Ankara’nın bu hamlesi önümüzdeki hafta yapılacak olan Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ile Kıbrıslı Türk lideri Mustafa Akıncı görüşmesini etkileyebilir mi? Bu konuda Kıbrıslı Türkler ne düşünüyor?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan Gazimağusa Belediyesi Eski Başkanı Oktay Kayalp, şu değerlendirmelerde bulundu:
Ankara’nın bu hamlesine rağmen Akıncı-Anastasiades görüşmesinin yapılacağını düşünüyorum. Bu görüşmenin iptal edilmesi söz konusu değildir. Ancak Doğu Akdeniz’deki bu doğal gazın gerginlik vesilesi olarak şu anda dünyaya yansıdığını düşünüyorum. Çünkü Orta Doğu’daki bu konuyla ilgili bütün taraflar, Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti, İsrail, Mısır vs. kendi bölgelerinde burada bulunan büyük doğal gaz yatırımını kullanmaya çalışıyorlar. Keza dünyanın büyük devletleri de, yani Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Fransa, İtalya gibi ülkeler de hep ilgileniyor bu konularla.
Ben gerginlik yaratacak etkinliklerle bu gaz sorununun çözülemeyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla buradaki bu doğal gazın Kıbrıs sorununun çözümüne kolaylaştırıcı etki yapacak biçimde çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çavuşoğlu’nun bu açıklaması, Türkiye’nin, doğal gazla ilgili uluslararası alana bildirdiği taleplerinde ısrarcı olacağını gösteriyor. Ümit ederim bu açıklama ve Türkiye’nin ikinci sondaj gemisiyle Akdeniz’e inmiş olması, daha ileri bir gerginlik yaratmaz.
Şimdi zaten birinci gemi şu anda Antalya açıklarında sondaj yapmaktadır. Okuduğum haberler çerçevesinde sayın Çavuşoğlu, ikinci geminin geleceğini ve Kıbrıs açıklarında da bunun sondajını yapacağını söylüyor. Fakat sayın Çavuşoğlu bunu son geçtiğimiz üç-beş aydan beridir söylüyor. Nitelikte ve nicelikte bu konuda bir icranın olmadığını görmekteyiz. Bunu bir blöf olarak algılamaktayım. Karşı tarafı biraz köşeye sıkıştırma anlamında algılamaktayım.
Önümüzdeki günlerde sayın Akıncı ile sayın Anastasiades görüşecekler. Bu görüşmeden önce Ankara, “biz de buradayız”, “bizim de rolümüz var”, “biz de sondaj yapabiliriz” anlamında bir gözdağı vermeye çalışıyor. Amam bunun, görüşme sürecine ters tepki yaratacağını düşünmüyorum. Çünkü fiiliyatta, gerçekte herhangi bir şey yok. Eğer görüşme neticesinde hakikaten olumlu bir gelecek görülüyorsa onu büyük ülkeler, örneğin, Rusya, Amerika, Fransa gibi esas sondaj yapabilecek kapasitede olan ülkeler varken Türkiye’nin böyle bir şeye girişmesinin maliyet açısından da pek fizibl görmüyorum. Bundan dolayı ben şahsen bunu sadece bir blöf olarak nitelendiriyorum.