Abdurrahman Dilipak, "Endişelenecekler tabii, çünkü ucu kendilerine dokunuyor" başlığıyla yayımlanan yazısında "Eşref Bitlis'i araştıramazsınız, Uğur Mumcu'yu da, Hablemitoğlu'nu da, Cem Ersever'i de, Hrant Dink'i de, Muhsin Yazıcıoğlu'nu da, Bahriye Üçok'u da, Sabancı'yı da. Çünkü 3 adım sonra ucu 'kendilerine' dokunur" ifadesini kullandı.
Dilipak şöyle devam etti:
Darbeler, darbeciler, siyasi cinayetlerin failleri onun için bulunamaz. Herkesin bildiği gerçek 'sır' olur. Çok ısrarcı olursanız, gemileri yakmışsanız, geri dönülmez bir noktaya gelmişsiniz, 'artırılmış bir gerçeklik', 'somutlaştırılmış' fabrikasyon bilgi, belge, bilirkişi, itirafçı, muhbirlerle hedef seçilen bir kurban önünüze çıkarılır ve infaz edilir. 'Tanrılara kurban sunulur' ve asıl cinayet, kurgulanmış yeni bir cinayetle perdelenir.
Özal suikastının faili yakalandı da ne oldu! Papazı yakaladınız da ne oldu!. 15 Temmuz gecesi İncirlik'te neler yaşandı soruşturabiliyor musunuz? Fehriye Erdal nasıl oluyor da AB ve NATO'nun merkezlerinin bulunduğu bir ülkede barınabiliyor. Apo'nun ve PKK derin sırrını çözebilir misiniz? Sahi, Sivas ve Başbağlar'da ne oldu? Kanlı 1 Mayıs neyin nesi idi. 'Arınç suikastının' arkasında ne vardı! İçişleri Bakanları emniyet genel müdürleri, istihbarat şefleri devlet terbiyesi gereği konuşmazlar. Onların kafalarına çakılan hiyerarşide Allah'ın emri, amirlerinin emrinden sonra gelir. Kadro ve bordroları din günü makamlarından önce gelir çünkü. İdari sicilleri, Kiramen Kâtibin sicillerinden öncedir. Onun için gerçeğin üzerini örterler. Hakızlıklar karşısında susarlar, Adil şahidler olmazlar. Yalancı şahidlik yaparlar. Dünya nimet, makam ve korkuları karşılığında dinlerini satarlar! 'İman ettik' demekle yakalarının bırakılıvereceğini zannederler.