Suçlama makamının bildirdiğine göre İngiliz kadın, kızının sağlık kayıtlarını tahrif ederek, aslında olmayan bayılma ve nöbetlerle ilgili bilgiler işledi.
Önce doktorlar anneye inanarak çocuğun gerçekten epilepsi hastası olduğu düşüncesiyle tedavi için çeşitli ilaçlar verdi ve bir dizi analiz yaptı. Bir süre sonra sağlık uzmanları, nöbetlerin tek tanığının çocuğun annesi olduğunu fark etti.
Çocuğun eğitim gördüğü okulla iletişime geçen doktorlar, çevresinde olanların kendisinde hiçbir zaman epilepsi belirtileri fark etmediği bilgisine ulaştı. Uzmanların raporundan sonra çocuğa daha önce verilen ilaçlar iptal edildi, çocuk vesayet altına alındı.
Bu arada aile reisi, eşinin kendi kızını ‘zehirlediğine' inanamadığını, ‘tedavisi' iptal olduktan ve annesiyle ayrıldıktan sonra çocuğun daha aktif hale geldiğini ve özgüvenin de arttığını belirtti.
Mahkemede hakim, kadının kızını ‘ısrarla ve bencilce sömürdüğünü' kaydederek, "Kendi ihtiyaçlarınızı tatmin etmek için kızınıza yaptıklarınızı bir annenin yapabileceğine inanmak neredeyse imkansız" ifadelerini kullandı.
Kadın çocuğuna acımasız davrandığını ve suçlu olduğunu kabul etti. Avukat ise kadının yaptıklarının, kendisi ve kızı üzerine dikkat çekme ve çevresindekilerde sempati uyandırma arzusundan kaynaklandığını söyledi.