Mehmet Barlas, "Suriye bilmecesinde Esad ağırlıklı faktördür" başlığıyla yayımlanan yazısında Suriye'nin Türkiye sınırında oluşturulması konuşulan 'güvenli bölge' ile ilgili olarak "Amerika bu kuşakta Türkiye'nin yer almasını istemiyor. Amerika için bu bölgenin teslim edileceği PKK/ PYD oluşumu, müstakbel bir Kürt devletinin ön hazırlığını oluşturacak. Aynı şekilde Suriye'nin meşru yönetimini temsil eden Beşar Esad da, bu tür bir güvenli bölgenin Türkiye'nin elinde olmasını istemiyor. Beşar Esad hem Amerika'ya, hem de Türkiye'ye, Suriye'nin toprak bütünlüğüne göz dikmiş ülkeler olarak bakmakta" ifadesini kullandı.
"Bir başka mesele de, Amerika'nın özellikle Suriye'deki ayrıca Irak'taki askeri varlığını DEAŞ denilen terör örgütünün varlığına endekslemiş olmasıdır.
Oysa bu DEAŞ'ı yaratan bizzat Amerika Birleşik Devletleri'dir.
Amerika Irak'ı işgal ettikten sonra yönetimi Maliki'nin insafsız ve uzlaşmasız Şii yönetimine teslim etmişti.
Sonuçta Sünniler ve özellikle Saddam Hüseyin'in askeri kadroları DEAŞ içinde örgütlendiler ve Musul'u ele geçirdiler.
ARAP'IN NATO'SU MU?
Bu DEAŞ Irak'ta yok edildi, Suriye'de de minimal noktada varlığını sürdürüyor. Ancak Trump yönetimi, Suriye'deki askeri varlıklarını DEAŞ'ın devamına bağlıyor. Bir başka deyişle bu konuyu istismar ediyor. Suudileri ve diğer Körfez ülkelerini DEAŞ'a ve özellikle İran'a karşı bir Arap Nato'su içinde birleştirmeye çalışıyor.
BİLMECE
Türkiye işte bu tür bir bilmecenin etkin taraflarından biri olmak durumunda.
Galiba şu anda öncelik Suriye'ye ilişkin politikamızda bazı düzeltmeler yapmaktır. Özellikle Esad yönetimi ile Rusya üzerinden daha etkin bir diyaloga girmek düşünülebilir. Bu en azından Amerika'nın PKK/PYD'ye bir Kürt devleti kurdurma projesini belki önleyebilir."