Wilson-Raybould ise bu söylemleri 'uygunsuz siyasi hesaplar' olarak değerlendirmişti. Trudeau, SNC-Lavalin ile ilgili son kararın eski Adalet Bakanı'na ait olduğunu kendisine açıkça söylediği konusunda ısrarcı.
Kanada'da Adalet Bakanı aynı zamanda başsavcılık görevini yürütüyor. Ancak bu iki görevin tek bir kişide birleştirilmesine karşı çıkanlar, Adalet Bakanı'nın siyasi rolünün aksine başsavcılığın siyasi açıdan bağımsız olması gerektiğine dikkat çekiyor. Wilson-Raybould da iki görevin ayrılması gerektiğini söylüyor.
TRUDEAU AÇISINDAN SİYASİ SONUÇLARI NELER OLABİLİR?
The Globe and Mail gazetesi 7 Şubat'ta Trudeau'nun ekibinin davaya müdahale etmesi için Wilson-Raybould'a baskı uyguladığını yazdığında, Ekim ayındaki genel seçimlerden aylar önce büyük bir siyasi tartışmayı da başlattı.
Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan Montreal'deki McGill Üniversitesi'nden siyaset bilimi profesörü Daniel Beland, "Bence Liberal partililer Wilson-Raybould'u Ocak ayında başsavcılık görevinden almasalardı, bunların hiçbirini duymayabilirdik" diyor.
Trudeau, ABD'nin hakkında soruşturma başlatmasının ardından Çinli telekomünikasyon şirketi Huawei'nin üst düzey yetkilisi Meng Wanzhou ülkede gözaltına alındığında, Kanada yargısının bağımsız olduğunu savunmuştu.
Muhalefetteki Muhafazakar partililer Trudeau'ya istifa ve olaya yönelik federal soruşturma açılması çağrısında bulundu.
Beland, "Trudeau'nun imajı lekelendi. Trudeau, feminist olmak ve yerli halklarla uzlaşmayı savunmakla övünen bir başbakan, dolayısıyla bu olay ona zarar veren bir çelişki yarattı" diyor.
Skandalın patlak vermesinin ardından yapılan bir anket, Trudeau'nun göreve geldiği 2015 yılından beri muhalefetteki Muhafazakar Parti'nin ilk kez yönetimdeki Liberal Parti'nin önüne geçtiğini gösterdi.