Pakistan ve Hindistan arasındaki krizin, Kaşmir'in aidiyetiyle ilgili eskiye dayanan çatışmanın yankısı olduğunu söyleyen uzman, bu konuyla ilgili şu yorumda bulundu:
"İki ülke arasında bugüne kadar bu zeminde iki silahlı çatışma yaşanmıştı. 1999'daki Kargil Savaşı, geniş kapsamlı bölgesel savaşa ve hatta felakete dönüşebilirdi, çünkü dönemin Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref, yenilgiye uğraması durumunda Pakistan'ın askeri amaçlı nükleer potansiyeline başvurabileceğini açıklamıştı. Bu yüzden şimdi de bölge böyle bir tehditle karşı karşıya kalabilir. Eğer iki ülke siyasi hırslarını ve karşılıklı hak iddialarını kontrol altına almazsa bölge içindeki ve dışındaki tüm ülkelerin güvenliği riske girer. Zira en az bir ülke nükleer potansiyeline başvurursa bu tüm dünyayı etkiler".
Bu çatışmanın ardında üçüncü tarafın aranmaması gerektiğini kaydeden Mollazehi, "Bu savaşın hiçbir ülkeye faydası yok" diye vurguladı.
'TEK ÇIKIŞ YOLU SORUNLARIN TARTIŞILMASI'
Silaha başvurmanın durumu daha da kötüleştireceği ve diğer tarafı da yanıt vermeye iteceği bu sabah net bir şekilde görüldüğünü belirten Pakistanlı uzman, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu gerilim, ta ki her şey kontrol altından çıkıncaya kadar devam edebilir. Ne yazık ki her iki tarafta savaş isteyen unsurlar var. Bu unsurlar, seçmeni karşısında itibarını kaybetmemek için her yola başvurabilir. Şunu anlamak gerekir ki Kaşmir sorunu çözüme kavuşturulmadan her zaman gerilimin patlak vermesi ihtimali olacak. Ortak korku şu ki, bu çatışma esnasında Kaşmir sorunu unutulacak, taraflar sadece çatışmaya odaklanacak. Her iki ülke için tek çıkış yolu, tüm sorunların medeni bir şekilde masada tartışılması."